Temizlik işçilerinin işi pislik temizlemek. Ama onlar sadece çöple, tozla vs. uğraşmıyorlar. Düşük ücretle, güvencesiz ve ağır şartlarda çalışan temizlik işçileri, işverenlerin keyfi baskıları ve pis oyunlarıyla da baş etmek durumunda kalıyorlar. Mülheim a.d. Ruhr ve Hamburg’da farklı firmalarda çalışan temizlik işçileri, gazetemize yaşadıkları sorunları anlattılar.
Temizlik sektöründe Almanya genelinde irili ufaklı toplam 30 bin 200 firma faaliyet gösteriyor ve toplamda yaklaşık 660 bin işçi çalıştığı tahmin ediliyor. Tahmin ediliyor çünkü işe girmeler, işten atmalar çok yoğun olduğu için rakamlar çabuk değişiyor.
Temizlik işkolunda IG BAU’da örgütlü olan temizlik işçilerinin toplu sözleşme anlaşması bu yıl sonunda biteceği için Haziran ayında işveren ve sendika arasında görüşmeler başlayacak.
Sendika masaya saat ücretlerine 3 euroluk zam ve izin-Noel parası olarak 1500 euro ikramiye talebiyle oturmayı planlıyor.
Aralarında Klüh, Wiprecht, Wisag, Piepenbruck büyük şirketlerin de olduğu temizlik sektöründe 30 bin 200 firmanın 2023 yılı cirosu 26,3 miyar euro. Temizlik işçilerinin saat ücreti ise en alt sınır olan 13,50. 660 bin işçinin sadece yüzde 25’i sendikalı olduğu için, her dört temizlik işçisinin yaklaşık üçünün, toplu sözleşme ile elde edilen haklardan yararlanması da pek mümkün olmuyor.
“KOŞARAK ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ”
Bir Wisag işçisi:
Yaklaşık iki yıldır temizlik firması Wisag’da çalışıyorum. Firma Aldi’nin Mülheim a.d.Ruhr şubesinin büro temizliğini bize yaptırıyor. Burası büyük bir bina. Daha önceki firma bu işi yaklaşık 30 kişi ile yapıyormuş, aynı işi şimdi 20 kişi yetiştirmeye çalışıyoruz.
Sabah saat beşte işe başlıyoruz, saat sekizde de çıkmamız lazım, çünkü bürodakiler işe başlayacaklar. Benim bu 3 saat içinde tuvaletlerin, mutfağın ve tüm büroların çöplerini almam gerekiyor. Tuvaletlerin ve mutfağın yerlerini mopladıktan sonra gereken yerleri silip gerekli kağıtları koyduktan sonra tüm büroların masalarını, yaklaşık 250 masayı silmeliyim. Ondan sora bu büroları süpürge makinesiyle süpürmeliyim… Haliyle bu işleri yetiştirebilmek için koşarak çalışıyorum.
Burada çalışan arkadaşlarımızın neredeyse tümü göçmen; kimi Afrikalı, kimi Bulgar kimi Türkiyeli. Çoğumuzun Almanca konusunda sorunu var. Onun için bu tür işlerde saat ücreti 13,50’den çalışmak zorundayız.
Bizimle direk ustabaşıları muhatap oluyor. Geçen yıl yazın bize izin vermediler, izin isteyen arkadaşlara da, ‚şimdi izin veremeyiz ancak sene sonunda verebiliriz, illa izin almak isteyenler varsa çıkışını alsın‘ diye baskı yaptılar. Mecburen işe ihtiyacımız olduğu için izinlerimizi sene sonuna bıraktık, ama senenin sonunda bize bir hafta, bazılarına da birkaç gün izin yazdılar. Ocak 2024 ayına yazdığımız izinler için, ‚izin hakkınız yok, izinlerinizi gecen yıl kullanmadığınız için yandı‘ dediler. Bunun üzerine bizde dışarıdan bazı arkadaşlardan bilgi edindik, hakkımızın olduğunu öğrendikten sonra da, işyerinde arkadaşlarımızla biraraya gelip ve grup olarak ustabaşıyla konuştuk. Bizi çıkışla tehdit etmeye başladı ve tartışmanın büyümesi üzerine üstteki şefler geldi. Onlara durumu anlatmaya çalıştık ve ‚eğer izinlerimizi vermezseniz, avukata gideriz‘ dedik. Sonuçta izinlerimizi aldık.
Mahle’de çalışan temizlikçi arkadaşlar da, benzer sorunlar yaşadığını söylüyorlar. Anlaşılıyor ki, bizim gibi nice firmada, yeterli dili olmayan, yasal haklarından haberi olmayan ama çalışmaya mecbur işçiler, işverenler tarafından türlü türlü hilekarlığa maruz kalıyor. İşin zorluğu, ücretlerin azlığı yetmezmiş gibi bir haklarımız çalınmak isteniyor. Onun için sendikaların buralarda daha fazla örgütlenmesine ihtiyaç var.”
HASTANEDE ÇALIŞAN BİR TEMİZLİKÇİ:
“HSG, Hospital Service GmbH Oberhausen firmasında çalışıyorum. Firma Mülheim a.d.Ruhr Evangelische Krankenhaus Hastanesi’nin temizliğini bize yaptırıyor. Bu işte çalışanların tamamı yabancı. Ustabaşı Sırbistanlı bir kadın, aynı zamanda kendi kızı, gelini ve oğlu da firmada çalışıyor. Günde 3,5 saat çalışıyorum. Bu süre içinde 24 odanın temizliğini ve iki büyük salonu temizlemem gerekiyor. Mopla çalışıyoruz, onun için omuzlarımız ve kollarımız ağrıyor ve işimizi zar zor yetiştiriyoruz. Bir de bunun üstüne ustabaşı, bazen kızının, oğlunun, gelininin işini de bize yaptırıyor, o zaman kan ter içinde kalıyoruz. İtiraz edeni ya işten atmakla ya da başka şehirdeki işyerine yollamakla tehdit ediyor.
Hastalıktan dolayı rapor alan arkadaşlarımızın evini arayıp “işe gel, gelmezsen çıkışını yolarım” diye korkutuyor. Bu yüzden bazı arkadaşlarımız raporluyken bile işe gelip çalışmak zorunda kaldılar. Ama bir arkadaşımız raporluyken aynı sorunu yaşadı ama korkmadı ve işe gelmediği için ona çıkış verdiler. O da avukata gitti, hakkını aradı. Neticede çıkışını geri aldılar ve işe döndü. Şimdi onu cezalandırmak için Mülheim’den Oberhausen’e sürgüne yolladılar. Yani hem fiziken hem de psikolojik olarak da işçileri yıldırıyorlar. Bu baskılara dayanamayıp işten ayrılan arkadaşlar da oluyor haliyle.
Evet bu yıl temizlik işkolunda toplu iş sözleşme gündemde. Ücretlerimiz biraz artacak belki, ama daha önce de yaşadığımız gibi işveren, daha az işçiyle daha çok temizlik yaptırıyor. Onun için sendikanın bu sorunlarla daha fazla ilgilenmesini istiyoruz.”
Celal Çalışkan (Hamburg):
Uzun süredir temizlik işinde hafta da 6 gün farklı farklı iş yerlerinde çalışıyorum. Aldığımız ücret asgari ücret, bunun önemli bir bölümü vergiye gidiyor. Elimize geçenle ancak ev kiralarımızı ödüyoruz. Aslında bu koşullarda en az 2000 euro net bir ücret alabilirsek asgari ihtiyaçlarımızı ancak karşılarız, Yani asgari ücret asgari ihtiyaçları karşılamıyor. Bu yüzden de bu işimin dışında ayrıca ek işlere gidiyorum. İşyerimizde sendika yok. Çalışma koşullarımız zor, işçiler üzerinde sürekli bir baskı var. Daha az işçi ile daha fazla iş yapmamız isteniyor. Bu tür işlerde genelde göçmen işçiler çalıştırılıyor.
Nihal Karakaş (Hamburg):
8 yıldır temizlik işlerinde çalışıyorum. Çalışma koşullarımız kötü, pis ve zor işleri yapıyoruz. Aldığım ücret saat ücreti 13,50. Tabii bu ücret çok az. Elime 1200 euro geçiyor. Kiram 1100 euro. Bununla geçinemiyorum. Ayrıca ek işlerde çalışmak zorunda kalıyorum. Hayat şartları çok zor, kira, elektrik, temel gıdalar çok pahalı, Asgari ücret ez az 16 euro olmalı. Genelde bu işlerde biz göçmen kadınlar çalışıyor. İşin üstüne bir evde çocuklara bakıp, ev işlerini de yaptığımız için sosyal hayatımız hiç yok.