Written by 09:43 DÜNYA

Afrika’da yeni bir antiemperyalizm mi yükseliyor?

Batı Afrika ülkeleri Mali, Gine, Burkina Faso ve en son Nijer’de gerçekleşen askeri darbelerin en dikkat çeken ortak özelliği yönetimi ele geçiren generallerin Fransa başta olmak üzere Batılı emperyalist ülkelere mesafe koymaları. Bölge halkları arasında sömürgeciliğe karşı büyüyen öfkeyi yedekleyen bu genç generaller, kıtanın yeni yükselen emperyalist ülkeleri Rusya ve Çin ile iyi ilişkiler kurmaya özen gösteriyorlar. Avrupa’da darbelerin arkasında Rusya’nın olduğu ise yaygın bir görüş.

Yücel ÖZDEMİR

Yaklaşık 26 milyon nüfusu olan, insani kalkınma endeksinde 191 ülke arasında 189. sırada yer alan yoksul Nijer’de, 26 Temmuz’da gerçekleşen askeri darbenin ardından sular kolay dinmeyecek görünüyor. Başta Fransa olmak üzere Batılı emperyalist devletlerin tam desteğini alan Batı Afrika Devletleri Ekonomi Topluluğunun (ECOWAS) pazar gününe kadar süre verdiği ültimatoma cunta Nijer hava sahasını kapatmakla yanıt verdi. Pek çok açıdan özellikle Fransa için önemi büyük olan Nijer’deki gelişmeler, bölgede büyük bir gerilime gebe görünüyor.

Nijer her ne kadar 3 Ağustos 1960’da resmi olarak Fransız sömürgeciliğinden bağımsızlığını ilan etse de fiilen Fransa’nın sömürgesi olarak kalmaya devam etti. Bağımsızlıktan sonra imzalanan pakt ile ülkenin yer altı kaynaklarının sömürülmesinde öncelik Fransa’ya verildi. Özellikle Fransız nükleer santralleri için vazgeçilemez olan uranyum Afrika’da en fazla Nijer’de bulunuyor. Her bakımdan yıllardır Nijer’i sömüren Fransa, iktidara getirdiği iş birlikçilerinin ayakta kalması tehlikeye düşünce bu kez “terörle mücadele” adı altında, ABD ve Almanya ile birlikte askeri çıkarma yaptı. Halen bin 500 Fransız, 1100 ABD askeri Nijer’de bulunuyor. Almanya ise Nijer özel birliklerini eğitme misyonunu üstlendi.

Nijer üzerinde egemenliğinin bitmesi, ekonomik-siyasi ilişkilerin kesilmesi durumunda bölgede çıkarlarının önemli ölçüde sarsılacağının farkında olan Fransa yönetimi, bu nedenle darbecilerin Fransız askerlerini çekme kararına da uymaya yanaşmıyor. Darbeyi tanımadığı için darbecilerin aldığı kararları kabul etmiyor. Bu da Fransa ve müttefiklerinin, Mali, Gine ve Burkina Faso’da darbeyle başlayan sürecin Nijer’de devam etmemesi için direnme niyetinde olduğu anlamına geliyor. Fransa’nın ECOWAS, Senegal ve Nijerya üzerinden Nijer’e askeri müdahalede bulunma mesajını vermesi de bunun bir sonucu. Ne var ki, askeri müdahale seçeneğine destek gün geçtikçe azalıyor. ECOWAS Dönem Başkanı Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu, askeri müdahaleden yana açık tutum sergilerken, Nijerya Senatosu müdahalenin dışındaki seçeneklere başvurulmasını istedi. 15 üye ülkeden oluşan ve kendi askeri gücü de bulunmayan ECOWAS’ın askeri müdahale kararı alması ihtimali zor görünüyor.

BÖLGESEL SAVAŞ TEHLİKESİ

Buna rağmen Batılı emperyalist devletler bundan sonra daha fazla ülkede benzer darbe ve siyasi eğilimlerin gelişmemesi için Nijer’e askeri bir müdahaleyi de dışlamayan bir yola başvuracaklar. Darbecilerin zorla görevden alınması için askeri müdahaleye başvurulması durumunda bölgede savaş ve çatışmanın yayılacağı ise bugünden görülebiliyor. Gine, Mali ve Burkina Faso’nun başından itibaren Nijer’in yanında olacağını ilan etmesi, muhtemel bir askeri müdahalenin bölgesel savaşa dönüşmesine de zemin hazırlayabilir. Böylece, Sahel’de Batı ile Rusya ve Çin’in taraf olduğu yeni bir “vekalet savaşı”nda kapı aralanabilir. Ki bu yoksul Afrika için yeni bir felaket anlamına gelecektir.

DARBECİLERİN ORTAK ÖZELLİĞİ: BATI KARŞITLIĞI

Mali (19 Ağustos 2020), Gine (5 Eylül 2021), Burkina Faso (1 Ekim 2022) ve Nijer’de (26 Temmuz 2023) gerçekleşen darbelerin en önemli ortak özelliği darbecilerin Batılı emperyalist ülkelere mesafe koyması. Fransa ve ABD başta olmak üzere Batılı emperyalist ülkelerin Afrika kıtasını sömürdüğünü ve halkı yoksulluğa mahkum ettiklerini ifade ediyorlar haklı olarak. Darbenin başını çekenlerin genç generaller olması ayrıca dikkate değer.

Halkın desteğini almak için Batılı emperyalist ülkelere karşı çıkan darbeci generallerin hiç gizleme gereği duymadan sırtlarını kıtanın yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olmak isteyen Rusya ve Çin’de dayaması ya da dayamaya çalışması antiemperyalistliklerini doğal olarak tartışmalı hale getiriyor. Bu nedenle darbecilerin ideolojik olarak gerçekten antiemperyalist oldukları söylenemez. Batı ile Rusya/Çin arasında bölgede süren paylaşım mücadelesini iktidarda kalmak için kullanıyorlar.

Yüzyıllardır Afrika kıtasını sömüren, açlık ve yoksulluğa mahkum eden, silah satarak savaşlar ve soykırımlar (Ruanda) gerçekleştiren emperyalist ülkelerin kıtada ağır bir yenilgi almaları, kovulmaları elbette anlamlı ve önemli. Ancak eski sömürgeciler giderken yeni sömürgecileri kurtarıcı olarak göstermek, halkların Batı emperyalizmine tepkisini yanlış bir kanala akıtmaktan başka bir şey değil.

AFRİKA’DA BATI KARŞITLIĞI BÜYÜYOR

Bugünkü emperyalist paylaşım mücadelesi ve saflaşma bakımından, bir emperyalist gücün yedeğine düşmeden bağımız bir yol izlemenin ise kolay olmadığı açık. Ne var ki darbeci generaller baştan itibaren bir emperyalist güçten kurtulurken diğerine sığınma, yedeklenme yoluna başvuruluyor. Darbecileri güçlü kılan, halk arasında destek görmelerini sağlayan ise Fransız sömürgeciliğe öfkenin büyük olması. Uluslararası Subsahara-Afrika Enstitüsü (Ifri) tarafından haziranda yayımlanan bir araştırmaya göre Fransa karşıtı eğilim sadece darbelerin olduğu ülkelerde değil, kıta genelinde artmaya devam ediyor. Ifri, son yıllarda kıta genelinde Fransa karşıtlığının artmasının başlıca nedeninin sürekli elitleri, yönetenleri desteklemesini gösterirken, Rusya’nın desteğiyle sosyal medyada yapılan yayımların da Fransa karşıtlığının artmasına yol açtığına işaret ediyor. Wagner askerlerinin desteğini alan M62 grubunun Nijer’de Rusya’nın etkisinin artmasında kilit role sahip olduğu ileri sürülüyor. Gösteriler sırasında Rusya bayraklarını taşıyanların da bu kesimler olduğu tahmin ediliyor. Benzer şekilde Mali’de de Rusya’nın doğrudan finanse ettiği grupların varlığından söz ediliyor.

Nijer’in devrik liderinin geçtiğimiz yıl nisan ayında terörle mücadele kapsamında ülkeye yabancı güçlerin yerleştirilmesi yönünde aldığı karar, halk tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Avrupa basını şimdi darbe ile birlikte bölgede radikal dinci terörün artacağı propagandası yaparak, bunun engellenmesi için Nijer’de kalınması gerektiğini ifade ediyor. Uzun bir süre daha bu propagandanın Nijer’e yeni bir müdahale için kullanmaya devam edeceği görülüyor.

Close