Amerikan paket dağıtım şirketi UPS’in güney Almanya’daki ana dağıtım merkezinin bulunduğu Ditzingen’de skandallar sürüyor. İş koşullarının kötüleşmesi, çalışanlara yönelik baskı ve tehditler bitmek bilmiyor.
UPS Ditzingen’de 530 kişi çalışıyor, bu çalışanların yüzde 70’i yarım günlük iş akdine sahip ama çalışma saatleri gerçekte daha uzun tutuluyor. Burada yatan mantık, iş ihtiyacına göre esnek çalıştırmak, iş olmadığında yarım günün ötesinde ödeme yapmamak. Piyasa riskini işçinin sırtına yüklemek.
Anlaşma dışı uzun çalışma saatlerinin yanı sıra çalışma hızı ise akıl almaz derecede. İşçiden istenen saatte 1000 ile 1200 paket yüklemesi, bu dakika da 20 paket yüklemek/indirmek oluyor ki, bedenen çalışanların bu baskıyı uzun süre taşımasını imkansız kılıyor. İşveren işçilerin sağlığını hiçe sayarak azami kar elde ediyor.
Uzun çalıştırma, yoğun tempo, keyfi çıkışlar, işyerinin kaydırılması, işlerin yabancı şirketlere devredilmesi vb. şeklinde yıllardır pervazsızca çalışanların haklarını gasp eden UPS şirketinin bu yaptırımlarına tabi ki çalışanlar sessiz kalmıyor. İşyeri işçi temsilciliği, ver.di sendikasının desteği ile çalışma koşullarının düzeltilmesi için onlarca kez eylem düzenledi. İşveren ile işçi temsilcilikleri 300’ün üzerinde açılan davada yerel mahkemede karşı karşıya geldiler.
TUVALET PROTOKOLÜ
UPS’de son yaşanan işyeri anlaşması ihlali ise işçilerin tuvalet ihtiyaçlarındaki süreyi de işverenin protokol altında tutması. Sigara, yemek, işyeri temsilciliği ziyaretleri ve tuvalet ihtiyaç sürelerinin protokol altına alınması işçilerin, işyerinde bulundukları her saniyenin denetlenmesi anlamına geliyor. Bu gözdağı yöntemi, yeni işe başlamış ya da süreli çalışma akdi bulunan işçilerde daha da etkili oluyor.
UPS Ditzingen’de yakın dönemde yaşanan ve önümüzdeki dönem sıklıkla yaşanacak gibi görülen olay ise, yıllardır çalışan 5 işçinin 40 kilometre uzakta olan Wendlingen am Neckar şubesine gönderilmek istenmesi oldu. Bir cuma günü işçilerin eline verilen mektup ile “pazartesinden itibaren işyeriniz artık Wendlingen am Neckar” diyebilecek kadar pervasızlaşabiliyor.
UPS’in çalışanlarına yönelik baskı ve sindirme metotlarını kınayan Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ITF) sekreteri Ramazan Bayram, UPS in yıllardır uyguladığı tehdit, gözdağı ve zorunlu işyeri nakillerinin, azami kar stratejisinin bir parçası olduğunu dile getiriyor. Ve şirketin tüm Almanya’da her geçen gün daha fazla işi dış firmalara yaptırdığını, bu firmalarda çalışanların daha az ücretle daha da kötü koşullarda çalıştırıldıklarına dikkat çekiyor.
Ver.di sendikasının tespitlerine dayanarak, bu politikasında UPS’in branşında tek olmadığını söyleyen Bayram, Hermes, DPD ve diğer paket/taşıma işi yapan işletmelerin de benzer uygulamalara başvurduğunu da belirtiyor. (YH/Stuttgart)