Yücel ÖZDEMİR / Berlin
Almanya’nın başkenti Berlin’de 25 Kasım’da düzenlenen Barış mitinginde Filistinli Avukat Nadija Samour ile birlikte sahneye çıkan Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi adlı derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Iris Hefets, yaptığı konuşmada İsrail’in Gazze’deki katliamlarını soykırım olarak niteledi.
Gazetemizin sorularını da yanıtlayan Hefets, Almanya devletinin İsrail’e desteğini “Yahudilerin güvenliği” argümanıyla açıklaması için, “Yahudiler için en tehlikeli yer İsrail’dir. İsrail devletinin siyonist politikası bu durumun başlıca nedeni” dedi.
„BU BİR SAVAŞ DEĞİL SOYKIRIM“
İsrail’in Gazze’ye yönelik sürdürdüğü savaş ikinci ayına yaklaşıyor. Birçok ülke bu savaşta Yahudilerin güvenliği adına İsrail devletini destekliyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Bu savaş Yahudilerin güvenliği için iyi mi, yoksa kötü mü?
Her şeyden önce bunun bir savaş olmadığını söylemek istiyorum. Savaş iki ordu ve iki devlet arasında yapılır. Filistin ordusu olan bir ülke değil. Bu nedenle buna Filistin halkına karşı yürütülen bir katliam ya da genosit (soykırım) demek daha doğru. Bunun Yahudilerin güvenliğiyle bir ilgisi yok. Elbette İsrail’de yaşayan çok sayıda Yahudi var. Ama Yahudilerin yüzde 60’ı İsrail’in dışında yaşıyor. Birçok kez kanıtlandı ki, Yahudiler için en tehlikeli yer İsrail’dir. Orada öldürülme ihtimali başka yerden çok daha fazla. İsrail devletinin siyonist politikası bu durumun başlıca nedeni. Bu nedenle durmadan Yahudilerin güvenliğinden söz ediyorlar. Böyle yaptıkça da Yahudilerin güvenliği her geçen gün daha fazla tehlikeye giriyor. Politikacıların Yahudilerin güvenliğine dair söyledikleri gerçeklerle uyuşmuyor.
İsrail’de Netanyahu hükümetine karşı geçtiğimiz yaz aylarında yüz binlerce insanın katıldığı büyük gösteriler yapıldı. Gerçekten İsrail’de Filistin halkıyla birlikte, iki devletli çözümden ya da başka şekilde yaşamayı savunan bir güç, bir hareket var mı?
Böyle bir hareket var, ancak çok küçük. Bu türden şiddet ve savaş ortamlarında ise daha da küçülüyor. İsrail’in merkezinde nüfusun yaklaşık yüzde 20’si Filistinli Müslüman ve Hristiyan. Bunlar apartheid rejimi koşullarında yaşıyorlar. Ancak bunların durumu Batı Şeria ve Gazze’de yaşayan Filistinlilerden daha iyi. Bu kesimlerin İsrail ile bağlantısı var. İsrail hastanelerinde doktor, hemşire ya da başka işlerde çalışıyorlar. Şu anda ise korku içerisindeler. Bu şekilde İsrail’de birlikte yaşam sürdürenlerin sayısı her geçen gün azalıyor. Çünkü İsrail Gazze’de bunların akrabalarını öldürüyor. Bu kesimler sürekli baskı altında.
„NAZİ ALMANYASI İLE AYNI DEĞİL AMA BENZERLİKLER VAR“
O zaman Yahudilerin yıllar önce Almanya’da yaşadıklarının bir benzerini şimdi Filistinliler yaşıyor diyebilir miyiz?
Elbette aynı değil ancak benzerliklerin olduğunu söyleyebilirim. Ortada bir soykırım, apartheid devleti olduğu açık. Bugün Gazze’de bir soykırım yapıldığını asıl olarak Birleşmiş Milletler, soykırım araştırmacıları uluslararası hukuk çerçevesinde söylüyor. Bu korkunç bir durum. Almanya’da olanlarla benzerliği ise başlangıçta hep aynı şeylerin yapılması. Önce belli grupların etnik, inanç ya da ulusal kimlikleri nedeniyle dışlanmasıyla başlıyor bu süreç. Bunlara karşı şiddet uygulanıyor ve bunu yapanlar cezalandırılmıyor. Devlet seyirci kalıyor. Daha sonra devlet şiddeti uygulayanlarla birlikte hareket etmeye başlıyor. Sonra da devletin kendisi doğudan devreye girerek şiddeti kendisi uyguluyor. Şu anda olanlar bunu bir kez daha doğruluyor. İsrail devleti şu anda hiçbir ayrım yapmadan Gazze’yi bombalıyor. Çocukları ve kadınları korkunç bir şekilde öldürüyor. Bu İsrail’de yaşayan Yahudiler için çok kötü bir durum. Şu anda İsrail’de yaşayan 8 milyon Yahudi milyonlarca Müslümanın arasında yaşarken Al Aksa Cami’nin yok olması mümkün değil.
„ALMANYA’NIN DERDİ YAHUDİLER DEĞİL GÖÇMEN KARŞITLIĞI“
Almanya’da yaşıyoruz. Alman hükümeti tarihsel sorumluluk adı altında Yahudilerin güvenliği için İsrail devletine her türlü desteği vereceğini ilan etti. Burada yaşayan bir Yahudi olarak bu desteği nasıl değerlendiriyorsunuz? Almanya’da yaşayan Yahudiler bu konuda ne düşünüyor?
Bana göre, Almanya’nın sorumluluğu Yahudilerin burada yaşamasını ve göç etmemelerini sağlamaktan geçiyor. Biz iyi Almanlar siz Yahudilere karşı sorumluyuz diyorlar. Eğer Almanya Yahudilere karşı sorumluluk duyuyorsa, İsrail’de korkunç durumda yaşayan Yahudiler için bir şeyler yapmalı. Ama burada söz konusu olan Yahudiler değildir. Almanya’nın göçmenlere, Müslümanlara, beyaz Alman olmayanlara karşı bir politikası var. Bu politikasını şimdi Yahudilerin korunması adı altıda hayata geçiriyor. Bu sağcı AfD’nin politikasıdır.
Almanya’nın başka çıkarları var. Eğer Yahudiler söz konusu olsaydı gelip bizimle, Yahudilerin Sesi ile konuşurlardı. Ama bizi görmezlikten geliyorlar, toplantılara davet etmiyorlar. Alman basını bizimle konuşmuyor. Sadece Alman devleti tarafından finanse edilen Yahudi cemaati muhatap alınıyor. Böylece iyi ve kötü Yahudi ayrımı yapılıyor. Açıkçası Almanya iyi ve kötü Yahudi ayrımı yaparak bölüyor. Sadece bununla da kalmıyor Yahudi-Müslüman, Müslüman-Hristiyan, iyi-kötü göçmen ayrımı yaparak bölüyor.
Son olarak, çözüm nasıl olabilir?
Çözüm eşit haklarda. Her yerde ve her zaman herkes eşit haklara sahip olmalı. Bu başarılabildiği takdirde sorunlar çözülebilir. Özellikle de İsrail’de. İsrail devleti ayrıcalıklarından vazgeçmeli ve herkese eşit haklar tanımalıdır.