Written by 14:30 HABERLER

Birlikte başarabiliriz

Dünyanın pek çok ülkesinde aşırı sağ, popülist hareketlerin yükselişi devam ediyor. İtalya, Avusturya gibi ülkelerde koalisyon ortağı olan popülist-faşist partiler muhalefette dile getirdikleri talepleri uygulamaya başladılar. Almanya’da ise sağ popülist AfD’nin yükselişi devam ediyor. Yükselişinin temelinde ekonomik-sosyal sorunlar olan sağ hareketlere karşı 13 Ekim’de Berlin’de yapılacak büyük gösteri, havanın tersine çevrilmesi için büyük önem taşıyor.

Artan ekonomik sorunlar, gelecek korkusu ve milliyetçilik pek çok ülkede aşırı sağın yükselişinin başlıca nedenleri arasında yer alıyor. Yıllardır hükümette ya da muhalefette olan düzen partileri sorunların çözümü konusunda geniş kitleleri nezdinde inandırıcılıklarını kaybettikleri için sürekli güç kaybediyorlar. Muhalefetteki düzen partilerin de oy kaybettiği ya da oy kazanmadığı günümüzde düzen partilerin dışında olduğu düşünülen sağ-popülist partiler ise güç kazanmaya devam ediyor. ABD ve Avrupa’nın bir çok ülkesinde sistemin yönetici sınıflarına tepki üzerinden güç toplayan sağ partiler oy kazanmaya devam ediyor. ABD’den sonra Latin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da da biriken sosyal sorunlar nedeniyle, Trump’a benzeyen, açıkça ırkçı, milliyetçi, kadın düşmanı sağcı aday oyların önemli bir bölümü aldı.

Avrupa’nın pek çok ülkesinde de benzer söylemlere ve düşünceye sahip sağ popülist partiler oylarını artırarak güç toplamaya devam ediyor.

POPÜLİST EĞİLİMLER ARTIYOR

Almanya’da ise geçen yıl yapılan genel seçimlerde yüzde 12,6 oy alan Almanya için Alternatif (AfD), eyaletlerde oylarını artırmaya devam ediyor. Son anketlere göre AfD’nin ülke genelindeki oyu yüzde 17’ye kadar çıkmış görünüyor. Koalisyon ortağı SPD’nin oyu ise yüzde 16’ya kadar geriledi ve kısa zamanda da yükselmesi beklenmiyor.

Bertelsmann Vakfı tarafından kısa bir süre önce yayınlanan araştırmaya göre Almanya’da seçmenlerin yüzde 30,4’ü sağ popülist görüşleri destekliyor. “Popülizm Barometresi 2018” başlığı altında yayınlanan araştırmada, oran geçmiş yıllara göre kısmen artış gösterirken, popülist olmayan söylemler kullanan partilere oy veren seçmenler arasında ise azalma söz konusu. Vakıf araştırmanın sonucunu “Almanya’da seçmenler arasında popülist söylemlere destek artıyor” şeklinde duyurdu. Aynı araştırmada Almanya’daki seçmenlerin yüzde 71’i kesinlikle sağ-popülist AfD’ye oy vermeyeceğini de beyan etti.

Bu durum, geniş kitleler arasında sistem partilerinden kopuş olmakla birlikte sağ partilerin dışındaki alternatiflerin güç toplama olasılığının hiç de az olmadığını gösteriyor.

MÜCADELE HER YERDE

Bertelsmann Vakfı tarafından yapılan açıklamada, seçmenlerin önemli bir bölümünün sosyal sorunlardan ötürü popülist söylemlere inandığına dikkat çekiliyor. Sosyal sorunların pek çok partinin tabanını harekete geçirdiği vurgulanıyor. Örneğin sosyal konut talebi en çok Yeşiller (yüzde 22) ve Sol Parti (20) seçmenleri arasında harekete geçmeyi sağlarken, en az AfD (10) taraftarları arasında destek bulunuyor. Özellikle sosyal ve ekonomik sorunların daha yoğun olduğu bölgelerde sığınmacı ve göçmen düşmanlığı üzerinden güç toplamaya çalışan sağ popülist partilere verilen desteğin bu nedenle sosyal sorunlara karşı verilecek mücadele üzerinden kırılabileceği görülüyor. Bu temelde son aylarda Almanya’nın pek çok kentinde ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, yüksek kiralara karşı verilen kitlesel mücadele büyük bir önem taşıyor.

BİRLEŞİK MÜCADELE İÇİN HAREKETE GEÇME ZAMANI

Siyasi gelişmeler, Almanya’da esen sağ popülist, milliyetçi hareketlere karşı güçlü bir çıkışın ve rüzgarın tersine çevrilmesinin mümkün olduğuna işaret ediyor. Yaz aylarından bu yana pek çok kentte on binlerce gencin, kadının, yerlinin, göçmenin katıldığı büyük gösteriler bunun mümkün olduğunu gösterdi. Bu nedenle 13 Ekim’de Berlin’de 400 ayrı örgüt, inisiyatif, parti, dernek tarafından çağrısı yapılan büyük gösteri, şimdiden sağ popülizme, yoksulluğa, yüksek kiralara, polis yasalarını sertleştirilmesine, demokratik hakların yok edilmesine karşı güçlü bir mücadele dinamiğinin açığa çıkarılması açısından büyük bir önem taşıyor. Türkiye kökenli göçmenlerin de bu süreçte yer alması, ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı birlikte mücadele ve birlikte yaşam için de önem taşıyor. (YH)

Close