Written by 16:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Dizel skandalı: Sağlık ve kapitalist kâr hırsı

2015 sonbaharında Volkswagen (VW) tekelinde başlayan “dizel skandalı” Daimler ve Bosch tekellerini de içine çekerek devam ediyor. Alman sermayesinin en saldırgan bölüğünü oluşturan otomotiv sermayesinin uluslararası arenada alanı daralıyor. Alman ve diğer ülkelerin otomobil tekellerine karşı “aman vermeyen çevre savunucusu” pozlarına bürünen ABD hükümeti, uluslararası iklim değişikliği anlaşmasından çekilmesi kapitalist emperyalistlerin ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor.

SERDAR DERVENTLİ

VW tekelinin ABD Federal Çevre Dairesi (EPA) tarafından suçüstü yakalanmasının ardından 20 aya yakın süre geçmesine karşın “dizel skandalı” sonlanması bir yana genişleyerek devam ediyor. VW, Audi, Porsche, Daimler gibi önemli Alman otomobil markalarının yanı sıra Fransız Renault ve PSA tekelleri de başta ABD olmak üzere değişik ülkelerin çevre daireleri tarafından yakın takibe alınmış bulunuyorlar.

‘YASALARA HERKES UYACAK’

Almanya’da yargı makamları VW, Audi, Daimler ve Bosch gibi otomotiv sanayisinin önemli şirketleri hakkında soruşturma sürdürürken özellikle hükümetteki politikacıların “gelişmeleri basından öğrendik” sözleri soruşturmaların ciddi sürdürüldüğü konusunda şüpheleri artıyor.

Bu konuda Federal Ulaştırma Bakanı Alexander Dobrindt, “Herkes yasalara uyacak” sözleri de bir şey değiştirmiyor. Otomobil tekellerinin egzoz gazlarını manipüle etmek için özel yazılım programları kullandıkları; araçlarda yapılan laboratuar ölçümleriyle normal trafikte yapılan ölçümlerde 10-40 kat arasına kadar varan farkların aylar önce ortaya çıkmasına karşın Almanya’da savcılıkların daha yeni adım atmaları da göze batıyor.

VW, DAİMLER…

Almanya’da Braunschweig (VW/Bosch), Stuttgart (Daimler/Bosch ve Porsche SE/Bosch) ve Münih II (Audi/Bosch) savcılıkları Almanya’nın en önemli otomobil tekellerine karşı soruşturma sürdürüyorlar.

Mart ayında VW tekeline bağlı Audi’nin şefleri, şirketin merkezinde ilk üç ayın bilançosunu basına sunarken Münih II Savcılığı hemen yan tarafta onlarca polisle büroları aramış ve birçok bilgisayar ve dosyaya el koymuştu.

Mart ayında Daimler tekeline karşı da soruşturma başlatıldığını açıklayan Stuttgart Savcılığı 23 Mayıs günü 23 savcı ve 230 polis memuruyla tekelin Baden Württemberg, Berlin, Aşağı Saksonya ve Saksonya eyaletlerinde bulunan 11 tesisinde arama yaptı.

Soruşturmanın başlatıldığının ilan edilmesiyle aramaların yapılması, delillerin tespit edilip el konulması arasında iki ay süre geçmesi de tekele delilleri yok etmek için verilen süre olarak değerlendirmek gerekiyor.

BOSCH DA HEDEFTE

Otomobil tekellerine yönelik yapılan tüm soruşturmalarda Bosch tekelinin de soruşturma kapsamına alınması dikkat çekiyor. ABD’de de devam eden soruşturmalarda Bosch tekeli hedefte. Dünyanın en büyük otomotiv yan sanayi üreticisi olan Bosch özellikle dizel ve turbo dizel alanında da bir numara konumunda.

2013 yılında Bosch tekeli tarafından yayınlanan bir “gelecek vizyonu” başlıklı bir raporda dizel motorunun yakın zamanda ABD, Japonya ve Çin gibi dünyanın önemli otomobil pazarlarında ciddi bir pay elde edeceği ileri sürülmüştü.

Buna örnek olarak ise 2012 yılına kadar ABD’de hiç dizel satmayan GM tekelinin, “talep nedeniyle” 2013 yılında 5 bin 800 adet dizel sattığı gösteriliyordu. “Şuan ABD pazarında satılan binek araçlarda dizel motor payı %1 iken bu oran 2018 yılına kadar en azından %10’u olacak” denilen Bosch raporunda, “Yeni model dizel motorlarla çevre sağlığı iki açıdan gözetiliyor. Tasarruflu yakıt harcayan motorlar sayesinde petrol rezervleri korunduğu gibi daha az salınım sayesinde çevreye de daha az zarar veriliyor.” deniliyordu.

ABD’de özellikle büyük hacimli araçların benzin motorlarıyla donatıldığı belirtilen raporda, BMW, Daimler, VW, Audi ve Porsche gibi SUV (Sport Utility Vehicle – Spor ve taşıma aracı denilebilir) tipi lüks araç üreten firmaların “ABD pazarında atılım” yapabilecekleri ileri sürülüyordu.

Şimdiye kadar ABD’de 300 milyon doları “gönüllü” olarak EPA’ya havale eden Bosch ayrıca 1,3 milyar Euro’yu da “dizel soruşturmaları kapsamında olası gelişmeler için” hazır tutuyor. Tekel yönetimi geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarda dizel motorların NOx (azot oksit) salınım gazlarını aşağı çekmek için AR-GE çalışmalarına daha fazla kaynak ayıracağını açıkladı. Bosch aynı zamanda alternatif enerji kaynaklarıyla çalışan motorların AR-GE için de özel bütçe ayrıldığını ilan etti. Buda Alman tekellerinin güçlü pozisyonda oldukları dizel motorların geleceğinin pek umut verici olmadığı anlamına da geliyor.

REKABETİN “İNCE AYARLARI”

Geleneksel olarak dizel yakıtlı araçlarda Alman ve Fransız firmalar dünya genelinde önde geliyorlar. Alman ve Fransız firmalar sadece kendi ihtiyaçları için değil dizel üretimi yapmayan fakat bulundukları piyasada dizel talebi olduğu için araçlarına dizel montaj eden firmalar için de üretim yapıyorlar. Özellikle Fransız otomobil tekeli Renault, uzun yıllar ABD’li GM ve Ford’a dizel motorlar sattığı gibi birçok Japon firması içinde dizel motoru üretiyordu.

Dünya pazarlarında etkin rol oynamak için bulundukları ülkelerin devletlerine baskı yaparak teşvik alan tekeller otomobil piyasasında da aynı tutumu sergiliyorlar.

GM ve Ford gibi geleneksel olarak güçlü otomobil tekellerinin merkezi olan ABD’de benzinli motorlu araçlar değişik yöntemlerle teşvik ediliyorlar. Benzin ABD’de dizelden ortalama 10 Cent daha ucuz iken değişik yasalarla dizel kullanımında dezavantajlar daha fazla görünüyor. Örneğin AB ülkelerinde benzinli motorların salgıladığı karbondioksit (CO2) oranlarının daha düşük tutulması yasal olarak düzenlenmiş iken ABD’de ise dizel motorların salgıladığı NOx (azot oksit) salınım gazlarının daha düşük tutulması yasal olarak düzenlenmiş durumda.

Japonya’da ise hibrid motorlu (benzinli ve elektrikli) araçlar devlet tarafından özel olarak (AR-GE çalışmaları ve hibrid motorlu vasıtalara düşük vergi uygulanması) teşvik ediliyor. Bu sayede Japonya piyasası dizel ve sadece benzinli araçlara karşı korunduğu gibi Japon firmalarının (özellikle Toyota) dünyanın diğer ülkelerinde rekabette önemli bir avantaj elde ediyorlar.

Dünyanın en büyük etanol üreticisi konumunda olan Brezilya’da ise dizel otomobillerin kullanımı tamamen yasakken taşımacılıkta ise çok cüzi oranda dizel motorlu araçlar kullanılıyor. Brezilya’nın ulusal otomobil markası yok fakat çok gelişmiş etanol yakıt endüstrisine sahip bir konumda ve bunun korunması için özellikle dizel yasak.

Almanya’da ve Fransa’da ise devlet tarafından dizel motorlu araçlar teşvik ediliyor. Almanya’da dizel akaryakıtına uygulanan özel düşük vergi sayesinde litresi ortalama olarak benzinden 18 Cent daha ucuz.

DOLAYISIYLA “ÇEVRE” GEREKÇESİ HİKAYE…

VW’nin EPA tarafından suçüstü yakalanması bir yanda kapitalist bir tekelin insan ve doğa sağlığını hiçe saymasının ortaya koyduğu gibi tekeller arası ve emperyalist devletlerarası rekabeti de ortaya koyuyor.

Nitekim, Alman ve diğer ülkelerin otomobil tekellerine karşı “aman vermeyen çevre savunucusu” pozlarına bürünen ABD hükümeti, uluslararası iklim değişikliği anlaşmasından çekilmesi kapitalist emperyalistlerin ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor. “İklim değişikliği ile alınan kararlar Amerika karşıtıdır.” diye konuşan ABD Başkanı Donald Trump’un bu sözleri de emperyalistler arası rekabeti ortaya koymakta.

FATURA EMEKÇİLERE ÇIKARTILIYOR

Tekellerin şu veya bu emperyalist devleti de arkasına alarak sürdürdükleri rekabet kıyasıya devam ederken her koşulda bunun faturasını değişik biçimlerde emekçiler ödemek zorunda kalıyor: Avrupa Çevre Ajansı tarafından 2015 ilkbaharında yayınlanan bir raporda dizel araçların saçtığı NOx (azot oksit) “ince toz” nede-niyle Avrupa Birliği (AB) içinde 430 bin insanın vakitsiz öldüklerine dikkat çekiliyor.

Yine başka bir raporda, bu rakamın dünya genelinde 3,3 milyon olduğu belirtiliyor. Karbondioksit (CO2) gazının kaç insanın vakitsiz ölümüne neden olduğu konusunda ise güvenilir rapor yok. Fakat akaryakıt motorlu araçların NOx ve CO² gazlarının doğaya dolayısıyla başta insanlar tüm canlılara verdiği zarar ise ortada. Doğaya verilen zararın maddi faturası da dolaylı ve direk olarak emekçi halka çıkartılıyor.

Diğer yanda bu tekellerde çalışan yüz binlerce emekçinin gelecekleri de karartılıyor. Bugüne kadar sadece ABD’de 9 milyar Dolar ceza ödeyen VW tekeli toplam 24 milyar Dolar (22,2 milyar Euro) ABD’de ödeyeceği tazminatlar ve cezalar için ayırmış durumda. Bunun faturası dünya genelinde VW’de çalışan işçilere çıkartılmaya başlandı bile. 2020 yılına kadar her yıl 5 milyar Euro tasarruf edilmesini hedefleyen bir plan yürürlüğe konulduğu gibi ayrıca 30 bin emekçinin de işten atılması kararlaştırıldı.

Önümüzdeki aylarda Daimler, Audi ve Bosch tekellerinde de benzeri saldırılar yaşanacak. Dizel motorlu araçların satışlarında yaşanan düşüşün gerilemesi durumunda sadece Bosch’da dünya genelinde 50 bin işyeri tehdit altına girecek.

SORUN, SİSTEM SORUNUDUR

“Dizel skandalı” adıyla 2015 sonundan bu yana tüm dünyanın gündeminde giren bu olaya bazı kesimler salt “çevre sorunu” olarak yaklaşmakta ve dizelle çalışan araçların yasaklanması yoluyla sorunun çözülebileceğini ileri sürmekteler.

Fakat çevre sorununu kâr amaçlı kapitalist üretim -ve tüketim- tarzı ile birleştirilmediği dolayısıyla sistem sorunu olarak ele alınmadığı süre belirli bir düzeyi aşamaz. Yaşanan dizel skandalından hareketle bir yanda çevre sorununu işçiler arasında da tartıştırmak diğer yanda ise bu mücadeleyi işçi ve emekçilerin yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için verilen mücadeleyle birleştirmek gidilebilecek en doğru yol olacaktır.


BOSCH TEKELİ

Beyaz eşya alanında dünyaca ünlü olan Alman şirketi Bosch asıl olarak otomotiv alanında güçlü bir pozisyonda. 2000’li yılların ikinci yarısından itibaren cirosunun %50’sinden fazlasını otomotiv sektöründe yapan Bosch, dünyanın en büyük otomobil yan sanayi şirketi konumunda.

Dünya genelinde 60 ülkede 389 bin çalışanıyla 440 ortaklık ve bölgesel tesislerinde 73,1 milyar Euro ciro yapan Bosch, 3,3 milyar Euro kâr yaptı. Dünya genelinde 120 AR-GE tesisi olan tekel yeni ürünler ve ürünlerin geliştirilmesi için 7,7 milyar Euro ayırdı. Tekelin cirosunun yüzde 80’inin Almanya dışında elde edilmesi de 2016 bilançosunun dikkat çeken yanlarından biri. Bosch tekelinin otomotiv bölümünün dizel motorlar için cihaz üretiminde dünya genelinde 50 bin emekçi çalışıyor.

DİZEL OTOMOBİL

Avrupalı otomobil tekellerin otomobil üretimindeki dizel oranı. Özellikle büyük hacimli lüks araçlar Avrupa’da dizel motorlu üretiliyorlar.

BMW %73

Daimler %70

PSA %56

VW¹ %54

Renault %53

¹) VW tekelinde bu oranın düşük görünmesi aldatıcı. En fazla satılan küçük hacimli binek araçlar genelde benzinli oluyor. Örneğin Polo ve bundan küçük modellerde dizel oranı yüzde 20’nin altındayken Passat gibi araçlarda dizel oranı %80 dolayında. VW tekeline ait olan Audi’nin özelikle en büyük hacimli (A6, A7, A8 ve Q7) modellerinde dizel oranı %85 dolayında.


YÜKSEK ÜRETKENLİK

2016 yılında otomobil tekellerinde çalışan kişi başına artı değer¹ üretimi

BMW 169.052

Daimler 116.698

Audi 113.190

VW 85.174

¹) Tekelin vergi öncesi kârı artı toplam personel giderleri eksi finans ve ortaklıklardan elde edilen gelirler ortaya çıkan sonucun çalışanların sayısına bölünmesi. Tabi ki tekellerin bilançoları hazırlanırken yapılan manipülasyonlar nedeniyle bu rakamlar gerçeğin altında. Örneğin değişik yatırımlar veya olası beklenmedik gelişmeler için ayrılan dev meblağlar kâr hanesine yazılmadığı için gerçek artı değer de ortaya konulmuyor.


TEKELLERDE KÂR MARJI

Marka 2016 2015

BMW %10,0 %10,4

Daimler %7,9 %8,5

Toyota %7,8 %10,0

Renault %6,4 %4,7

GM¹ %5,7 %3,2

Hyundai %5,5 %6,9

PSA %4,8 %3,6

FiatChrysler %4,6 %2,4

VW² %3,3 %-1,9

Ford³ %2,7 %5,1

¹) GM tekelinin sattığı Opel/Vauxhall’ın 2016 kâr marjı %1,3

²) VW tekeline ait markaların 2016 kâr marjları: Audi %8,8, Porsche %17,2, Skoda %8,7, Seat %1,7

³) Ford Avrupa’nın 2016 kâr marjı %6,0

Close