Written by 14:00 POLITIKA

Türkiye kökenli göçmenler arasında Almanya’ya ait olma duygusu gelişiyor

YÜCEL ÖZDEMİR

Almanya’da yaşayan göçmenlerin kendisini ne kadar Almanya’ya ne kadar kökenlerinin olduğu ülkelere ait hissettikleri, uyum sağlayıp sağlamadıkları yıllardır tartışılıyor. Kimi zaman “entegrasyon politikası”nın iflas ettiğinden söz edilirken kimi zaman da “entegrasyonun sorun olmaktan çıktığı”na kadar iş vardırılıyor. Türkiye kökenli göçmenler açısından ise bu tartışma genellikle Türkiye’deki her seçimden önce ve sonra alevleniyor. Muhafazakâr, otoriter rejimi inşa eden partiye ve lidere giden oyların fazlalığı genellikle entegrasyon sürecinin başarısızlığına kanıt olarak gösteriliyor.

Hal böyle olunca genellikle bardağın boş tarafı görülüyor. Dolu tarafında yer Alman vatandaşlığına geçişteki artış, Almanya’yı kendi ülkesi olarak görenlerin oranlarının yüksekliği, birlikte yaşam konusunda atılan pek çok olumlu adım ise ya görülmüyor ya da görülmek istenmiyor.

Uyum ve Göç için Bilirkişi Konseyi (Sachverständigerat – SVR) tarafından kısa bir süre önce yayınlanan “Entegrasyon Barometresi 2022” (Integrationsbarometer 2022) konuyla ilgili pek çok bilinmeyene yanıtlar verme özelliği taşıyor. Özellikle Almanya ve kökenin olduğu ülkeyle bağlantılar konusunda geleceğe dair de mesajlar içeriyor.

Araştırmaya katılan göç kökenli olmayan Almanlar arasında kendisini Almanya’ya “tamamen” ya da “kısmen” ait hissedenlerin oranı yüzde 91,8 ilen, bu oran göçmen kökenliler arasında yüzde 84,2 olarak tespit edildi. Göçmenlerin yüzde 12,1’i kendisini “kısmen”, yüzde 3,7’si ise “hiç” Almanya’ya ait hissetmediğini düşünüyor.

KÖKENİN OLDUĞU ÜLKEYLE DUYGU BAĞI

Türkiye kökenli göçmen kökenliler arasında kökenlerinin olduğu ülkeye bağlılık ya da bu ülke ile duygusal bağlar, yaş ve ikamet süresine göre farklılık arz ediyor. SVR’in araştırmasında, genel olarak Türkiye kökenli göçmenler arasında Almanya’ya aitlik duygusu “kesin” ve kısmen” olanların oranı yüzde yüzde 81,5. Almanya ile “az” ya da “hiç” duygu bağı içinde olmayan Türkiye kökenlilerin oranı ise yüzde 18,5.

Aynı araştırmada Türkiye ile “çok güçlü” ve “kısmen” duygu bağı içinde olduğunu söyleyenlerin oranı Almanya’ya ile kurulan bağa göre düşük: Yüzde 58,9. Türkiye ile “hiç” ve “çok az” duygu bağı içinde olduğunu söyleyenleri oranı ise yüzde 41,1. Özellikle “hiç bir duygu bağı”nın olmadığını söyleyenlerin oranı yüzde 14,4 olarak dikkat çekiyor. Bu da Türkiye ile “duygu bağı” kurmayan kesimlerin az olmadığını gösteriyor.

Araştırmada dikkat çeken başka bir veri ise asıl olarak duygu bağı kurulan ülke ile ilgili veriler. Türkiye kökenlilerin yüzde 36,6’sı Almanya, yüzde 32,8 ise kendisini Türkiye’ye tam olarak ait hissediyor. Veriler, Türkiye kökenliler arasında iki ülkeyi de kendisini yakın hissedenlerin oranının yakın olduğunu gösteriyor. Ancak zaman ilerledikçe ibre Almanya’ya dönmeye devam edecek.

Benzer bir araştırma Mayıs 2023’te DeZIM Araştırma Enstitüsü tarafından yapılmıştı. Bu araştırmada da benzer sonuçlar ortaya çıkmıştı. Araştırmaya katılanların yüzde 30,9’u Almanya ile bağlarının “çok güçlü”, yüzde 49,7’si “güçlü” olarak tanımlamıştı. Aynı araştırmada Türkiye ile bağlar daha zayıf görünüyordu: yüzde 26,5 “çok güçlü”, yüzde 32,8 “güçlü” tanımlıyordu. Bu araştırmada Türkiye ile bağının “az” ve “hiç olmadığını” söyleyenlerin toplamı yüzde 12,8 görünüyordu. (DeZIM.panel).

Her iki araştırma da Türkiye kökenli göçmenlerle özellikle sonradan gelen Alman kökenli göçmenler (Ausssiedler) arasında yapılan kıyaslamada, Alman kökenlilerin Türkiye kökenlilerden daha çok Almanya ile duygu bağı kurduklarını gösteriyor.

BİR ÜLKEYE AİT OLMA DUYGUSUNU BELİRLEYEN FAKTÖRLER

Araştırmalarda göçmenlerin kendilerini yaşadıkları ülkeye ait olmalarını sağlayan pek çok faktörün bulunduğuna dikkat çekiliyor. Bunların başında elbette iş piyasasına entegrasyon, çalışma koşulları ve yaşam standartları geliyor. Bu üç konuda sorun yaşamayan göçmenler arasında yaşadığı ülkeyi benimseme duygusu daha güçlü görünüyor.

Bir diğer önemli faktör ise yaşanılan ülkedeki sosyal ilişkiler ve çevre. Bunu sağlayabilenlerin çoğu kendisini yaşadığı ülkede mutlu olarak görüyor ve kökeninin olduğu ülkeye dönmek istemiyor. Yeterli derecede dil bilme de bunun önemli parçası. Zira, içinde yaşadığı toplumda karşılaştığı sorunları dil bildiğinde daha kolay aşmak mümkün olabiliyor.

Bütün bunların bağlı olduğu bir diğer faktör de ikamet süresi. İkamet süresi uzadıkça yaşadığı ülkeye ait hissetme duygusu arasında doğrudan bir bağlantı bulunuyor. Almanya’daki ikamet süresi uzadıkça köken ülkeye aitlik duygusu zayıflıyor.

Kökenin ya da gelinen ülkeye ait hissetme duygusunda ise asıl olarak Almanya’daki ekonomik sorunlar, dil bilmeme, ayrımcılık, ırkçılık, ulusal kimlik, inanç gibi faktörler rol oynuyor. SVR’nin araştırmasına ayrıca kökenin olduğu ülkeye aitlikte “hayallerini gerçekleştirebileceği ülke” duygusu da rol oynuyor. Almanya’da yapamadığı ya da yaşamadığı pek çok şeyi Türkiye’de gerçekleştirme isteği ya da hayalinin, ait olma duygusunu belirleyen faktörler arasındaki yeri az değil. Özellikle emeklilik yıllarını Türkiye’de geçirme hayali bir şekilde bağların güçlenmesine de yol açıyor.

AİT HİSSETME BİÇİMLERİ

SVR’in araştırmasında dikkat çeken başka bir nokta ise kendisini Almanya’ya ait hissedenlerin bunu hangi formda gerçekleştirdiğine dair veriler. Genel olarak göçmenlerin yüzde 37,1’i asimile olduğunu ifade ederken yüzde 47,1’i “çift kimlikli” (Duale Identität), yüzde 9,7’si etnik kimliğini koruduğunu, yüzde 6,1’i ise marjinal kaldığını belirtiyor.

Asimilasyonu kabul eden grupların başında sonradan Almanya’ya gelen Alman kökenliler geliyor. Bu gruptan olanların yüzde 63,9’u asimile olduğunu ifade ediyor. Yüzde 29,4’ü ise geldiği ülkenin de kimliğini taşıdığını ifade ediyor.

Kendisini Almanya’ya ait hissettiğini ifade eden Türkiye kökenlilerin yüzde 33,3’ü asimile olduğunu düşünürken, yüzde 48,2’si “çift kimlikli”ğe sahip olduğunu düşünüyor. Sadece Türk kimliğine sahip olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 10,7. Diğer gruplarla kıyaslandığında Türkiye kökenliler arasında kendisini Almanya’ya hissettiğini düşünenler ile AB ve diğer ülkelerden gelenler arasında benzerlikler var. Bu da kendisini Almanya’ya ait hisseden göçmen grupları arasındaki davranışların giderek aynılaştığını gösteriyor.


Araştırmaya dair

SVR Entegrasyon Barometresi 2022 için Kasım 2021 ile Temmuz 2022 arasında ülke çapında 15.005 kişiyle görüşüldü. Bunların 8.005’nin göçmen kökeni yoktu, 1.204’ü Aussiedler (Sonradan Almanya’ya gelen Almanlar), 980’i Türkiye kökenli, 1.987’si AB ülkelerinden gelen göçmenler ve 2.829’u „geri kalan“ ülkeler grubundandı. Göçmen grubu, nüfusun (ülke çapında ve eyalete özgü) oranlarına göre belirlendi. Buna ek olarak, federal düzeyde, her bir köken grubu, mikro nüfus sayımının özel bir değerlendirmesi temelinde sosyo-demografik özelliklere (eğitim düzeyi, yaş, cinsiyet, istihdam durumu) göre belirlendi. (svr-migration.de)

Close