Written by 13:41 HABERLER

Almanya’nın bitmeyen işgücü açığı

Almanya’da iş başındaki SPD-Yeşiller-FDP (Trafik lambası) koalisyon hükümeti tarafından geçen hafta üzerine anlaşmaya varılan yeni “Nitelikli İşgücü Yasası” federal parlamentoda kabul edildi. Özellikle Türkiye’deki basın her değişiklik ve kararın ardından olduğu gibi bu kez de, “Almanya kapılarını açıyor”, “Almanya’ya gitmek artık daha kolay” gibi başlıklar atarak gelişmeleri duyurdu. Özellikle işsizliğin, yoksulluğun, ekonomik sorunların yaşandığı Türkiye ve Balkan ülkeleri tarafından yakından izlenen değişiklerin amacı ve hedefi üzerinde ise pek durulmuyor.

Almanya uzun bir süredir nitelikli işgücü ihtiyacını karşılamak için çeşitli düzenlemeler yapıyor. Cuma günü mecliste AB dışındaki ülkelerden getirmeyi öngören yasaya hükümet partilerinin yanı sıra işveren örgütleri tam destek verdi. Mecliste yapılan oylamada muhafazakar Hristiyan Demokrat Birlik (CDU/CSU) bunun bir “aldatmaca paketi” olduğunu ifade ederek karşı çıkı. Aynı şekilde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi de yasaya karşı oy kullandı.

Handelsblatt gazetesine konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Alman İşverenler Birliği Başkanı “Nitelikli işgücündeki akut açık, ekonomimizi ve refah düzeyimizi tehdit ediyor” diyerek hükümete tam destek verdi.

Yeni alınan kararlar tek tek incelendiğinde Almanya’nın nitelikli işgücü açığı gerekçesiyle meslek ve hizmetlerde kaliteyi hızlı bir şekilde düşürdüğü net bir şekilde anlaşılıyor. Her ne kadar aranan niteliklerde diploma ve mesleki tecrübeden, yeterli Almancadan söz edilse de ihtiyaç nedeniyle bunların bir kısmının da pratikte uygulanmayacağı anlaşılıyor. Oylamanın ardından Federal Çalışma Bakanı Hubertus Heil’in ifadesiyle “tarih yazıldı.” Daha önceki yıllarda yurtdışından Almanya’ya çalışmak üzere gelenlerden istenen meslek ve diploma denkliği ve bu denklik çerçevesine Almanya’daki mesleki standartlara seviyenin yükseltilmesi bir yana bırakıldı.

Keza yeni gelen ve gelecek olan nitelikli işgücünün belli bir ön hazırlık yapılmadan hemen normal çalışan gibi çalıştırılmaya başlanması da en azından bazı sektörlerde sorunlar yaratabilir. Yaratılan panik havası aynı zamanda yeni gelecek olan emekçiler için mesleki anlamda yeni harcamaların yapılmasının da önünü kapatıyor. Oylama sırasında çekimser kalan Sol Parti’nin (Die Linke) en dikkat çekici eleştirilerinden birisi bu. Özellikle yüksek nitelik isteyen mesleklere devletin meslek geliştirmeyi teşvik etmediği, insanları düşük ücretli işlerde çalıştırmayı dayattığı vurgulanıyor. Almanya’da var olan uzun süreli işsizler ve düşük meslek nitelikli emekçiler için devlet kasasından harcamalar yapılarak kurslara gönderme yerine, başka ülkelerin yetiştirdiği nitelikli iş gücünü getirmek daha uygun görülüyor.

ŞİRKETLER İÇİN BRÜT ÜCRET SINIRI DÜŞÜRÜLDÜ

Yine getirilenlerin Almanya’daki standartların altında, düşük ücretlerle çalıştırılmasının da önü açılıyor. Daha önce AB Mavi Kartı ile Almanya’ya çalışmak üzere gelenlere şirketlerin yılda brüt en az 58 bin 400 euro ödemesi gerekirken yeni düzenlemeyle bu miktar 43 bin 800 euroya düşürüldü. Böylece bir düzenlemeyle şirketlere getirdikleri nitelikli işgücünü 14 bin 600 euro daha ucuza çalıştırmasının önü açılmış oldu. Üstelik maaşlar düşürüldükçe Almanya’nın çok cazip olmayacağı bilindiği halde. İlk etapta bu maaşı kabul edip Almanya’ya gelenlerin yüksek kiralar ve hayat pahalılığı nedeniyle başka ülkeye girmeye başladığı da en yaygın rastlanan durumlar arasında.

MÜLTECİLER DE UCUZ İŞGÜCÜ OLARAK DEĞERLENDİRİLECEK

29 Mart’tan önce Almanya’ya gelip iltica başvurusunda bulunan mültecilere de, başvurularının durumundan bağımsız olarak çalışma müsaadesi verildi. Almanya’ya gelen ve mülteci yurtlarında tutulan, ekonomik sorunlar nedeniyle hiçbir sosyal hayatları olmayan mültecilerin çalışma yaşamına dahil olması, ülkedeki yaşama katılmaları önemli. Ancak bu durum aynı zamanda mültecilerin düşük ücretli, güvencesiz işlerde yaygın bir şekilde kullanılmasının da önünü açıyor.

Bir tarafta nitelikli iş gücünden söz edilirken diğer tarafta nitelikli olup olmadığına bakılmaksızın mültecilere de geniş çerçevede çalışma izni verilmesi, aksın maksadın ülkede nitelikli iş gücünden ziyade işgücü sayısını yüksek tutmak olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Zaten, Alman sermayesinin pek çok temsilcisi asıl olan ülkedeki işgücü sayısının düşürülmesi olduğunu ifade ediyor. Bu birbiriyle rekabet içinde olan, ücretlerin kolay bir şekilde düşürülmesine imkân sağlayan işçi-işsiz-düşük ücretli işgücünün korunmak istendiği anlamına geliyor. (YH)

Close