Written by 23:00 KÜLTÜR

Sözsüzlüğe karşı bir antoloji: Yanımda ol ve başıma ne geldiğini gör

Değişik ülkelerden insanların savaşı nasıl yaşadıklarını anlattığı bir şiir kitabı yayımlandı: “Yanımda ol ve başıma ne geldiğini gör”

Yanımda Ol ve Başıma Ne Geldiğini Gör” antolojisi edebiyatın ne olduğu ve ne olmadığıyla ilgilenmiyor. Yaklaşık otuz yazar bir araya gelerek bir “Şiir Projesi” oluşturdu. Önsözde belirtildiği gibi, fikir “canlı bir fikir alışverişinin, sözsüzlüğün, suskunluğun üstesinden gelmeye yardımcı olması”. Aynı zamanda savaşlarda tüm acıları kuşatan dilsizlik de anlatılıyor.

Yanımda Ol ve Başıma Ne Geldiğini Gör” Ukrayna’da, Kürdistan’da, Suriye’deki savaştan etkilenmiş yaklaşık otuz dört yazarı biraraya getiriyor. Sundukları, filmlerden ve dizilerden bilinen savaş anlatılarından farklı; kahramanlık hikayeleri değil. Bunlar hayatta kalanların hikayeleri.

Iryna Omelyanchuk, kocasının kardeşinin Ukrayna’da kalmasının nedeninin savaşmak istemesi veya savaşmak zorunda olması olduğunu ve bu nedenle kocasının da orada kaldığını anlatırken; dolayısıyla ailesinin, çevresinin, tüm ilişki ağının nasıl parçalandığından bahsettiğinde, bu bir savaş gerçeğidir.

SÖZ BULAMAMAK

Afganistan doğumlu, ailesiyle birlikte İran’a kaçan, ardından 15 yaşında tek başına Almanya’ya geçen Mehdi Haşimi, kendisini bir türlü yakan yalnızlığın ve kederin nasıl bir anda esir aldığını kısa bir kesitte anlatıyor. Ve artık başkalarıyla, hatta İran’daki ailesiyle bile konuşamıyor; altı yıl sonra nihayet ailesini ziyaret etmek üzere Tahran’a uçmasına izin verildiğini; ama orada da kendini bulamadığını; “Tanıdığım her şey, özlemini çektiğim her şey, birdenbire yabancı geldi. Birbirimizi selamladıktan sonra ben sessizce köşeye oturdum. Kendi ailemin içinde yabancı olmuştum. Ben gittiğimde boyu yarım metre olan küçük kardeşim, şimdi benden birkaç santim uzundu. O bile benim yanımda kendini yabancı hissediyordu.” diye anlatıyor. Kısa metin en ufak bir teselli vermeden sona eriyor: “Ruhum kayıp kaldı.”

Bu ciltte toplanan metinlerin çoğundan yayılan hamlık, yontulmamışlık, onları oldukça narin ve çaresiz kılıyor. Bu metinlerde büyülü olmayan ama satır aralarında şaşkınlık duygusunu yaşatan bir hayret duygusu var. Birkaç istisna dışında metinlerde hemen hemen hiçbir suçlamaya rastlanmıyor; her şey olduğu gibi. Afganistan’dan gelen Abdul Ahmad Pouya, “Avrupa’ya kaçarken karda uyuyakaldığımı hatırlıyorum” diyor. Bu olayda sansasyonel hiçbir şey yok; çok normal…

SAVAŞ HERYERDE

Bunların ve daha nicelerinin yaşandığı biliniyor: Akdeniz’deki ölümler, Kuzey Afrika’daki işkence hapishaneleri, Suudi Arabistan’daki mültecilere yönelik havan saldırıları ve her gün işlenen bütün vahşetler. Ama kamuoyunda tartışılan konu bu vahşetler ya da ölümler değil; Oysa bu savaşların her yerde olduğu aşikar. Kırım doğumlu Anna Melikova, “Hiçbir doğrudan askeri müdahalenin olmadığı şehirlerde bile, sanki Rusya her yere çukurlar açıyor, cesetleri atıyor, kimsenin hatırlamayacağı şekilde üzerlerini toprakla örtüyor ve güneşte parlayıp gözleri yakan kiremitler döşüyormuş gibi hissediliyor” diye yazıyor. Yazmak, bu kiremitleri kırma, unutmaya direnme girişimi.” onun için. Mohamad Zahra, Suriye’de olanları benzer şekilde tanımlıyor. “Ev bir mezarlıktır,” diye yazıyor ve ayrıca: “Evin duvarları ağlıyor ve/ her saniye bir rüyanın ölümünü duyuruyor/ ve odalardaki insanlar cansız.”

UMUT VE HAYATA BAĞLILIK

Öfke ve siyaset metinlerin çoğunda rol oynamasa da, doğrudan Almanya’ya seslenen metinler de var: Belki de tesadüf değil, bunlardan biri Şamlı Rojin Namer’den geliyor; kendisi daha önce birçok ödül almış ve dolayısıyla bir nebze de olsa yerini bulmuş biri. “Bir İkiyüzlülüğün Yansıması”nda yeni vatanına doğrudan sesleniyor: “Almanya, sen göründüğün gibi biri değilsin/ Rahminden silahlar doğduğunda/ Çocuklarımızın yüzlerinden masumiyeti alıyorsun/ Ay dudaklarına değmeden önce.”

Ve –nadiren de olsa– umut, metinlerden ortaya çıkıyor; örneğin şairleri kuşlara benzeten Navid Arafat’ın: “Cıvıltılarında özgürlük, / beyaz kanatlarında: aşk, / yollarında: yer ile gök arasındaki boşluk!” Bütün dehşet ve vahşetin ortasında hayatı sevmeyi ve kutlamayı unutmamak, işte bu kitapta bu sır da var.

PEN Berlin/Şiir Projesi (ed.): “Sei neben mir und sieh, was mir geschehen ist/Yanımda ol ve başıma neler geldiğini gör.” Verbrecher-Verlag, 240 s., 20 €.

Close