Written by 13:00 HABERLER

Berlin’de bir yılbaşı yalanı

Almanya’da yılbaşı gecesi yaşanan olaylar, bir kez daha göçmen karşıtı kampanyaya dönüştü. Başkent Berlin’in Neukölln ilçesinde yılbaşı gecesi havai fişekleri söndürmek için olay yerine giden polis ve itfaiye ekiplerine göçmen gençlerin kitlesel bir şekilde saldırdığı ileri sürülerek, bu tür olayların entegrasyon sorununu bir kez daha açığa çıkardığı ileri sürüldü. Benzer olayların çıkmaması için yılbaşı gecesi bazı bölgelerde havai fişeklerin yasaklanması gündeme getirildi. Ayrıca, polisin yetkilerinin artırılması, polislerin “vücut kamerası” takması önerildi. Kentte deneme halinde olan bu uygulama çerçevesinde polislerin üzerlerinde taşıdıkları küçük kameralarla saldırı anlarını kaydetmesi öngörülüyor.

Berlin’de göçmenlerin ağırlıklı olarak yaşadığı semtlerden biri olan Neukölln’de çıkan olaylarda polisin olaydan hemen sonra verdiği bilgiye göre 145 genç gözaltına alındı. Toplamda 355 olayın gerçekleştiği ifade edilirken, gençlerin attığı taş, şişe ve havai fişek nedeniyle 41 polis memurunun yaralandığı iddia edildi. Yine çıkan yangını söndürmek için olay yerine giden itfaiye erlerine saldırı düzenlendiği, ikisi hastaneye kaldırılmak üzere 15’nin yaralandığı basında yer aldı. Bir yolcu otobüsü olaylar sırasında ateşe verilirken, çok sayıda çöp konteyneri de ateşe verildi. Olaylardan sonra gözaltına alınan gençler, kimlik tespitinden sonra serbest bırakıldı. Ancak olayların üzerinden tartışmalar alevlenerek devam etti.

Yılbaşı gecesi havai fişeklerin yasaklanması çağrıları da yapılmaya başlandı. “Campact” adlı inisiyatif tarafından internet üzerinden yayılan çağrıyı 9 Ocak’a kadar 362 binden fazla insan imzaladı. Berlin Belediye Başkanı Franziska Giffey, havai fişeklerin yasaklanması için ülke genelinde bir tartışmanın başlamasından yana olduğunu söyledi.

GÖZALTINA ALINANLARIN HANGİ ÜLKEDEN GELDİĞİ AÇIKLANDI

Özellikle olaylara karışanların göçmen gençler olduğu ileri sürerek entegrasyon tartışması tapıldı. Bunun başını ise Bild gazetesi çekti. Gazete, Berlin emniyeti gözaltına alınanların 18 ayrı milliyetten olduğunu ifade ederken, bunların 45’nin Alman, 27’sinin Afgan, 21’nin ise Suriyeli olduğunu yazdı. “Alman” olarak belirtilenlerin de Alman vatandaşlığına geçen Türkiye ya da başka ülke kökenli olduğunu gündeme getirdi. Gençlerin kökeninin hangi ülke olduğu üzerinde durulurken bunların aslında Berlinli olduğu gerçeği ise gözden kaçırıldı.

Ancak olay geçesinden itibaren pek çok basın kuruluşu tarafından yayınlanan bu verilerin gerçeği ifade etmediği bir hafta sonra ortaya çıktı. Tagesspiegel gazetesi tarafından polisin raporlarına dayandırılarak 9 Ocak’ta verdiği habere göre olay gecesi polis ve itfaiyeye saldırı gerçekçesiyle toplam 38 kişi gözaltına alındı ve bunların üçte ikisini 21 yaşından küçük Alman vatandaşları oluşturdu. Daha önce açıklanan 145 sayısınının yılbaşında Berlin genelinde gözaltına alınanlar olduğu, bir hafta gecikmeyle ortaya çıktı. Ki, Berlin gibi büyük bir kentte her yıl benzer olaylar ve gözaltına alınmalar yaşanıyor. Bu nedenle ortada çok fazla yeni bir durum olmadığı halde bu polis, medya ve gerici partiler tarafından göçmen gençlere mal edilerek halka sunuldu ve bunun üzerinden önyargılar körüklendi.

YALAN BİLGİ ÜZERİNDEN KAMPANYA

Olaylara karışan gençlerin göçmen kökenli olmasını öne çıkaran Hristiyan Demokratlar ve aşırı sağcılar bunun entegrasyonun başarısızlığından kaynaklandığını ileri sürerek, bu türden olaylara karşı sert önlemler alınması çağrısında bulundular. Yardıma gelen itfaiye arabalarına kamera takılmasını, güvenlik önlemlerinin arttırılmasını isteyen bu kesimler, gençlerin sert bir şekilde cezalandırılmasını istediler. Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) Meclisi Grup Başkan Vekili Jens Spahn, gerginliğin tırmanmasından başarısız uyum politikasının sorumlu olduğunu ileri sürerek, „Burada söz konusu olan havai fişekler değil, düzensiz göç, başarısız uyum ve devlete yönelik saygının eksikliği“ dedi. Daha önce sağlık bakanlığı da yapan Spahn, olayların arkasındaki sosyal sorunları ise görmek istemedi.

ŞİDDETİN NEDENİ GÖÇMENLİK DEĞİL, SOSYAL SORUNLAR

Berlin’de Sol Parti ile koalisyon ortağı olan SPD ve Yeşiller yöneticileri de yaptıkları açıklamalarda polis ve itfaiye güçlerine yönelik şiddet uygulayanların sert cezalandırılması çağrısında bulundular. Mecliste grubu bulunan partiler, çıkan olayları Almanya’da yaşayan gençlerin karıştığı olaylar olarak görme yerine, etnik kimliklerle tanımlayarak ve göçmen gençleri günah keçisi ilan ederek ayrımcılığı körüklemeye devam ettiler. Özellikle Neukölln, Kreuzberg, Wedding gibi Berlin’in önemli ilçelerinin birer “sosyal patlama” noktası olduğu biliniyor. Düşük ve güvencesiz işlerde çalışan, ayrımcılığa uğrayan gençlerin bir kısmı öfkelerini yılbaşı gecesi, örgütsüz, alkolün etkisiyle dışa vurduğu anlaşılıyor. Olayların yaşandığı Neukölln ilçesinin Uyum Görevlisi Güner Balcı, Deutschlandfunk radyosuna yaptığı açıklamada, semtteki „ağır sosyal sorunlar“a dikkat çekerken bir gerçeğin altını çiziyor: Çıkan olaylarla gençlerin karşı karşıya olduğu sosyal sorunlar arasındaki bağlantıyı göremeyen ya da görmek istemeyen kesimler, bu nedenle “şiddetin göçmen erkeklerin kültürü” haline geldiğini propaganda ediyorlar.

Bu olay elbette Berlin’de ne ilk ne de son. Daha önce 1 Mayıs gösterileri vesilesiyle benzer gelişmeler yaşanmıştı. Keza dikkatleri göçmenlerin üzerine çekmek isteyen sağcı-milliyetçi kesimler de çıkan olayları provoke ederek ve abartarak dikkatleri bir kez daha göçmenlerin üzerine çekiyor, önyargıları körüklüyorlar. 2017’ye girerken Köln’de güvenlik güçleri göçmen gençlerin kadınlara tacizde bulunduğunu ileri sürerek, yoldan geçen göçmen gençleri durdurmuş, gözaltına almıştı. Daha sonra polisin iddialarının doğru olmadığı ortaya çıkmıştı. Ancak, birçok kesim göçmen gençler üzerinden aylarca süren düşmanca bir kampanya yürütmüştü.

Gelişmeler, Berlin’deki yılbaşı olayları üzerinden sermaye basını ve partilerinin göçmenleri günah keçisi ilan ederek, şiddetin kaynağını ve nedenlerini sorgulamadan göçmenleri hedef haline getirdiğini gösteriyor. Bununla bir tarafta yerli-göçmen, diğer tarafta iyi-kötü göçmen ayrımının körüklenmek istendiği anlaşılıyor. Özellikle de Berlin’de yapılacak senato seçimleri öncesinde olayların bu denli abartılarak tartışılması, ülke genelinde bir politika haline getirilmesi dikkat çekici. (YH)

Close