Written by 15:26 HABERLER

Uniper – Dipsiz kuyu gibi!

İflasın eşiğine gelen ve devlet tarafından kurtarılan Uniper, adeta dipsiz bir kuyu; 8 milyar euro “kredi yardımı” ile başlayan süreç son aşamada 50 milyarı euroyu aştı. Tekelin zararı da bu miktara eklendiğinde sermayeyi kurtarmak için vatandaşın sırtına binen yük 90 milyara çıkacak. Vatandaş için enerji fiyatlarının ikiye, üç katlanması da işin cabası! Uniper örneği aynı zamanda “kamulaştırma talebi bugün neden yanlıştır” sorusuna verilebilecek en iyi yanıtı teşkil ediyor.

SERDAR DERVENTLİ

Almanya’nın en büyük gaz ithalatçısı Uniper’in mali sorunları bitmiyor. Almanya’nın yanı sıra Avusturya, Macaristan, Norveç, İsveç, Hollanda, Kuzey Amerika gibi ülkelerde enerji sevkiyatı alanında faal olan Uniper, asıl olarak Rusya’dan satın aldığı doğal gazın ticaretini yapıyordu. Rusya’ya uygulanan yaptırımların sonucu olarak bu ülkeyle ticaret içinde olan şirketler de hedef tahtasına konmuştu. Uniper’de bu kapsamda Rusya ile devam eden doğal gaz ticaretini aşağı çekmek zorunda kalmıştı.

YAPTIRIMLARIN FATURASI VATANDAŞA

Ticari yaptırımlarda asıl önemli olan söz konusu ticaretteki bağımlılık ilişkisinin gerçek yönüdür. Rusya’ya ile yapılan enerji ticaretindeki bağımlılık ilişkisi ilk etapta karşılıklı eşit görünse de pratikte bunun önemli ölçüde Rusya’nın lehine bir ilişki olduğu biliniyor.

Dolayısıyla Rusya’ya enerji alanında uygulanmaya çalışılan yaptırımların hedefini bulması zor. Bu kendini yaptırımların uygulanma planında da göstermişti zaten. Almanya ve diğer AB ülkelerinin doğalgaz ve petrol ticareti ile ilgili yaptırım planları ilan edildiğinde bile bunların ne kadar tutarsız olduğu görünüyordu. Pratik olarak Rusya’da alınan gazı başka yerden tedarik edene kadar yaptırımların hayata geçirmeme, daha doğrusu adım adım hayata geçirme planı kendi başına savruk bir plan olduğu ortadaydı.

Planın ilk aşaması hayata geçirilme aşamasında bile AB ülkelerinin önde gelenleri Rusya’nın gaz vanasını kapattığını ileri sürerek kendi kamuoylarında enerji darboğazının sorumlusu olarak Rusya’yı gösterme çabaları da biliniyor.

Yaptırım diye gündeme getirilen önlemler asıl olarak dünya çapında enerji üretimi ve ticareti yapan dört, beş petrol tekelinin kârlarını katlamaya, piyasalardaki paylarını artırmaya yaradığı da kısa süre içinde belli olmuştu.

BIRAKIN İFLAS (ÖNCE) ETSİN!

Diğer ülkelerdeki müşterilerinin yanı sıra Almanya’da 500’ü belediyelere ait yerel tedarikçiler, 500’den fazlası değişik sanayi alanlarında faal olan binden fazla müşterisi olan Uniper, devlet tarafından “sistem için öneme sahip şirket” konumunda değerlendiriliyor. Bunun anlamı ise şirketin her halükârda batmasının önüne geçilmesi gerektiği oluyor.

Mantıklı düşünüldüğünde devlet Uniper’in iflas etmesine çok rahat göz yumabilirdi. Sonuçta Uniper’in salt kendine ait olan bir tedarik ağı yok. Aynen elektrik, telefon ve su ağlarında olduğu gibi doğalgaz sevkiyat ağı da tekellerin ve kamu enerji kuruluşlarının ortak kullandığı ve orantılı sorumluluk taşıdığı bir ağ. Yani Uniper iflas ettiğinde ağda kullandığı bölümler kullanılamaz hale gelmiyor.

Uniper’in hissedarlarına milyarlarca euroyu vererek devralınmasına hiçbir gerek yoktu. Devletin, “Uniper’in iflas etmesi durumunda doğalgaz sevkiyatında bir aksama olmayacak” türünde bir söz vermesi yeterli olurdu. Ama varlık nedenini kapitalist sistemin ayakta kalmasından sorumlu tutan devlet bu sözü vermek yerine “Uniper’in iflas etmesine izin vermeyeceğiz” diyerek diğer kapitalistleri rahatlatma yolunu seçti. Bu aynı zamanda diğer enerji tekellerine, “şimdiye kadar olduğu gibi spekülasyonlarla devam edin” biçiminde bir davetiye anlamına geliyor.

İlk etapta 8 milyar euro düşük faizsiz kredi vermeyle başlayan “Uniper’i kurtarma operasyonu” daha sonra diğer hissedarlara 18 milyar euro ödenerek şirketin yüzde 90’a yakın bölümünü devralınmasıyla devam etti. Şimdi süreç ise ana sermayeyi 25 milyar euroya çıkarma ile devam ediyor. Bunun yanı sıra tekelin yılın ilk 9 ayında yaptığı 40 milyar euro hacmindeki zararın tazmin edilmesi söz konusu. Tüm bu harcamalar üst üste konulduğunda vatandaşın sırtına yıkılacak 90 milyar euroyu aşan bir miktar ortaya çıkıyor.

MADEM SATACAKSIN NEDEN KAMULAŞTIRIYORSUN?!

19 Aralık gününde düzenlenen Uniper Hissedarlar Genel Kurulunda, tekelin hisselerinin yüzde 98,5’inin devlete satılması üzerine karar verildi. Devlet yukarıda belirtilen milyarları harcayarak Uniper’i güya kamulaştıracak. Güya diyoruz çünkü bu kamulaştırma gerçek anlamda bir kamulaştırma (veya toplumsallaştırma) değil. Bu “kamulaştırma eylemi”, yaptığı spekülasyonlar sonucu batan bir tekelin BORÇLARINI toplumsallaştırmaktır – başka bir şey değil! Topluma yararı olmadığı bir yana son derece zararlıdır!

Kolektif kapitalist (“Staat als ideelle Gesamtkapitalist”, K. Marx) olarak, kapitalistlerin ortak çıkarlarını gözeten ve koruyan devlet Uniper konusunda da (Commerzbank, Lufthansa vb. şirketlerde olduğu gibi) özünde farklı bir çizgi izlemiyor; Batma aşamasına gelen şirket kamu gelirleriyle kurtarılıyor, yeniden yapılandırılıyor ve kârlı hale getiriliyor ve yeniden sermayeye teslim ediliyor. Uniper genel kurulunda devlet yetkilileri, sermayedarlara “en geç 2028’e kadar hisse payını yüzde 25 + 1’e düşürme” sözü verdi. “+1” kamuoyunu teskin etme üzere söylenmiş – yani “söz sahibi bizde kalabilir” söylenmiş bir söz. Ama bununda pratikte kıymeti harbiyesi olmayacak! Bu durumda, “madem satacaksın neden kamulaştırıyorsun” diye sorulabilir – bunun cevabını yukarıda verdik.

Bu nedenle bugün kamulaştırmayı savunmak ilerici bir talep olmaktan öte kitleleri yanıltmak, yanlış yönlendirmek üzere ileri sürülen sermayenin çıkarlarını savunan bir taleptir!

Close