Written by 09:28 HABERLER

YARALARIMIZI DAYANIŞMAYLA SARACAĞIZ

6 Şubat sabahı saat 04.17’de Kahramanmaraş merkezli büyük depremin Türkiye’de aldığı canların sayısı, 7 Şubat Salı günü itibariyle 4 bine yaklaşmıştı. Buna bir de komşu ülke Suriye’de yaşanan bin 500’e yakın can kaybı eklendiğinde felaketin tahmin edilenden büyük olduğu görülüyor. Gazete olarak okuyucularımızı bu çerçevede Türkiye’de şu anda işbaşında olan partiler ve onların uzantıları yerine demokratik-ilerici örgüt ve kurumların kampanyalarına destek vermeye çağırıyoruz.

6 Şubat günü sabaha doğru saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli olarak yaşanan büyük depremin aldığı canların sayısı, bu yazının yazıldığı gün 4 bine yaklaşmıştı. Üstelik bu rakam sadece Türkiye’ye dair. Buna bir de komşu ülke Suriye’de yaşanan bin 500’e yakın can kaybı eklendiğinde yaşanan felaketin oldukça sarsıcı olduğu anlaşılıyor. Bu rakamlara daha ulaşılamayan cesetler, gidilemeyen mahaleler ve köyler eklendiğinde felaketin oldukça sarsıcı boyutlarda olduğu görülüyor.

Potsdam Jeoloji Araştırmalar Enstitüsü’nden uzmanlar son bin yıl içinde Türkiye-Suriye sınırında böylesine büyük bir depremin yaşanmadığına dikkat çekiyorlar. Aynı bilim insanları Doğu Anadolu fay hattı olarak tanımladıkları, 150-200 km uzunluğunda ve 20 km derinliğindeki bu fay hattında bir kırılmanın olabileceği konusunda bir beklentilerinin olduğunu ise her fırsatta dile getirdiler.

En son, Türkiye’de Bilim Kurulu üyesi Pof. Dr. Naci Görür, 11 Nisan’da Zonguldak’ta meydana gelen depremin ardından, bugün depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş’ın ilçelerinin adını vererek, uyarıda bulunmuştu.

DEPREM KADER DEĞİLDİR

Günümüzde bilim insanlarının gerçekleştirdiği araştırma ve incelemeler hangi bölgelerde deprem fay hatlarının olduğunu ayrıntılı olarak koyuyor. Sadece bu fay hatlarındaki kırılmaların, enerji transferlerinin ne zaman olacağı konusunda net bilgiler verilemiyor. Bu nedenle, depremlerden ölümler artık bir kader değil, ihmalkarlık ve kar hırsına dayalı sistem ve politikalardan kaynaklanıyor.

Biri kuzeyden diğeri de güneyden olmak üzere iki önemli fay hattının üzerinde bulunan Türkiye’yi yönetenler, geçmişte olduğu gibi günümüzde de yaşanan bu felaketlerden yola çıkarak ciddi önlemlerle başvurmaya yanaşmıyorlar. 17 Ağustos 1999’da yaşanan büyük Marmara depreminden de ders çıkarılamadı. Sağlam ve yüksek olmayan binalar yerine, rant esasına dayalı yapılaşmalar devam ediyor. Bilim insanlar her fırsatta Marmara’da büyük bir depremin olabileceğine dikkat çekerek uyarıda bulunmasına rağmen aynı anlayış devam ediyor. Zira, işbaşına gelen hükümet ve onun arkasındaki sermayenin çıkarı inşaat üzerinden sürekli daha fazla rant elde etmekten geçiyor. Sürekli büyük ve görkemli köprüler, yollar, tünellerle övünenlerin dayanıklı yapılaşmaya önem vermediğini 6 Şubat depremi bir kez daha ortaya çıkardı. Bu nedenle bir doğa afeti olan depremin olması belki kaçınılmaz, ancak ona karşı hiç bir önlemin alınmaması kesinlikte normal değildir.

GÜN DAYANIŞMA GÜNÜ

Geriye kalan depremin enkazı kaldırılınca ortaya çıkacak ağır tablonun muhasebesi ve bunun sorumlarının her açıdan sorgulanması ve hesap vermesi gerektiği üzerine pek çok şey yazılabilir. Ancak yaraların sıcak olduğu, milyonlarca insanın açıkta kaldığı, yaşam mücadelesi verdiği bu günlerde yapılacak ilk iş dayanışma elini uzatmaktır. Deprem bölgesinden televizyon ekranlarına yansıyan çığlıklar, devletin fay hattı üzerindeki bu bölgede hiçbir ön hazırlığının olmadığını net olarak gösteriyor. Dahası, bölgeye ulaşmak isteyen yardım ekiplerinin çoğunun da keyfi nedenlerle, partizanlık anlayışıyla engellendiği de yine basında yer aldı.

Türkiye’den dünyaya yansıyan görüntüler halkın perişan halde her açıdan yardım beklediğini gösteriyor. Devletin bütün olanaklarını seferber etmediği de yine depremzedelerin çığlıklarına yansıdı.

Bu büyük felaketin yarattığı yaraların sarılması için bu nedenle herkesin kendi cephesinden yardım eli uzatmasının zamanı. Avrupa ülkelerinin yardım teklifleri kabul edilmeli ve kurtarma ekiplerinin deprem bölgelerine ulaşmasına imkân sağlanmalı. Bu büyük felaket konusunda hiçbir hazırlığı olmayan Türkiye’nin enkazın altındakileri kısa zamanda kurtarmaya güçü ve imkanları olmadığı ilk iki günde anlaşıldı.

Avrupa halkları ve Türkiye kökenli göçmenler de depremin yaralarının en kısa sürede sarılması için Türkiye ve Suriye halklarına elini uzatmalı. Bu çerçevede ihtiyaçların karşılanması için herkesin yapabileceği bir şeyler mutlaka var. Birçok Türkiyeli kurum Almanya’da hemen maddi yardım çağrısında bulundu. Özellikle hükümete yakın kurumlar üzerinden toplanan yardımların doğrudan depremzedelere ulaşıp ulaşmadığı konusunda haklı kuşkular sözkonusu. Daha önceki yıllarda da sözkonusu kurumlar tarafından toplanan yardımların, başka amaçlar için kullanıldığı basına yansımıştı.

Bu nedenle bugün asıl olarak doğrudan bölge halkına ulaşacak yardım kampanyaları çağrılarına kulak vermek gerekiyor. Aracı durumundaki resmi ve yarı-remi kurumların topladıkları yardımlar konusunda halka açık hesap vermeye yanaşmadıkları da biliniyor.

Gazete olarak okuyucularımızı bu çerçevede Türkiye’de şu anda işbaşında olan partiler ve onların uzantıları yerine demokratik-ilerici örgüt ve kurumların kampanyalarına destek vermeye çağırıyoruz. (YH)


DİDF ve AABK’den yardım çağrısı

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABK), depremin yaşandığı gün, bölge halkıyla dayanışma amacıyla yardım kampanyası başlattılar. DİDF tarafından yapılan açıklamada “Federasyonumuza ulaşan yardımları, Türkiye’de demokratik kurum ve kuruluşların zarar gören insanlarımıza yönelik başlatmış oldukları ve doğrudan ihtiyaç sahiplerine ulaştıracakları kampanyalara dahil edeceğiz. Bugün yardımların ihtiyaç sahiplerine hiçbir bürokratik engel olmadan ulaşması çok önemli. Daha önceki felaketlerde ortaya çıkan zorluklar, halkın halka el uzatmasıyla azaltılabilmiştir. Türkiye halklarının acılarını paylaşalım, dayanışmayı güçlendirelim, emekçiden-emekçiye yaraların sarılması için başlatmış olduğumuz kampanyaya katılalım“ denildi.

AABF tarafından yapılan açıklamada ise “Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman,

Osmaniye, Kilis, Adana, Şanlıurfa, Malatya, Elazığ, Diyarbakır ve bir çok başka şehirde yaşanan depremden dolayı darda kalan, zorda olan canlarımız için bağış kampanyası başlatmıştır.” (YH)


FIR’den dayanışma mesajı

Faşizme Karşı Uluslararası Direniş Savaşçıları Federasyonu (FIR) Başkanı Vilmos Hanti ve Genel Sekreteri Dr. Ulrich Schneider yaptıkları açıklamada, Türkiye ve Suriye haklarının açısını paylaştıklarıı ve dayanışma içinde olduklarını ifade ettiler. Yapılan açıklamada şöyle denildi: “Suriye ile Türkiye arasındaki Kürt sınır bölgesinde meydana gelen şiddetli depremler yaklaşık 5.000 kişinin hayatına mal oldu. Etkilenen şehirlerde yüzlerce bina yıkıldı ya da yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.

FIR, felaket bölgesindeki insanlarla derin dayanışma içinde. Şimdi her iki tarafa da kapsamlı insani yardım sağlanması önemlidir. Tüm Avrupa ülkelerinden afet yardım görevlilerinin görevlendirilmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Burada yaşayan ve büyük çoğunluğu Kürt olan halkın menfaati için, siyasi çekinceler nedeniyle desteğin sadece halkın bir kısmına ulaşmasına izin verilmemelidir. İnsani yardım sınır ötesi olmalıdır. Bugün ihtiyaç duyulan dayanışma budur.”

Close