Written by 15:34 Allgemein

Sivas’da 35 insanın yakılması insanlık aşımı!

Sivas Madımak Oteli’nde 33 aydın ve 2 otel çalışanının 2 Temmuz 1993’te yakılarak öldürülmesine ilişkin süren ve dosyası ana davadan ayrılan 7 firari sanığın yargılandığı dava, zamanaşımına uğradı.

Sivas Katliamı davasında savcı „Zaman aşımı“ talep etmişti. Mahkeme, savcının „Zaman aşımı“ talebini kabul ederek davayı düşürdü. Böylece hâlâ yakalanmamış olan 7 kişi hakkındaki dosyalar da kaldırıldı. Ankara Adliye Sarayı önünde karari protesto eden kitleye polisin panzer ve gaz bombalarıyla saldırması nedeniyle yaralananlar oldu.

İnsan hakları çevreleri ve hukukçular, Sivas’ta yaşananın “insanlığa karşı işlenmiş bir suç” olduğunu, bu yüzden de “zaman aşımı” iddiasının büyük bir sorumsuzluk anlamına geldiğini söyleyerek tepki gösteriyorlar.

Gazetemiz baskıya hazırlandığı sıralarda dava hakimi Dündar Örsdemir, kararında “İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz ancak bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verildi“ dedi.

Adliye önünde yoğun önlemler alınırken, duruşmaya katliamda hayatını kaybeden ailelerinin yanı sıra müşteki avukatları katıldı.

 

AVUKATLARIN İSTEĞİ GÖZÖNÜNDE BULUNDURULMADI

Avukatlar, 12 Eylül soruşturmasını yürüten savcının, söz konusu insanlığa karşı suçlar maddesini sanıklar aleyhine, mağdurlar lehine yorumlayarak, işkencelerin üzerinden 32 yıl geçmesine karşın zamanaşımı işlemeyeceğini yönündeki yorumunu hatırlattı.
Müşteki avukatlar mahkemede, ulusal ve uluslararası hukuktan örnekler vererek, zamanaşımının uygulanmamasını talep ettiler ancak bu istek dikkate alınmadı.

 

SİVAS, ÇORUM, MARAŞ, GAZİ, VE ROBOSKİ’DE KATLEDENLER SİZİN ÇOCUKLARINIZ!

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava için Ankara Adliye Sarayı önünde toplanan binlerce yurttaş, yapılan konuşma ve sloganlarla mahkemenin zamanaşımını kararını protesto etti.

Pir Sultan Kültür ve Dayanışma Derneği’nin çağrısı üzerine duruşma için Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen Aleviler, demokratik kitle örgütü, çeşitli siyasi parti üyeleri karar sert tepki gösterdiler.

Adliye sarayının duvarlarına „Katliamı unutturmadık unutmayacağız“, „Sizin dindar gençleriniz canlarımızı katletti“ pankartları asılırken, katliamda hayatını kaybedenlerin büyük boy resimleri açıldı. Sık sık „Katliamlardan hesap soracağız“, „Sivas’ı, Maraş’ı, Roboski’yi unutturmayacağız“ sloganları atıldı, “Bizi tinerci nesil yakmadı”, “İnsanlık suçunda zaman aşımına hayır” gibi dövizler taşındı.

Kürsüden yapılan anonslarla Esenyurt’ta işçilerin ölümüne neden olanlarla, Sivas’ta aydınların ölmesine neden olanların aynı güçler olduğu belirtildi. AKP Hükümeti’nin Adıyaman’da Alevi ailelerinin evlerine işaret koyanların çocuklar olduğu yönündeki iddiasına, “Sivas’ta insanlarımızı yakanlar da sizin çocuklarınız Gazi’de, Çorum’da, Maraş’ta, Roboski’dekiler de sizin çocuklarınızdı” dendi.

Hasret Gültekin’in eşi Yeter Gültekin konuştuğu sırada, bir grup Adliye önünde trafiği kapattı. Bunun üzerine polis Adliye önüne gaz bombaları fırlatmaya başladı. Büyük arbedenin yaşandığı Adliye önünde, yakınlarını kaybeden aileler fenalık geçirdiler. Polis biber gazı ve tazyikli suyla kitleyi Adliye önünden uzaklaştırdı. Polisin müdahalesinden gazeteciler ve eyleme destek veren milletvekilleri de etkilendi. Daha sonra bir grup demokratik kitle örgütü temsilcisi Ziya Gökalp Caddesi’nde bulunan PSAKD önünde basın açıklaması yapmak istedi. Ancak polis burada da açıklama yapılmasına izin vermedi. Yine biber gazı ve gaz bombalarıyla kitleye müdahale etti.

7 FİRARİ SANIK VAR

Sanıklar hakkında 1994’te düzenlenen iddianame üzerine başlayan yargılama, bazı sanıkların firari olması ve bir türlü ‘yakalanamaması’ nedeniyle 18 yıldır sonuçlandırılmadı. Madımak Oteli’nde kalan 35 kişinin yakılarak katledilmesine ilişkin ana davada 7 firari sanığın dosyası ayrıldı. Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel firari sanıkların yargılandığı davada, esas hakkındaki mütalaasında zaman aşımı istedi. Savcı Yüksel, dönemin Belediye Meclis Üyesi Cafer Erçakmak dışındaki sanıklar Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca, Yılmaz Bağ ve Necmi Karaömeroğlu’na isnat edilen “Anayasal düzeni bozmaya kalkışmaya iştirak etmek” suçuna öngörülen 15 yıllık zamanaşımı süresi doldu gerekçesiyle davanın ortadan kaldırılmasını talep etmişti.

Savcı Yüksel, suçun işlendiği tarihin 2 Temmuz 1993 olduğunu belirterek 2 Temmuz 2008’de zamanaşımı süresinin dolduğunu öne sürmüştü.

 

ERÇAKMAK’IN DNA TESTİNDE YANLIŞLIK YAPILDI

Dava her oturum ve adımında hukuk skandallarıyla sürerek bugüne geldi. Son bir örnek de İnterpol tarafından aranan Erçakmak’ın, Sivas’ta 10 Temmuz 2011’de gömüldüğü ortaya çıkmıştı. Aynı duruşmada firari sanık Erçakmak’ın ölümünün ardından kimliğinin tespiti için yapılması kararlaştırılan DNA testinin, Erçakmak’ın kardeşleri ve annesi yerine, oğlu ve kan bağı bulunmayan eşinden DNA örneği alınarak gerçekleştirildiği de ortaya çıktı.
Sivas davasının müdahil avukatları rapora itiraz ederek, babalık testi talebinde bulunmadıklarını belirtti. Avukatlar, “Erçakmak’ın annesi veya kardeşlerinden alınan kan örnekleri”nden alınan numune ile test edilmesini istedi. Mahkeme ise DNA konusunda ek rapor alınıp alınmaması konusunda değerlendirme yapmak üzere dosyanın savcılığa verilmesine karar vermişti.

 

SİVAS’I UNUTMA!

Sivas Davası’nın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi ülke genelinde insan hakları kuruluşu, dernek, parti ve sendikalar tarafında tepkiyle karşılanırken birçok Avrupa ülkesinde de yoğun tepki gördü.

Hamburg’da Alevi Dernekleri, DİDF ve ATİF, AKP Hükümeti’nin Ankara’da görülen Sivas Katliamı Davasını zaman aşımı gerekçesi ile düşürme girişimine karşı dava görüldüğü sıralarda ‘Sivas Katliamı bir insanlık suçudur insanlık suçunun zamanaşımı olmaz!’ sloganıyla Sivas davasının düşürülmesini protesto ettiler. Aynı gün saat 08:30 T. C Hamburg Başkonsolosluğu önünde 200 kişi bir araya geldi.

Başkonsolosluk binası önünde sabah saatlerinde düzenlenen mitingde Hamburg Alevi Kültür Merkezi Başkanı Hüseyin Kayaturan, ABBF Kuzey Almanya sorumlusu Cengiz Orhan, Sanatçı Leman Stehn, Hamburg Sol Parti Milletvekilleri Mehmet Yıldız ve Cansu Özdemir, DİDF adına Kalender Mike birer konuşma yaptılar. Konuşmacılar AKP Hükümeti’nin anti demokratik uygulamalarına dikkat çekerek, Sivas, Hrant Dink, ve Uludere katliamlarının sorumlularını bizzat koruduğunu vurgulayarak hükümeti sorumlu tuttular. Konuşmaların ardından dört kişilik bir heyet konsolosluğa siyah bir çelenk bırakarak AKP Hükümeti’ni ve konsolos Devrim Öztürk’ü protesto ettiler.

Close