Written by 12:32 DÜNYA

Dünyanın 2024 hali

YÜCEL ÖZDEMİR

Üç gün sonra gireceğimiz 2024’te olacaklara dair yapılan değerlendirme ve tahminlerin çoğunda pek parlak bir tablo çizilmiyor. Çünkü emperyalist devletler ve kapitalist gerici rejimlerin insanlığı sürükledikleri açlık, yoksulluk, sömürü, savaş, silahlanma, küresel ısınma, göç girdabından çıkarmaya niyeti yok. Tersine, girdabın çapını büyüterek daha fazla insanı öldürmenin, yok etmenin peşindeler.

Buna rağmen 2024’te gerçekleşmesi muhtemel gelişmelerin, dünyayı bir yol ayrımına, kavşağa yaklaştıracağına dair ipuçları mevcut.

Şubat 2022’de başlayan Ukrayna-Rusya savaşının ne zaman biteceğine dair bir ön kestirimde bulunmak gerçekten de zor. Zira, Ukrayna’yı savaşa iten Batılı emperyalist devletler açısından, Rusya Kiev’e doğru ilerlemediği sürece, düşük yoğunluklu savaş halinin pek çok getirisi var. Bunların başında Doğu Avrupa’nın silahlandırılması, daha fazla bağımlı hale getirilmesi geliyor. Ukrayna savaşı silah satışlarında rekorlara vesile oldu. Almanya bu yıl yeni bir rekor olarak 11.7 milyar avroluk silah satış izni verdi. Hal böyle olunca yılın en çok kazananları silah ve enerji tekelleri oldu.

Rusya cephesinde ise 11 Mart’ta yapılacak başkanlık seçimlerine kadar müzakereden söz eden olmayacak. Putin’in yeniden seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Ukrayna’da ise savaş nedeniyle seçim rafa kaldırılmış görünüyor. Normal koşullarda Ukrayna seçimlerinin de mart ayında yapılması gerekiyor.

2023’de Ukrayna ve Gazze savaşlarının gölgesinde halen ABD-Çin rekabetinde perde adeta 11 Ocak’ta Tayvan’da yapılacak seçimlerle açılacak. Başka bir deyişle ABD, son birkaç yıldır kaşıdığı “Tayvan sorunu”nda meyveleri 2024’te toplamaya çalışacak. Alman basınında şimdiden bağımsızlık yanlısı Demokratik İlerici Partinin Adayı Williams Lai’nin kazanması durumda Çin’in Tayvan’a yaptırımlar için düğmeye basacağı yazılıyor. 26 Aralık’ta Mao Zedong’un 130. doğum günü dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Tayvan’ı birleşmeye davet etti. Aynı zamanda Çin devriminin 75. yılı olan 2024’te birleşmenin zorla, silahla gerçekleştirilmesi durumunda Pandora’nın kutusu da açılmış olacak. Dolayısıyla 2024 Çin için adeta bir yol ayrımı…

Yol ayrımının bir yanı Çin-Tayvan ilişkileri, diğer yanını ise Batılı emperyalistlerin “yeni yatırım merkezi” ilan ettiği Hindistan’ın yükselişiyle ilgili. Hindistan Politika Araştırmaları Merkezinden Sushant Singh, Çin’in ekonomisinin yeniden canlanması veya batması açısından 2024’ün çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Çin’e karşı alınması beklenen yaptırımlardan etkilenmek istemeyen pek çok Batılı tekel, üretimlerini nüfus bakımından dünyanın en büyük ülkesi haline gelen Hindistan’a kaydırıyor. Bu hafta Der Spiegel’de yer alan bir haber-yorumda, Hindistan ekonomisindeki yüzde 7’lik büyüme ve borsadaki rekor yükselişlerin yeni yabancı firmaları çektiğine dikkat çekiliyor. Ülke spekülatif mali sermaye için adeta cennete dönüştü.

Batılı tekellere kapıları sonuna kadar açan Hindistan’da önümüzdeki yıl halk sandık başına gidecek. İşsizlik, yoksulluk ve sefalet diz boyu. Çin’e karşı ibreyi Batıya çeviren Başbakan Nerandra Modi, milliyetçiliği körükleyerek siyasi gücünü artırıyor. Bu nedenle Hindistan seçimleri bölgesel dengeler açısından önemli.

Rusya’daki seçimlerde Putin’in kazanacağına şimdiden kesin gözüyle bakılıyor. Ancak kasım ayında ABD’de yapılacak başkanlık seçimlerinde Joe Biden’ın kaybetme ihtimali kazanma ihtimalinden çok daha fazla. Yeniden adaylığını ilan eden aşırı sağcı Donald Trump’ın kazanması durumunda ise dünya yeniden “artçı şoku”nu yaşayacak.

Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturması durumunda dünya çapında zaten yükseliş içinde olan aşırı sağ, yeniden moral bulacak ve hedef büyütecek. İktidarda olduğu 2016-2020 yılları arasında her fırsatta Çin’e karşı ticaret savaşından söz eden Trump, Biden’ın yapmak istediklerini hızlandıracak. ABD içinde ise Demokratlarla-Cumhuriyetçiler arasındaki mücadelenin acımasız hale gelme olasılığı yüksek.

Keza Trump’ın kazanması durumunda Avrupa ile AB ilişkilerinde yeni sarsılmalar meydana gelebilir.

ı. Trump döneminde ilişkiler adeta buzdolabına konulurken, Biden buzdolabından çıkarıp Ukrayna savaşının da etkisiyle canlandırdı. Daha önce Ukrayna’daki savaşı açıktan Avrupa’ya ihale eden Trump, seçimleri kazanması durumunda “çok pahalıya mal olduğu” gerekçesiyle Ukrayna’dan mali ve askeri desteği çekebilir. Cumhuriyetçiler şimdiden maddi yardım yapılmaması çağrıları yapıyor. Trump da seçim kampanyası sırasında “Kazanırsam savaşı 24 saat içinde bitiririm” diyor. Bu durumda, Ukrayna savaşının faturasını asıl olarak Almanya ödemeye devam etmek zorunda kalabilir. Alman hükümeti vaktinde manevra yapıp müzakere masasını kurmaya aracılık etmediği takdirde, en geç eylül 2025’deki genel seçimlerde ağır bir şamar yiyebilir.

Bütün bunlar bugünden görülebilen muhtemel gelişmeler. Bir de göremediğimiz, görünmeyen ve hesapta olmayan gelişmeler olacak. Açık görünen ise kapitalistler tarafından emekçilere, işçi sınıfına, ezilen halklara vadedilecek daha iyi bir dünya yok. Bu nedenle her açıdan insanca yaşanabilir bir dünya için mücadeleden başka bir seçenek bulunmuyor.

 

Close