Written by 09:00 POLITIKA

AB’nin sığınmacılara karşı insanlık dışı planları

YÜCEL ÖZDEMİR

Avrupa’da gündem bir kez daha “sığınmacılarla mücadele”.

Son iki yıldır Akdeniz üzerinden Libya ve Tunus’tan kalkan botların artması nedeniyle gelen sığınmacı sayısında önemli bir artış meydana geldi. Basında yer alan haberlere göre her gün yüzlerce kişinin bindiği derme çatma tekneler İtalya sahillerine yanaşıyor. Bazıları ise yanaşmadan ya geri çevriliyor ya da derin sulara gömülüyor.

Die Tageszeitung (taz) gazetesinden Michael Braun’un bildirdiğine göre sadece 24-26 Mart arasında Libya ve Tunsu’tan kalkan tekneler yaklaşık 6 bin sığınmacıyı İtalya sahillerine ulaştırdı. En çok da Lampedusa adasına… Gelenlerin çoğu Suriye, Pakistan, Mısır, Bangladeş vatandaşı.

İktidara geldiğinde sığınmacıları İtalya karasularına yanaştırmayacağını vaat eden faşist başbakan Georgia Meloni, sığınmacıları İtalya karasularına yanaştırmamak için elinden geleni yapıyor. Ancak, aldığı önlemlerin işe yaramadığı da ortada.

Gelen sığınmacıların sayısı artmaya başladığı için AB Komisyonu tarafından daha önce gündeme getirilen ve Avrupa Parlamentosuna gönderilen “sığınmacılarla mücadele planı” (Migationspakt) bir kez daha ısıtılarak servis edilmeye başlandı.

YENİ PLAN: KISA ZAMANDA SINIRDIŞI

Süddeutsche Zeitung’da yer alan habere göre, Avrupa Parlamentosu İçişleri Komisyonu’nda ele alınma başlanan planda gelen sığınmacıların en kısa zamanda sınırdışı edilmesi öngörülüyor. Avrupa topraklarına ayak basan sığınmacılar hakkında altı hafta içinde jet hızıyla karar verilecek. Karara itiraz etmek ise adeta imkansız hale getiriliyor. Zira, sınırdışı edildikten sonra, sığınmacının itirazının haklı olup olmadığının bir önemi kalmayacak. Ayrıca, daha önce değişik AB ülkeleri tarafından gündeme getirilen AB sınırları dışında iltica başvurusunu mümkün kılacak kampların kurulması şimdi de Meloni’nin gündeminde. AB tarafından üzerinde çalışılan planın önümüzdeki yıl yapılacak AP seçimleri öncesinde yürürlüğe konulması planlanıyor.

SINIR ÜLKELERE YENİ GÖREVLER

Planda özellikle AB’nin sınırındaki İtalya, Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelere önemli görevler biçiliyor. Gelen sığınmacıların başvurularının öncelikle bu ülkelerde yapıldıktan sonra diğer AB ülkelerine bir plan dağıtılması öngörülüyor. “Sınır ülkeleri bu şartları yerine getirdiği takdirde diğer ülkeler dayanışmayı esirgemeyecek” deniliyor.

Bugüne kadar, Afrika ve Asya’nın yoksul ülkelerinden Avrupa’ya ulaşmak isteyenlere karşı alınan önlemlerin işe yaramadığı gibi bundan sonrakiler de yaramayacak. Ancak, Akdeniz ve Ege sularına gömülerek hayatını kaybedenlerin sayısı, alınan insanlık dışı önlemler nedeniyle daha fazla artacak.

Bu önlemlerin başında, sığınmacıların geçiş ülkeleri olan Libya, Tunus, Fas ve Türkiye gibi ülkelere sığınınmacı teknelerinin AB’ye yanaşmasını engellemek için her şeyi yapması geliyor.

Elbette bunun karşılığında, bu ülkelere devasa mali ve polisiye destek verilmesi öngörülüyor.

AB YARDIMCI SUÇ ORTAĞI

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliğinin isteği üzerine 2016’dan beri Libya sahillerinde sığınmacılara yönelik alınan önlemleri raporlaştırarak hafta başında Cenevre’de açıklayan Chaloka Beyani, “AB’nin yardımıyla suç işleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

400 kişiyle yapılan söyleşilerden oluşan raporda, Libya yönetiminin AB’nin desteğiyle sahillerde, cezaevlerinde sığınmacılara nasıl işkence ve baskı yapıldığı anlatılıyor. Raporda ayrıca bazı sığınmacıların öldürüldüğü, bazılarının köle gibi satıldığını bazılarının da fuhuşa zorlandığı vurgulanıyor.

Bütün bunları yapan Libya güvenlik güçlerinin kullandığı teknik aletler ve maddi destek AB’den gidiyor. Libya karasularını geçerek uluslararası sulara geçen sığınmacı botları da AB sınır güvenlik polisi Frontex tarafından illegal bir şekilde geri çevirilerek, Libya’ya geri gönderiliyor.

Libya yönetimini sığınmacılarla mücadelede bekçi olarak kullanan AB, şimdi benzer bir adımı Tunus’tan bekliyor. Ekonomik olarak zor bir süreçten geçen Tunus Devlet Başkanı Kays Said de, AB’nin gerekli desteği vermesi durumunda bekçilik görevine dünden hazır olduğunu ifade ediyor.

Said yaptığı açıklamada, “Müslüman-Arap Tunus’un demografik yapısı Sahraaltı ülkelerden gelen Afrikalılar tarafından değiştirilmek isteniyor” demişti. Bu konuşmanın ardından ülkedeki sığınmacılara yönelik saldırılar artmaya başladı.

Yolsuzluk, rüşvet, ekonomik sorunlar batağına saplanan Said, şimdi AB’ye baskı yaparak ekonomik destek karşılığına bekçilik yapmaya hazır olduğunu ifade ediyor. AB ülkeleri de bekçiliğin karşılığını ödemeye dünden razı.

Geldikleri Kuzey Afrika ülkelerinde her geçen gün daha fazla baskıyla karşı karşıya kalan sığınmacılar, çare olarak yoksul ülkelerine geri dönmeyi değil, Akdeniz’in tehlikeli sularını göze alarak derme çatma teknelere binerek umunda yolculuğa çıkıyorlar.

Daha önce “insancıl sığınmacılar politikası”ndan yana olduğunu ifade eden Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser gibi sosyal demokrat, yeşil ve liberal siyasetçiler ise şu sıralar sık sık AB’ye giriş duvarlarının yükseltilmesi” çağrısında bulunuyorlar. Bütün planlar, AB’nin sınırlarında biriken sığınmacıların oldukları ülkelerde kalması üzerine kurulu. Bu nedenle AB’nin sınır ülkelerine verilen bekçilik görevi artarak devam edecek.

Bu çerçevede Romanya ve Bulgaristan’a “pilot ülkeler” misyonu biçilmiş durumda. Türkiye-Yunanistan sınırından sonra Türkiye-Bulgaristan sınırında da duvar örülecek. Bulgaristan hükümeti AB’nin desteğiyle buna dünden hazır olduklarını ifade etti. Ancak AB Komisyonu Başkanı, AB’nin duvar ve tel örgüler için değil gözetleme kuleleri, kameralar ve elektronik güvenlik araçları için ödeme yaptığını ifade ederek, yeşil ışık yakmadı. Buna rağmen, Bulgaristan’a sınıra duvar örmesi için bakı yapılacak gibi görünüyor. AP’nin üzerinde çalıştığı planın devreye konulması durumunda Yunanistan ve Bulgaristan’dan Türkiye’ye geri göndermeler de öncesi döneme göre hızlanacak.


Akdeniz’de ölümler ve değişen rotalar

Yıllardır dünyanın değik kriz bölgelerinden insanlar, ölümcül sonuçlarına rağmen Akdeniz üzerinden Avrupa’ya kaçıyor. Resmi kayıtlara göre her yıl binden fazla insan Akdeniz’de hayatını kaybediyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliğine (UNHCR) göre 2022’de 1.940’tan fazla sığınmacı Akdeniz’de boğularak öldü ya da kayboldu. Ancak, bu rakam sadece bir tahmin. Kurbanların kesin sayısının ise çok daha fazla olduğu belirtiliyor. 2022’de 150.177 mülteci Akdeniz üzerinden Avrupa kıyılarına ulaştı.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi ölümlerin durdurulması için hükümetleri harekete geçmeye çağırırken, yasal geçiş yolları olmadığı sürece mülteciler kendilerini insan tacirlerinin ellerine teslim etmeye ve hayatlarını riske atmaya devam edeceklerinde dikkat çekti.

Duruma ve riske bağlı olarak mültecilerin Akdeniz’de seçtikleri rotalar her yıl değişmekte. 2016’da deniz yoluyla gelenlerin çoğu Yunanistan’a ulaşırken, 2018’den sonra gelenler yönelerini İtalya ve İspanya’ya çevirdiler.

İspanya’daki Kanarya Adaları’na 2022’de 15 bin 617 mülteci ulaştı. 2021’de yaklaşık bin 153 kişi Afrika’dan Kanarya Adalarına geçmeye çalışırken Atlantik’te hayatını kaybetti.

Hem varış ülkeleri hem de insanların geçiş yaptıkları ülkeler de her yıl değişiyor. 2021’de Libya’dan Avrupa’ya geçişler bir önceki yıla göre yüzde 150 arttı. Tunus’ta da aynı dönemde yüzde 61’lik bir artış görüldü.

Kaçış rotalarındaki değişimin nedeni, Yunanistan’a deniz yolunu seçen sığınmacıların genellikle Midilli, Kos gibi adalardazor şartların bekliyor olması. Türkiye ile AB arasında imzalanan anlaşmanın da bunda rol oynadığı anlaşılıyor. Türkiye’den Yunansitan’a geçenlerin bir kısmı hemen gönderilebiliyor.  (YH)

Close