Yücel ÖZDEMİR / Köln
Ukrayna savaşıyla birlikte askeri harcamalar için bütçeden rekor düzeyde pay ayıran Almanya, şimdi de ordunun yapısını savaşa hazır hale getirme yönünde karar aldı. Federal Savunma Bakanı Boris Pistorius tarafından Berlin’de düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyunu duyurulan plan “Federal Orduda (Bundeswehr) milat” olarak sonuldu.
“Basit hiyerarşik yapı, hızlı operasyon kabiliyeti” sloganıyla ilan edilen “Orduda reform” planında komuta kademesinin tek elde toplanması kararlaştırıldı. Beş ay önce kurulan bir çalışma grubu tarafından hazırlanan “reform”un asıl hedefi, Alman sermayesinin dünya çapında çıkarlarını korumak için askeri gücün hızlı bir şekilde kullanılması. Daha önce değişik vesilelerle gündeme gelen bu planın öncülüğünü şimdi Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve onun üyesi Savunma Bakanı Boris Pistorius yapıyor.
Bakanın önceki gün ilan ettiği planın en önemli ayağı ordunun merkezi yönetiminin gerçek anlamda bir genelkurmay başkanına bağlanması. Bunun içine de “Federal Ordu Operasyon Komuta Merkezi” kurulacak. Halen var olan ve birbirinden ayrı işleyen iç ve dış güvenlikle ilgili komuta merkezleri, yeni komuta merkezine bağlanacak. Böylece ulusal ve uluslararası muhataplar için de terk bir merkez inşa edilecek. NATO, eyaletler ve acil kurtarma kurumu THW’nin da muhatabı bu yeni merkez olacak.
Alman ordusunda halen bir genelkurmay başkanlığı bulunuyor. Ancak bu daha çok temsili düzeyde. Kara, hava, deniz güçlerini sevk ve idare edecek bir komutanlık mevcut değil.
MERKEZİ KOMUTA, MERKEZİ TEHLİKE
Almanya’nın merkezi bir komuta merkezinin olmaması aynı zamanda geçmişte Hitler faşizmi ve İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan olaylarla ilgili. Faşist rejim, güvenlikle ilgili bütün komutayı tek merkezde toplamıştı.
Faşizmin yenilmesinden sonra kazanan ülkelerin liderlerinin katıldığı Potsdam Konferansı’nda kara, hava, deniz, emniyet, istihbarat gibi bütün güvenlik birimlerinin komutasının terk merkezde olmasına karşı çıkılmış ve bu yapı dağıtılmıştı. Ordu içindeki grupların bağlantısı da zayıf tutulmuştu. Ancak 1955’de Almanya’nın „SSCB ve sosyalizm tehdidi“ gerekçesiyle NATO’ya alınmasından sonra ordudaki komutanın birleştirilmesi için genelkurmay başkanlığının kurulmasına karar verilmişti. Bu da asıl olarak sembolik düzeyde kalmıştı. Şimdi ise polis ve istihbarat teşkilatları bir yana bırakılarak, ordu komutası tek elde bir araya getiriliyor.
NATO’NUN İHTİYAÇLARI İÇİN YAPILDI
Bakan Pistorius, basın toplantısında yaptığı konuşmada ordudaki bu değişikliğin başlıca nedeninin ülkenin ve ittifak güçlerinin “eski yeni ihtiyaçlarını” karşılamak olduğunu ifade ederken, “Hiç kimse NATO’ya saldırmayı aklından geçirmesin” diye bir ekleme yapmayı da ihmal etmedi. Bu mesajın asıl adresinin Moskova olduğu açık.
Geçmişte SSCB’yi tehdit gösterip ordu komutasını tek elde toplayan Almanya bugün de benzer bir söylemde Rusya’yı gösteriyor. Bir savaş durumunda emniyet ve istihbarat birimlerinin de bu komuta merkezine bağlanması şaşırtıcı olmayacaktır.
ZORUNLU ASKERLİK GERİ Mİ GELİYOR?
Alman ordusunun şu anda 181 bin askeri bulunuyor. Hedef 2031’e kadar bunu 203 bine çıkarmak. Bu nedenle zorunlu askerlerin geri getirilmesi reform kapsamında ayrıntılı olarak ele alındı. Hayata geçirilmesi ise hükümet içindeki pazarlıklara bağlı. Başbakan Olaf Scholz zorunlu askerliğe sıcak bakmazken, Federal Maliye Bakanı Christian Lindner de karşı çıkıyor. Pistorius’un kendisi ise zorunlu askerlikten yana. Bu nedenle bir ara uzlaşma olarak, zorunlu askerlik yerine “gerekli acil durumlarda zorunlu askere çağırma” yönünde bir düzenlemenin yapılabileceği ifade ediliyor. Dolayısıyla bir savaş ve gerilim durumunda askerlik çağında olanlar askerlik yapmaya zorlanacak.
BÜYÜK SAVAŞLARA HAZIRLIK
Pistorius tarafından açıklanan ve “orduda milat” olarak sunulan planın Almanya’nın Rusya ile savaşa hazırlık yaptığını açık olarak gösteriyor. Bu durum genellikle Rusya’nın bir NATO üyesi ülkeye saldıracağı, dolayısıyla Almanya’nın “mecburi olarak” savaşın parçası olacağı şeklinde sunuluyor. Bu hazırlıklar “Acil savunma ve savaş durumuna en uygun şekilde konumlanma” olarak tarif ediliyor. Genel emperyalist paylaşımın asıl olarak askeri güçle yapıldığının farkında olan Almanya, Ukrayna savaşıyla birlikte böylece askeri açıdan da AB’nin lider ülkesi olmak istediğini göstermiş bulunuyor.