Written by 11:11 HABERLER

Tasarruflar işe yaramıyor: Almanya’da enflasyon yüzde 8,7

Klaus FISCHER / Junge Welt

Elektrikten tasarruf ediyor musunuz? Elbette, çünkü enerji fiyatları yüksek ve yıl sonu faturasında ne gibi sürprizlerin beklediğini neredeyse hiç kimse bilmiyor. Peki ya süpermarkette de tasarrufta mısınız? Henüz değil mi? Bekleyin ve görün.

Gerçek şu ki: Enflasyon çok güçlü olmaya devam ediyor. Federal İstatistik Dairesi şu anda Almanya’daki enflasyon oranını şubat ayı için  yüzde 8.7 olarak belirtiyor. Bu, kesinlikle hükümetin ve ana akım medyanın yapmak istediği bir propaganda zaferine dönüştürülemez.

Resmi istatistikçiler iyi bir hazırlık çalışması yapmış ve yılın başında 2022 rakamlarını aşağıya doğru düzeltmişlerdi. Ekim ayındaki yüzde 10.4’lük rekor rakam bir gecede yüzde 8.8 oldu. Bunun normal olduğunu söylediler. Pazar sepeti ve ağırlıklandırma her beş yılda bir ayarlanmaktadır. Ancak mevcut yüzde 8.7’lik oran, enflasyonun zenginler tarafından bile korkulmaya devam edilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu enflasyon oranının devam ettiği varsayılırsa, bugünkü 100 bin avroluk satın alma güçleri yaklaşık sekiz yıl içinde yarı yarıya azalacaktır. Hisse senetlerine yatırım yapma konusunda biraz beceri ve biraz da şansla bu kayıp yarıya indirilebilir. Ancak tam da bu müşteri kitlesi herhangi bir kayıptan nefret eder.

Enflasyonun birçok yüzü vardır. Finansal varlıkların, özellikle de hesaplardaki ve çoraplardaki tipik birikimlerin değerini düşürür. Yüzde bir ila iki civarındaysa -2021’e kadarki yıllardaki gibi- görünmezdir. Neredeyse hiç kimse bilinçli olarak bunun farkında değildir. Yoksul olan insanlar hariç.

Bunların sayısı şubat 2022’den bu yana yapılanlardan önce de zaten pek az değildi. Paritätische Wohlfahrtsverband (Parite Refah Derneği), geçtiğimiz haziran ayından bu cuma gününe kadar 2021 yılı yoksulluk raporunda bu sayıyı 13.8 milyondan 14.1 milyon kişiye yükseltti. Yaklaşık yüzde dokuzluk bir enflasyon oranının bu durumdan etkilenenler için ne anlama geldiğini görmek kolay, anlamak ise zor. Dolayısıyla devletten gelen sözde yardımlar -örneğin öğrenciler için ödenmesi gereken 200 avroluk ‘enerji yardımı’- yardımdan çok, kötü bir şaka gibi görünüyor.

Enflasyon kendi kendini de besleyebilir. Şirketler artan maliyetlerini daha yüksek fiyatlarla telafi ediyor. Ve fiyatlara birkaç yüzde puanı eklemeyi de severler -”talih kuşu kârları” bunun örtmece adıdır. Ve sendikaların güçlü olduğu yerlerde ücret artışları için mücadele edilebilir- ki şirketler bunu yine fiyatlara yansıtır. Şu anda sadece AB makamlarındaki memurlar enflasyona karşı güvendedir. Onlar da her üç ayda bir ek ücret alıyorlar.

Ve bir şey daha söylenebilir: Enflasyondaki şiddetli yükselişin sorumlusu devlettir. Rusya’ya (ve muhtemelen yakında Çin’e) karşı ekonomik bir savaşın bedeli var. Ve bu bedel “tasarruf” yapmak zorunda kalmak değil; mahrum kalmak demektir.

Çeviren: Semra Çelik

Close