Written by 07:00 KADIN

2024 kadınlar için nasıl geçti?

SEMRA ÇELİK

2024 yılı, kadınlar açısından verilen vaatlerin yerine getirilmediği, koalisyonu oluşturan partilerin özellikle SPD ve Yeşiller’in sokak eylemlerinde göstermelik yer alıp kadınların taleplerini destekliyormuş gibi davrandığı, bunun karşısında şiddetin, kadın yoksulluğunun arttığı, kadın örgütlerine, sığınma evlerine ayrılan bütçenin kısıtlandığı, kürtajın suç olarak görülmeye devam ettiği bir yıl oldu.

Trafik Lambası koalisyonu dağıldıktan sonra SPD ve Yeşiller, kürtaj, şiddetle mücadele yasası hamleleriyle kadınların sırtından da seçim kampanyası başlattı…

Kadınlar verilen sözlerin yerine getirilmemesinden duydukları hayal kırıklıklarıyla içlerine mi kapandılar, kendilerine Afganistan, Irak, Türkiye, vb. ülkelerdeki kadınların durumunu, AfD’nin muhtemel kadın politikasını gösterenlere hak verip hallerine şükür mü ettiler, yoksa mücadele mi ettiler?

SALDIRILAR DA MÜCADELE DE ARTTI

2024 yılı kadınlar açısından da kısıtlama, yoksullaştırma, izole etme yanında mücadele yılı da oldu. Kadın mücadelesi, 25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü ve 8 Mart gibi gelenekselleşmiş günlerle sınırlı kalmadı. Kürtajla ilgili 218 sayılı paragrafın kaldırılması, şiddetten korunma yasasının uygulamaya sokulması için sık sık eylemler yapıldı. İşçi grevlerinde, savaşa ve sosyal hakların kısıtlanmasına karşı eylemlerde kadınlar önceki yıllara göre daha güçlü yer aldılar.

2024 yılında kadınları durumu nasıldı kısaca bakarsak:

BAKIM İŞLERİ YA DA ÜCRETSİZ EMEK KADINLARIN SIRTINDAYDI

Hans Böckler Vakfı’nın Ekonomik ve Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün (WSI) yaptığı bir araştırmaya göre kadınlar erkeklerden önemli ölçüde daha fazla bakım işi yapıyor. Araştırma bunun ortalama olarak haftada yaklaşık sekiz saat olduğunu gösteriyor. Erkeklerle kadınlar arasındaki bakım işi farkı tam zamanlı çalışılsa bile geçerli. Sonuç olarak, ücretli işleri ve ücretsiz işleri (çocuklara veya bakıma muhtaç olanlara bakmanın yanı sıra ev işlerinde çalışmayı da içeren) toplarsanız, kadınların ortalama olarak erkeklerden daha uzun çalışma haftalarına sahip olduğu ortaya çıkıyor.

MÜLTECİ KADINLARIN İŞİ ZOR

Mülteci kadınlar genellikle işgücü piyasasına erişimi kolaylaştıran tedbirlerin dışında tutuluyor. Mültecilere bakıştaki işe yarayan işe yaramayan ayrımı kadınlara da doğal olarak yansıyor. Dil öğrenemeyen, asıl görevi ev işi ve çocuk bakımı olan, çoğunlukla eşinin kölesi mülteci kadın profili yanında herşeye rağmen mücadele eden süper mülteci kadın profili çiziliyor. İstanbul Sözleşmesi şartlı olarak uygulandığından mülteci kadınlar kendi hallerine bırakılıyor. Bir yandan en iyi entegrasyonun iş piyasasında sağlandığı vurgulanırken diğer yandan hala değişik engeller çıkarılarak kadınların ülkelerinden getirdiği mesleki vasıflar tanınmıyor. Halbuki kendi geçimini sağlayacak gelirin elde edildiği bir iş genellikle oturma hakkı için zorunlu hale getirildi.

SIĞINMA EVİNDEN SINIRDIŞI

Hamburg’da bir kadın sığınma evine yerleştirilen 28 yaşındaki Türk kadın ve 6 ile 8 yaşındaki iki çocuğu 29 Ekim’de Avusturya’ya sınır dışı edildi. Kadın daha önce gönüllü olarak ülkesine döneceğini yabancılar dairesine bildirmişti. Oturma iznini uzatmak için gittiği dairede çocuklarıyla birlikte gözaltına alındı ve sınır dışı edildi. Göçmenlik Bürosu’na göre nakil işlemi, Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’nin (BAMF) sığınma başvurusunu kabul edilemez bularak reddetmesi ve sınır dışı kararı vermesinin ardından Dublin prosedürünün bir parçası olarak gerçekleşti. Tedbir Göçmen Bürosu’nun tesislerinde gerçekleşti.

ŞİDDETE KARŞI KORUMA YASASI

Şiddete Karşı Yardım Yasası kadınları daha iyi korumayı amaçlıyor. Ancak hükümetin tasarısının Federal Meclis’te oylanması gerekiyor ve SPD ve Yeşiller’in Federal Meclis’te çoğunluğu sağlayıp sağlamayacağı belirsiz. Federal Aile Bakanı Lisa Paus’un (Yeşiller) kadınların şiddetten korunmasını iyileştirmeyi amaçlayan yasa tasarısını onayladı. Gelecekte Şiddete Yardım Yasası, şiddetten etkilenen kişiler ve onların çocukları için yeterli koruma, tavsiye ve destek tekliflerinin sunulmasını sağlamayı amaçlamakta. Kadın sığınma evlerinin istatistiklerine göre şu anda sadece orada 13.000’den fazla kapasite eksikliği var. Koruyucu tesislerdeki ve uzman danışma merkezlerindeki hizmetler gelecekte ücretsiz olmak zorunda. Kanun taslağında cinsiyete özel ve aile içi şiddete yönelik “güvenilir bir destek sistemi” oluşturmak istendiği belirtiliyor. Şu anda ülke çapında bir düzenleme bulunmamakta.

KÜRTAJ SEÇİM KAMPANYASI MALZEMESİ YAPILIYOR

Trafik lambası koalisyonunun dağılmasından sonra SPD ve Yeşiller seçim atağına geçti: 218. maddenin revize edilmesi için partiler üstü bir yasa teklifi sundular. Tasarıda kürtajın gelecekte hamileliğin on ikinci haftasının sonuna kadar yasal olması gerektiği belirtiliyor. Danışma ile kürtaj arasındaki üç günlük bekleme süresinin de kaldırılması, sağlık sigortası şirketlerinin kürtaj masraflarını da karşılaması planlanıyor. Mevcut düzenlemelere göre kürtaj, hamileliğin 12. haftasına kadar cezasız kalıyor ancak bu, „hamile kadınların kendi kaderini tayin etme, kişisel bütünlük ve fiziksel özerkliği üzerinde önemli bir kısıtlama anlamına geliyor ve onların fiziksel ve zihinsel sağlıklarını tehdit ediyor. Daha önce 218 sayılı paragrafı değiştirmenin zor olacağını söyleyen ve topu FDP ve Federal Eyaletler Konseyi’ne atan iki parti, bu durumun değişmediğini bile bile kürtaj atağıyla kadınların oyunu almayı hedefliyor.

ANAYASADAKİ EŞİTLİK ŞARTI HAYATA GEÇMEDİ

Kadın örgütleri Anayasa’ya eşitlik şartının getirilmesinin üzerinden 30 yıl sonra bu yıl da eşitliğin sağlanmadığından şikayetçi. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yavaş ilerlemesinden şikayetçi. Yürürlüğe girdiğinden bu yana hükümetler anayasal görevlerini o kadar yetersiz bir şekilde yerine getirdiler ki, mevcut kriz zamanlarındaki başarısızlıklar kadın eşitliğinde ciddi gerilemelere dönüşme tehlikesi taşıyor.
Son 30 yılda eşitlik politikası reddedilmekten çıkıp lafta kalan vaatlere dönüştü. Trafik lambası hükümetinin koalisyon anlaşmasındaki kadın politikası taleplerinin kapsamlı kataloğu, kadınları umutlandırmıştı. Ancak hükümet, kadın haklarına yönelik tepkileri engellemek yerine, selefleri gibi cesaretini kaybetti. Kriz zamanlarında sözde daha önemli konulara yönelmesi gerektiği çıkmazına girdi: Eşitlik bunca sorunun yanında lüks bir şey olarak görüldü.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ARTARAK SÜRDÜ

Almanya’da kadına yönelik şiddet vakalarının sayısı artıyor. Federal Kriminal Dairesi’nin analizine göre aile içi şiddet mağduru kadın sayısı yüzde 5,6 artarak 180 bin 715’e yükseldi. 2022’de 171.076 kadın bu durumdaydı.  2023 yılında 52.330 kadın ve kız çocuğu cinsel suç mağduru oldu; bu rakam 2022 yılına göre yüzde 6,2 artış gösterdi. Verilen bilgilere göre mağdurların yarısından biraz fazlası 18 yaşın altındaydı. Kretschmer, soruşturmacıların 2023’te özellikle kadınlara yönelik tüm eylemlerde artış tespit ettiğini vurguladı. Bu aynı zamanda kadın cinayetleri olarak adlandırılan cinayete teşebbüs ve tamamlanmış cinayetlerin sayısı için de geçerli. 2023’te 938 kız çocuğu ve kadın, 2022’ye göre (929) yüzde bir artışla, kadın cinayetine teşebbüs veya tamamlanmış cinayet mağduru oldu. 360 kadın ve kız çocuğu ise öldü. Almanya’da 2024 yılında bugüne kadar 159 kadın, 6 kız çocuğu (2 yaş, 5 yaş, 6 yaş, 9 yaş, 15 yaş, 15 yaş), 9 yaşında bir erkek çocuk, eşinden, eski kocasından, tanıdığından, akrabasından, partnerinden, erkek kardeşinden, oğlundan, babasından, sınıf arkadaşından, komşusundan vb. gördüğü şiddet sonucu hayatını kaybetti. (YH)

Close