Written by 15:00 HABERLER

Demografi sorunu olarak Almanya’nın işgücü ihtiyacı

Almanya’nın göç yasasıyla yurtdışından nitelikli işgücünün getirilmesi konusunda başlayan tartışmaların üzerinden yaklaşık 20 yıl geçti. İlk başta asıl olarak yüksek teknoloji alanında nitelikli işgücü açığının karşılanması tartışılırken, bugün “nitelikli/kalifiye işgücünden” kasıt sadece bilgisayar programcıları değil, başta sağlık, yaşlı ve çocuk bakıcısı, posta dağıtımı ve havaalanlarında valiz taşıma olmak üzere çok pek alanlarda dışarıdan “kalifiye işgücü”ne ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor ve ihtiyacın karşılanması için değişik yasal düzenlemeler, girişimler yapılıyor.

Almanya’nın nitelikli işgücüne bu denli fazla ihtiyaç duymasının iki önemli nedeni bulunuyor. Birincisi değişen demografik nedenlere bağlı olarak çalışabilir nüfustaki azalma, ikincisi ise yüksek ücretler üzerinde baskıyı kurmaya devam etmek.

İş piyasası uzmanları ve hükümet yetkilileri mevcut iş piyasasının istikrarlı bir şekilde sürebilmesi için her yıl yurtdışından en az 300-400 bin yeni nitelikli işgücüne ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyorlar.

Federal İstatistik Dairesi tarafından yayınlanan ülkedeki demografik değişimle ilgili raporlarında, ülkede doğum oranlarının ve doğurgan kadınların sayısının istikrarlı bir şekilde azaldığı, bu nedenle oluşan nüfus açığının kapatılması için mutlaka yurtdışından göçe ihtiyaç duyulduğu ifade ediyor.

Demografik değişim konusunda şu çarpıcı veriler ülkedeki durumu özetliyor:

– Nüfus her geçen yıl yaşlanıyor. 1990’da toplam nüfus içinde 65 ve daha üstü olan nüfus oranı yüzde 15 iken, bu oran 2020’de yüzde 22’ye çıktı. 2040’ta yüzde 30’a çıkacağı tahmin ediliyor. Böylece 50 yıl içinde toplam nüfus içinde 65 ve üzeri nüfus oranı iki katına çıkmış olacak.

– Yaşlı nüfusun çoğaldığı, genç nüfusun azaldığı koşullarda doğal olarak ülkede hem işgücü açığı meydana geliyor hem de emeklilik, bakım ve sağlık sigortalarının bütçesine yatırılan primler azalıyor. “Nesiller Sözleşmesi” (Generationenvertrag) şeklinde kurulan emeklilik kasasında çalışanlar prim öderken emekliler maaş alıyor.

Almanya’da savaştan sonraki yıllarda her yıl doğanların sayısı ölenlerin sayısından fazla idi. Ancak 1972’den bu yana sürekli şekilde her yıl ölenlerin sayısı doğanların sayısından fazla. 2010’lu yıllarda ölümle doğum arasındaki açık 170 bin idi. Federal İstatistik Dairesi tarafından 2040 için tahmine göre 669 bin çocuk doğacak, bir milyon 30 kişi ölecek. Bu da nüfusun her yıl 361 bin kişi azalacağı anlamına geliyor. Almanya’nın nüfusunun bugünkü seviyede kalabilmesi için bu nedenle en az 300 bin yeni göçmenin ülkeye giriş yapması gerekiyor. Bunun olmaması durumunda bugün 83,2 milyon olan Almanya’nın nüfusu 2050’de 80 milyonun altına, 2060’ta ise 78 milyona düşecek. Bazı araştırmalarda doğum oranlarının düşmesi ve göçün olmaması durumunda Almanya’nın nüfusunun 2060’lı yıllarda 70 milyonun altına düşebileceğini gösteriyor.

Bütün bunların ekonomiye doğal olarak yansımaları olacak. Federal Çalışma Ajansına bağlı İş Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü’ne (IAB) göre, günümüzde 45 milyon sigortalı çalışan bulunurken, 2 milyonluk işyeri açığı söz konusu. Durum böyle devam ederse 10 yıl içinde 5 milyon çalışanın emekli olacağından yola çıkılarak açığın 7 milyona çıkabileceği tahmin ediliyor. Bu da 45 milyonun yüzde 16’sına tekabül ediyor, ki ekonomideki büyümeye önemli bir etkisinin olacağı bugünden tahmin edilebiliyor. Üstelik bu açık sadece nitelikli işgücü asından değil, üretimde kullanılacak işgücü açığının da büyüyeceği anlamına geliyor. Bugün nitelikli olup olmadığından bağımsız olarak iş piyasasına yeni işgücü dahil edilmek istenmesinin temel nedeni de bu. (YH)

 

Close