Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’den sonra İspanya’nın da ulusal egemenlik hakları pratikte rafa kaldırıldı. Troyka’nın bütün taleplerini harfiyen yerine getiren İspanya’da ekonomi giderek kötüleşiyor. Euro bölgesinin dördüncü büyük ekonomisine sahip olan İspanya önümüzdeki aylarda bütün AB’yi sarsabilecek gelişmelere gebe görünüyor.
Uzun süre AB’nin patronlarına karşı “tavizler vererek direnmeye”(!) çalışan İspanyol Hükümeti sonunda Troyka’ya (AB-IMF-AMB) teslim oldu. İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, 9 Haziran günü yaptığı açıklamada, ülkesinin finans sektörünü korumak için AB kurumlarından 100 milyar Euro yardım alacağını açıkladı.
Bu açıklama aynı zamanda İspanya’nın da Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’de olduğu gibi egemenlik haklarını Troyka’ya devretmesi anlamına geliyor. EFSF(1) veya ESM(2) gibi AB kurumlarına yardım başvurusunda bulunan ülkelerin hükümetleri pratik olarak ülke bütçesi üzerindeki söz haklarından feragat etmek zorunda kalıyorlar ve Troyka’nın mali denetimine girmek zorundalar.
Devlet borçlarının da 2008’den bu yana yüzde 100 artarak 774,5 milyar Euro’ya yükseldiğini açıklayan hükümet yetkilileri, devlet borçların GSMH’nın yüzde 72,1 oranına yükseldiğine dikkat çektiler. Hükümetin, 2012 sonuna kadar devlet borcunu GSMH’nın yüzde 79,8’iyle sınırlama hedefini başarması ise yardım başvurusundan sonra artık mümkün görünmüyor. Rayting Ajansı (kredi derecelendirme kurumu) Moody’s alınacak krediye bağlı olarak devlet borcunun GSMH’nın yüzde 90’ına ulaşabileceğini açıkladı.
KRİZ, YENİ KRİZİ TETİKLEDİ
Uluslararası alanda 2008’in sonunda patlak veren ekonomik kriz İspanya ekonomisinin çok ciddi daralmasına neden olmuştu. İspanya Merkez Bankası’nın verilerine göre geride bıraktığımız Nisan ayında sanayi üretimi bir önceki seneye oranla yüzde 8,2 geriledi. Son dört yıl içinde gerçekleşen gerilemeyi değerlendiren Merkez Bankası, ülkedeki sanayi üretiminin 1990’lı yılların ilk yarısına denk düştüğünü bildirdi.
Sanayi üretiminin gerilemesi işsizliğin artması anlamına geliyor. En son verilere göre, genel işsizlik yüzde 24’e çıkarken gençler arasındaki işsizlik ise yüzde 51 civarında seyrediyor. Bazı gözlemciler, resmi işsizlik verilerinin devlet tarafından düşük gösterildiğine dikkat çekerek gerçek durumun çok daha kötü olduğunu belirtiyorlar.
İşsizliğin artması milyonlarca emekçinin özellikle bankalara olan ipotek kredilerini ödeyemez hale getiriyor. Faizlerin düşük olduğu dönem hükümetin yardımlarıyla milyonlarca emekçiyi ev satın almaya teşvik eden bankalar şimdi giderek artan bir oranda “çürük kredilerin” üzerinde pinekler hale geliyorlar.
Emekçiler genelde “değişken” faizlerle finanse edilen evlerin taksitlerini özellikle son yıllarda giderek ödeyemiyorlar ve bu giderek artıyor. Piyasadan düşük faizle sıcak para bulmada zorlanan İspanyol bankaları, piyasaya ödemek zorunda oldukları yüksek faiz oranına kâr payı ekledikten sonra emekçilerin sırtına yıkmaya çalışıyorlar. “Değişken” faizlerin en önemli özelliği, kredi alan taksitleri zamanında ödemekte zorlandıkça faizlerinde artıyor olmasında yatıyor.
Ekonominin daralması, işsizliğin artması böylece İspanya’da yeni bir krizin patlak vermesine neden oldu; Emlak alanında spekülasyon balonu patladı ve İspanyol bankaları İrlanda’da olduğu gibi milyarlarca Euro’luk çürük kredilerle baş etmek zorundalar. Merkez Bankası’nın verilerine göre İspanyol bankalarının verdikleri toplam 1,9 trilyon Euro kredinin yüzde 60’ı, yani 1 trilyon 140 milyar Euro’luk bölümü konut kredisi olarak verilmiş bulunuyor. Yetkililere göre şuan konut kredilerinin yüzde 9’a yakın bölümünü “çürük kredi” olarak değerlendirmek gerekiyor. Çürük krediler ise 102,6 milyar Euro dolayında seyrediyor. Ancak bu miktar sadece(!) çürük konut kredilerini kapsıyor. Başta inşaat sektörü olmak üzere birçok sanayi dalında binlerce iflasın yaşandığına işaret eden Uluslararası Bankalar Birliği (IIF) uzmanları, İspanya’nın 218 – 260 milyar Euro arası “yardım” ihtiyacı olduğunu söylüyorlar. Eğer IIF uzmanlarının söyledikleri gerçekleşirse o zaman GSMH’nın yüzde 72,1 düzeyinde olan İspanya’nın devlet borcu da yüzde 100’e çıkacak!
İSPANYA ÖRNEK ÜLKEYDİ…
İspanya hükümetleri kredi başvurusu yapmamak için 2010’dan itibaren tasarruf önlemlerini kararlaştırdığı gibi anayasaya “borç freni” maddesini almış, çalışma yasalarını değiştirerek işten atmaları kolaylaştırmış, grev hakkını sınırlamış, çalışma sürelerini uzattığı gibi ücretleri de düşürmüş, işsizlik parasını ve emeklilik maaşlarını kesmiş ve çalışma bakanına toplusözleşmeleri belli sanayi dallarında feshetme yetkisi vermişti.
Ekonomik krizin ülke sanayisini etkilemesinin üzerine borç freni dolayısıyla devlet yatırımlarının en asgari düzeye çekilmesi, ücretlerin, emeklilik maaşlarının ve işsizlik parasının gaspı gibi saldırılar da eklenince ülke genelinde ekonomik daralma baş gösterdi.
Uzun bir dönem, “AB istemediği halde gönüllü olarak tasarruf önlemleri alan ve reformları başlatan örnek ülke” olarak gösterilen İspanya’da, işsizlik katlanarak arttı ve geniş emekçi yığınlar yoksulluğa itildi. Özellikle konut kredisi almaya teşvik edilen kesimler ya kendi evlerini işgal etmek ya da sokağa atılmakla karşı karşıya kaldılar.
Fakat İspanya halkı Yunanistan, İtalya ve Portekiz’de olduğu gibi saldırıları sineye çekmeyerek alanlara çıkıyor. Uluslararası mali sermayenin İspanya’yı yeniden hedef tahtasına koyması bir yanda işçi ve emekçilerin yaşam koşullarının zorlaştıracakken diğer yanda mücadelenin de yükselmesine neden olacak.
İspanyol emekçiler bundan böyle yaşam ve çalışma koşullarının kötüleştirilmesi karşı olan mücadelelerini antiemperyalist bir mücadeleye, ülkenin egemenliğini yeniden elde etme mücadelesini dönüştürecekler.
1) EFSF=Avrupa Finansal İstikrar Fonu
2) ESM=Avrupa İstikrar Mekanizması
Avrupa Finansal İstikrar Fonu (European Financial Stability Facility – EFSF)
Avrupa Finansal İstikrar Fonu 9 Mayıs 2010 tarihli AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi (ECOFIN) kararı uyarınca, Euro Bölgesi’ne dahil olan 16 üye devletin katılımıyla 7 Haziran 2010’da Lüksemburg yasalarına tabi olan bir limitet şirket olarak kurulmuştur.
Fonun amacı çeşitli borç sorunları yaşayan Euro Bölgesi devletlerine geçici mali destek sağlayarak parasal birliğin mali istikrarını temin etmektir (tüm AB üyesi ülkelere mali destek sağlayabilen EFSM’den bu açıdan farklılaşmaktadır).
EFSF çerçevesinde, Euro Alanı’na dahil olan üye devletler tarafından güvence altına alınmış ve toplam büyüklüğü 440 milyar Euro’yu aşmayacak şekilde piyasaya sürülmüş tahviller aracılığı ile mali açıdan zorluk yaşayan Euro Alanı ülkelerine kredi temin edilmesi öngörülmektedir.
EFSF geçici bir araç olup, Avrupa Finansal İstikrar Mekanizması gibi yerini 2013 yılının ortasından itibaren sürekli bir mekanizma olan Avrupa İstikrar Mekanizmasına (European Stability Mechanism) bırakacaktır.
Avrupa İstikrar Mekanizması (European Stability Mechanism-ESM)
28 Kasım 2010 tarihinde toplanan Euro Bölgesi’ne Üye Devletlerin Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi’nde Avrupa İstikrar Mekanizması’nın kurulmasına karar verilmiştir. 24-25 Mart 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen AB Zirvesinde, Euro’nun istikrarını sağlamayı hedefleyen ve 2013 yılı ortasında devreye girmesi öngörülen ESM’nin finansman detayları üzerinde anlaşmaya varılmıştır.
Mekanizma, Euro Bölgesi’ne dahil olan üye devletler arasında imzalanacak bir anlaşmayla kurulacak olan hükümetler arası bir organizasyon niteliğinde Lüksemburg’da faaliyet gösterecek ve Euro Bölgesi ülkeleri Maliye Bakanlarından oluşan bir Guvernörler (Başkanlar) Kurulu’na sahip olacaktır. Avrupa Komisyonu’nun Ekonomik ve Mali İşlerden sorumlu üyesi ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı ise gözlemci olarak Guvernörler Kurulu’na katılım sağlayacaktır. Kurul, Mekanizma’nın en üst düzey karar alma organı olacak ve aşağıda belirtilen hususlarda mutabakatla karar alacaktır;
– mali yardımın sağlanması,
– mali yardımın koşulları ve niteliği,
– Mekanizma’nın borç verme kapasitesi,
– borçlanma araçlarının tür ve dağılımının değiştirilmesi.
Guvernörler Kurulu ve Yönetim Kurulundaki oy ağırlıkları devletlerin ESM’nin sermayesine yaptıkları katkılar oranında şekillenecek ve nitelikli çoğunluk tüm oyların yüzde 80’ninden müteşekkil olacaktır.
Avrupa İstikrar Mekanizması’nın 700 milyar Euro tutarında sermaye tabanı olması ve bu sermaye tabanı aracılığı ile “AAA” kredi notunun korunarak 500 milyar Euro tutarında kredi verilmesine (bu miktar en az beş yılda bir gözden geçirilecektir) imkan tanınması hedeflenmiştir. Sermayenin 80 milyar Euro tutarındaki bölümü nakit, 620 milyar Euro’luk bölümü ise hükümetler tarafından taahhüt edilen çekilebilir sermaye ve kefaletlerden oluşacaktır.