Written by 08:25 uncategorized

Türk-Alman ‘güvenlik trafiği’

-

Türkiye ile Almanya arasında “güvenlik” çerçevesinde yapılan görüşmeler trafiği bu ay içinde yoğunlaştı. Federal İçişleri Bakanı Friedrich’in Şubat’ın ilk haftasında yaptığı ziyaretin ardından, 25 Şubat’ta Başbakan Angela Merkel Ankara’ya gidiyor. Görüşmelerde, Almanya’daki Kürt siyasetçilerin ve Kürt kurumlarının durumunun da ele alınacağı tahmin ediliyor.

 

Türkiye ve Almanya arasındaki diplomasi trafiğinin son yıllarda “güvenlik ekseni”nde sıklaşması dikkat çekiyor. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Paris’te üç Kürt kadın siyasetçinin öldürülmesinden sonra “Almanya’da önemli şeyler olacak” şeklindeki açıklamasının ardından, Almanya’dan gittiği tespit edilen DHKP-C üyesi Ecevit Şanlı, Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’ne intihar saldırısı düzenledi. Şanlı’nın açlık grevi eyleminin ardından serbest bırakıldıktan sonra Almanya’ya gelmesi ve iltica talebinde bulunması nedeniyle, Türkiye tarafından zaman zaman yüksek sesle ifade edilen “Almanya terörü destekliyor” ya da “Terörle mücadelede yeterli desteği vermiyor” şeklindeki bildik açıklamalar yinelendi.

Almanya’dan giden Şanlı’nın Ankara’da intihar eylemi gerçekleştirmesinin hemen ardandan Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich’in, Türkiye’ye yaptığı ziyarette her iki ülke arasında “güvenlik sorunu” yeniden masaya yatırıldı. Hem Erdoğan hem de Friedrich’in görüştüğü AKP’li diğer bakanlar, Almanya’nın terörle mücadelede Türkiye’ye gerekli yardımda bulunmadığı eleştirisinde bulundular.

Ne var ki, Friedrich’in Türkiye ziyareti sırasında yaptığı açıklamalar, Türkiye-Almanya güvenlik işbirliğinin kusursuz bir şekilde işlediğini gösteriyor. Friedrich ziyaretin İstanbul ayağında yaptığı açıklamada, Şanlı’nın 2001 yılında Almanya’ya mülteci olarak sığındığını, kendisine sığınma hakkının verilmediğini, ancak sınırdışı edilmediğini söyleyerek, “Alman makamları geçtiğimiz sonbaharda bu şahsın sınırdışı edilmesini sağladı ve bunu da Türkiye’ye haber verdi. Bu, Almanya ile Türkiye arasındaki işbirliğin güzel olduğunun göstergesidir” dedi.

Friedrich’in bu sözleri, Almanya’daki güvenlik birimlerinin Türkiyeli muhalifleri adeta saniye saniye izlediğini ve gereken bilgileri anında Türkiye’yle paylaştığını gösteriyor.

 

KÜRT KURUMLAR HEDEFTE

Friedrich’in Türkiye ziyaretinin en önemli nedenlerinden birisinin Almanya’daki Türkiye kökenli muhalifler, en önemlisi de Kürtler olduğu Ankara’da daha somut bir şekilde görüldü. Türkiye’de “Kürt açılımı”nın yürütücüsü olarak dikkat çeken Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’yla görüşen Friedrich, ortak çalışma konusunda önemli mesajlar verdi.

Ancak onun açıklamalarından çok Atalay’ın talepleri çok daha önemliydi. Aynı zamanda Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı olan Atalay, Almanya’dan beklentileri şu şekilde özetledi: “Eminim kendilerinin de özellikle Avrupa’da bölücü terör örgütünün sivil uzantıları, STK’ları konusunda verecekleri bilgiler vardır. Almanya’da o konuda çok sayıda dava var. Bizim beklentilerimiz var. Bu konuları yüz yüze görüşeceğiz“ dedi.

Bu görüşme sırasında, Friedrich’in ellerindeki bilgileri ve belgeleri Beşir Atalay ve yeni İçişleri Bakanı Muammer Güler ile paylaştığı, bundan sonra da paylaşmaya devam edeceğini taahhüt ettiği basında yer aldı. Terörün ulusal değil uluslararası boyutunun da bulunduğunu anlatan Friedrich, bununla ilgili Almanya’da bir birim kurduklarını söyledi. Friedrich, Türkiye ile paylaşacakları konuların çok olduğunu ifade etti.

Her iki ülkenin “terörden sorumlu” iki önemli bakanın yaptığı açıklamalara bakıldığında, tam bir mutabakatın olduğu anlaşılıyor. Çünkü, Almanya için Türkiye ile olan ekonomik, siyasi ve ticari ilişkiler bugün Kürt sorunundan, insan haklarından, demokrasinden çok daha önemli.

Türkiye tarafından kimi zaman Almanya’ya yapılan “teröre destek veren ülke” gibi çıkışların amacının daha çok, baskıyı yoğunlaştırarak, muhalif güçlere yönelik güvenlik önlemlerinin artırılması olduğu görülüyor. ABD büyükelçiliğine yönelik yapılan intihar saldırısının ziyaret dönemine denk gelmesi de bu baskının artırılması için bir fırsat olarak kullanılmıştır.

 

MERKEL DE ANKARA’YA AYNI NİYETLE GİDİYOR

Türkiye’de Kürt sorunu konusunda hem müzakere hem de şiddet yöntemini birlikte kullandığı şu dönemde, en çok Kürt’ün yaşadığı Avrupa ülkesi olan Almanya’dan Ankara’ya yapılan üst düzey “güvenlik ziyaretleri” bir tesadüf olmasa gerek. 25 Şubat’ta Ankara’ya gidecek olan Başbakan Angela Merkel’in koltuğunun altındaki dosyada da Kürt sorunuyla ilgili bölüm bir hayli kabarık görülüyor.

Özünde, Kürtler’in haklarını vermeden Kürtlerin haklarını savunan güçlerin tasfiyesinden başka bir şey olmayan AKP Hükümeti’nin, önümüzdeki dönem için Almanya’dan büyük destekler isteyeceği sır değildir. Bunların başında da maddi desteğin azaltılması, yönetici kadroların tasfiyesinin olacağı açıktır. Bu bakımdan, Türkiye ile Almanya arasında yoğunlaşan “güvenlik trafiği”nde asıl hedefi, Kürtlerin ulusal kurtuluş mücadelesine verdikleri desteğin kesilmesi oluşturuyor. Bugüne kadar elinden geleni ardına koymayan Almanya’nın önümüzdeki dönemde buna bağlı yeni adımlar atması sürpriz olmayacaktır. (YH)

 

Erdoğan 10 yılda 15 kez Almanya’ya geldi

 

Kökleri çok eskilere uzanan Türk-Alman ilişkileri* çerçevesinde, son 9 yıl içerisinde en çok Türk tarafının Almanya’ya gelmiş olması dikkat çekiyor. 2 Eylül 2003’te başbakanlık koltuğuna oturan Recep Tayyip Erdoğan, 31 Ekim 2012’ye kadar tam 15 kez Almanya’ya geldi. Bir sefer de, Bochum’da yapılan protesto nedeniyle gelmekten vazgeçti.

Almanya Erdoğan’ın en çok ziyaret ettiği ülkelerin başında gelirken, Almanya’dan Türkiye’ye 2004-2010 yılları arasında başbakan düzeyinde 5 ziyaret gerçekleştirilmiş. Bunların ikisini Merkel (en son 30 Mart 2010) üçünü de Gerhard Schröder gerçekleştirmiş. Merkel’in 25 Şubat’ta yapacağı ziyaretle bu sayı 6’ya çıkacak.

Bu ziyaretlerin bir bölümünün Almanya’daki Türkiye kökenli göçmenleri AKP’nin etki alanına çekmek için yapılan geziler olduğunu da söylememiz gerekiyor.

İçişleri bakanları düzeyinde yapılan görüşmelerde ise tam tersi bir durum söz konusu. Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği’nin internet sitesinde her iki ülke arasındaki diplomatik görüşmelerle ilgili yer alan istatistiklere göre, 1999’dan bu yana Almanya içişleri bakanları tam 8 kez Ankara’ya giderek mevkidaşlarıyla güvenlik görüşmelerinde bulunmuşlar. Ama ilginç olanı aynı süre içerisinde Türkiye’den Almanya’ya gelen hiç bir içişleri bakanı bulunmuyor. Her iki ülke arasında güvenlik ilişkilerinin bu denli tartışıldığı dikkate alındığında, Almanya’dan yapılan ziyaretlerin sık, Türkiye’den yapılanların ise sıfır olması dikkat çeken bir durum.

Bu trafikte Almanya’nın daha çok bilgi veren, Türkiye’nin talepleri doğrultusunda hareket eden ülke olduğu anlaşılıyor.

Her iki ülke arasındaki diploması trafiğinde, Almanya’dan Ankara’ya cumhurbaşkanı düzeyinde de 4 ziyaret gerçekleştirilirken, Türkiye’den Berlin’e (Bonn’a)  8 ziyaret yapılmış. 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren de 17-21 Ekim 1988’de Almanya’ya gelmiş, yoğun protestolarla karşılanmıştı.

Federal Hükümet Göç ve Uyum Bakanı Prof. Maria Böhmer de 2006’dan bu yana 4 kez Türkiye’ye gitmiş, görüşmelerde bulunmuş.

 

* https://www.yenihayat.de/kutur/turkiye-almanya-iliskileri

Close