Written by 11:18 HABERLER

100 milyara Anayasa güvencesi

Gelişmeler, Almanya’nın askeri harcamaları devasa düzeyde artırmak için önceden hazırlıklar yaptığını gösteriyor. Zira 27 Şubat’ta başlayan sürecin 3 Haziran’da Anayasa değişikliğiyle sonuçlanması, Almanya’nın emperyalist egemenlik yarışına bundan sonra askeri olarak daha fazla hazırlanacağına işaret ediyor.

YÜCEL ÖZDEMİR

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya yönelik başlattığı işgal harekatından üç gün sonra, 27 Şubat pazar günü olağanüstü bir şekilde toplanan Bundestag’da (Federal Parlamento) bir konuşma yapan Başbakan Olaf Scholz, dış politikada 180 derecelik dönüşün olduğunu ifade ettikten sonra askeri harcamalar için 100 milyar euroluk özel bir fonun kurulacağını ilan etmişti. Daha sonra maliye ve ekonomi bakanlıkları arasında önceden yapılan görüşmelerde askeri harcamaların rekor düzeyde artırılması konusunda bir anlaşmaya varıldığı basına yansımıştı.

Scholz’un “ordunun modernleştirilmesi”, “savunma kapasitesinin artırılması”, NATO bünyesinde Almanya’nın „sorumluluklarını yerine getirmesi” gibi cümlelerde süslediği konuşmasının özü Almanya’nın askeri olarak emperyalist paylaşım mücadelesine hazırlanması idi. Koalisyon ortakları SPD ve Yeşiller’in tabanında cılız eleştiriler ve tepkiler ortaya çıkmasına rağmen, hükümet aldığı kararı hayata geçirmek için askeri harcamaları artırma ve bunu anayasal olarak güvence altına alma yönünde başlattığı süreçten geri adım atmadı. İlk açıklamadan tam 96 gün sonra öneri hem de anayasada yapılan değişiklikle yasal çerçeveye kavuşturuldu.

ÖZEL FONA ANAYASAL GÜVENCE

Koronavirüs salgınının yarattığı ekonomik sarsıntının etkilerinin güçlü bir şekilde devam ettiği, eğitim ve sağlık başta olmak üzere bir çok alanda daha fazla paraya ihtiyaç duyulduğu, bütçe açığının büyüdüğü bir dönemde hükümetin askeri harcamalar için tarihte görülmedik düzeyde, var olan harcamalara ek olarak 100 milyar euroluk bir “Özel Fon”un (Sondervermögen) ayırması elbette sıradan bir durum değildir.

Barış hareketi ve kısmen sendikalar tarafından tepkiyle karşılanan fondan geri adım atmayan hükümet partileri SPD, Yeşiller ve FDP, mecliste anamuhalefet durumundaki Hristiyan Demokratları (CDU/CSU) da yanlarına alarak, gerekli olan üçte ikilik çoğunluğu sağlayarak, Özel Fon’u anayasaya koymayı da başardılar.

Meclis Bütçe Komisyonunda yapılan pazarlıkların ardından anayasanın 87a maddesine eklenen 1a fıkrası ile 100 milyar euroluk fon güvence altına alındı. Eklenen paragrafta aynen öyle deniliyor: “İttifak ve savunma kabiliyetini güçlendirmek için Federal Hükümet, Bundeswehr (Federal Ordu) için kredi yetkisini kullanarak bir sefere mahsus 100 milyar euroya kadar Özel Fon (Sondervermögen) oluşturabilir. Kredi yetkilendirmesi için 109. Maddenin 3. fıkrası ve 115. maddenin 2. fıkrası uygulanmaz. Ayrıntılar federal yasayla düzenlenir.” (Hükümetin sunduğu tasarı. Drucksache 20/2091)

Anayasanın 109. maddesinin 3. fıkrası ile 115. maddesinin 2. fıkrası borçlanma ve bütçe açığına sınırlama getiriyor. Örneğin 115. maddenin 1. fıkrası kredileri, yurtiçi gayri safi milli hasılanın yüzde 0,35 ile sınırlıyor. Askeri harcamalar için ise şimdi bu sınır kaldırılıyor.

Söz konusu anayasa değişikliği için mecliste gerekli olan üçte iki çoğunluk 3 Haziran cuma günü SPD, Yeşiller, FDP ve CDU/CSU oylarıyla sağlandı. Sol Parti ve AfD, değişikliğe karşı oy kullandı.

736 milletvekilinin bulunduğu mecliste anayasa değişikliği için 567 milletvekili oy kullanırken 96 milletvekili karşı çıktı. 20 milletvekili de çekimser kaldı. Bu tabloya bakıldığında 53 milletvekilinin oylamaya katılmadığı anlaşılıyor. Grup olarak değişikliğe karşı çıkan AfD’nin 80, Sol Parti’nin 39 milletvekili bulunuyor. Veto ve çekimser oy kullananların toplam sayısında bakıldığında özellikle AfD’den de bazı vekillerin değişikliğe destek verdiği anlaşılıyor.

100 MİLYARLIK FONUN ANAYASAYA GEÇİRİLMESİ NE ANLAMA GELİYOR?

Askeri harcamaların anayasa güvencesi altına alınmasındaki asıl maksat, yaşanan ekonomik sorunlar, aşırı bütçe açığı gibi gelişmlerden etkilenmesinin önüne geçmek. Başka bir deyişle, aşırı borçlanma ve bütçe açığı konusunda atılacak adımlardan askeri harcamaların etkilenmemesi, anayasanın 87a maddesine eklenen 1a fıkrasıyla güvence altına alınmış oldu. Bu durumda önümüzdeki süreçte bütçe disiplini adı altında atılacak bütün adımlardan askeri harcamalar muaf tutulmuş oldu.

Taslakta her ne kadar 100 milyar euroluk Özel Fon’un yurttaşlara ve ekonomiye ek bir yük getirmeyeceğinden söz edilse de, bütçenin denkleştirilmesinden muaf tutulması, aynı zamanda diğer alanlardan daha fazla kesinti yapılacağı anlamına geliyor.

Hatırlanacağı gibi, 100 milyar euroluk Özel Fon’un yanı sıra Almanya’da askeri harcamaların NATO’nun talep ettiği çerçevede Yurtiçi Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde 2’sine denk gelecek şekilde artırılması da hedefleniyor. Bu da halen yaklaşık 50 milyar euro olan askeri harcama bütçesinin 70 milyar euroya çıkarılması anlamına geliyor.

SERMAYE AZ ZAMANDA ÇOK ŞEY BAŞARDI

27 Şubat’ta “Özel Fon” için atılan adım, 3 Haziran’da mecliste yapılan ve gerekli olan üçte iki çoğunluğun sağlanmasıyla noktalanmış görünüyor. Federal Eyaletler Meclisi (Bundesrat) tarafından onaylandıktan sonra süreç tamamlanacak ve orduya bütçe için musluk açılacak. Toplamda bakıldığında 96 günlük süreçte Alman sermayesi militarist dış politika için tabuları yıkarak önemli bir adım atmış oldu. Hem de SPD ve Yeşiller’in başını çektiği bir hükümetle. Bundan sonraki süreçte ordu hızla silahlandırılacak ve modernleştirilecek. Böylece Almanya emperyalist paylaşım sürecinde daha güçlü bir şekilde yer alacak. Söz konusu harcamalarla birlikte Alman ordusu dünyanın hem en modern hem de en güçlü ordularından birisi haline gelecek.

Bu süreçte, başta barış hareketi olmak üzere değişik çevreler 100 milyar euroluk fonun hayata geçmemesi, anayasal güvence altına alınmaması için değişik etkinlikler ve girişimlerde bulundu. Ne var ki, bütün bunlar süreci değiştirecek bir özellik kazanmadı. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının getirdiği ideolojik sarsıntı, gelişmelere hazırlıksız yakalanma ve güçlü bir irade ortaya konulmaması bunda rol oynadı. Meclisteki en önemli savaş karşıtı dinamik olan Sol Parti de tabandan mücadeleyi örgütleme yerine sembolik eylemler ve açıklamalarla yetindi. Sermayenin savaş ve emperyalist yayılma planlarının meclis koridorlarında engellenemeyeceği ortadayken, asıl belirleyici olanın parlamento dışındaki mücadele olduğu önemsenmedi. Hal böyle olunca tarihsel bir kırılmayı ifade eden askeri harcamalardaki rekor artışa anlamlı bir yanıt verilmesi ve bunun üzerinden bir mücadele kısa zamanda örgütlenemedi. Ne var ki, ekonomik siyasi gelişmeler 100 milyar euroluk harcamanın bundan sonra hep gündemde olacağını da gösteriyor. Nitekim 2,5 milyar euroluk kaynak ayrılarak 9 euroluk aylık bilet uygulamasının başlatılması, 100 milyar euroluk kaynakla eğitim, sağlık, yoksulluk gibi birçok alanda halkın ekonomik ve sosyal ihtiyaçları konusunda pek çok şey yapılabileceğini gösteriyor. Askeri harcamaların eğitim, sağlık, sosyal alanlara ayrılması gerektiği fikrini bundan sonra çok daha yüksek sesle ifade etmek gerekiyor.

Close