Written by 14:18 ÇALIŞMA YAŞAMI

Duisburg Thyssenkrupp’ta kazan kaynıyor

Almanya’nın önde gelen çelik şirketlerinden Thyssenkrupp’da işçilerin huzursuzluğu, süreli sözleşmesi olan bir işçinin işten atılması üzerine iş bırakmaya dönüştü. Thyssenkrupp’un Bruckhausen’deki işletmesinde çalışan işçiler, işverenin bu kararını 20 haziran günü iş durdurup greve çıkarak protesto ettiler. Olayın tek bir işçiyle sınırlı olmadığını düşünen işçiler, önümüzdeki günlerde yaşanması beklenen kitlesel çıkışlar konusunda kaygı ve tepkilerini göstermek için 20 haziran ve 21 haziranda iş durdurdular. Gündüz vardiyasında yapılan grevin ardından ikinci vardiya işçileri de aynı nedenlerle iş bırakarak, taleplerini işyeri girişine astılar:

“Süreli işçilerin işten atılmasına hayır; tüm meslek eğitimi yapan gençler işe alınsın; krizin yükü işçilerin sırtına yüklenmesin’“

THYSSENKRUPP’TA NELER OLUYOR?

Thyssenkrupp’ta geçtiğimiz mart ayı sonunda işveren, sendika ve işyeri temsilciligi arasında görüşmeler uzlaşmayla sonuçlanmıştı. İki taraf açısından da kabul gören sonuca göre, 2026 yılına kadar tüm işletmelerde 3 bin işçi çıkarılması ve bunun sosyal bir plan dahilinde yapılması konusunda anlaşılmıştı. Buna göre üretimdeki işçilerden Bochum’da bin, Duisburg Hüttenheim 800 işçinin işten çıkarılması gündemdeydi. Yine anlaşma çerçevesinde bürolarda çalışan bin kişinin de işini kaybetmesi planlanıyordu. Anlaşma süresiz sözleşmeyle çalışan işçileri kapsamakta, süreli sözleşmeyle çalışan işçiler işçiler ise kaderlerine terkedilmişti.

İşveren ve IG Metall yöneticilerinin ’sosyal‘ olarak adlandırdıkları bu planın hiç te o kadar umut verici olmadığı kadrolu-kadrosuz tüm işçiler tarafından farkedilmesi uzun sürmedi ve işçiler arasında tedirginlik ve öfke gün geçtikçe arttı.

HOŞNUTSUZLUK GREVE DÖNÜŞTÜ

İşçilerin bu hoşnutsuzluğu 20 haziran günü 3 yıllık süreli sözleşmeyle çalışan bir işçinin işten atılma kararı ile greve dönüştü. Kadro sözü verildiği halde, 30 haziran tarihi itibariyla sözkonusun işçinin işten atılma kararı verilmesi üzerine gündüz vardiyası işçileri, spoantan bir kararla işi bırakarak Tor 4 önünde bir miting yaptılar. İşvereninin kararını prosto eden konuşmalarda, olayın bir tek işçi ile sınırlı olmayıp, işletmedeki bütün işçileri yakından ilgilendirdiği dile getirilerek, kararın geri alınması istendi.

Bu kararın işletmedeki taşeron işçilere yönelik kıyımın ilk adımı olduğnu söyleyen işçiler, taleplerini kapıya astıkları dövizlerle dile getirdiler. Gündüz vardiyasını takiben ikinci vardiya işçileri de 21 haziran pazar günü aynı şekilde işi bırakıp eylem yaptılar ve talpelerini tekrarladılar. Üçüncü vardiya işçilerinin de eylme yapmak istemesi üzerine işletme yönetimi olayların daha fazla büyümesini önlemek üzere tehdit ve baskı ile üçüncü kez grev yapılmasının önüne geçti.

‚OLAY TEK BİR İŞÇİNİN SORUNU DEĞİL‘

Eylem yapan işçiler, işçi kıyımının taşeron işçilerle başlatıldığına ama bunun işletmedeki kadrolu işçileri de kapsayacak bir işten atma dalgasına dönüşeceğine dikkat çekiyorlar.

İşveren vardiya sistemini değiştirme, üretimi daraltma ve fırınları daha erken kapatma planları yapmasının da bu planla ilgili olduğu belirtiliyor.

İşçilerin sendika ve işyeri temsilcilerine kulak vermeden kendililiginden eyleme geçmesi patron tarafını oldukça kaygılandırdı. Çünkü bu grevler diğer işletmelere de yayılabilirdi. Bu nedenle ilkj iki grevden sonra, sendika ve işyeri temsilcilerini de yanlarına alarak işçilere eylem yapmaları halinde ceza verileceği ve hukuki süreç başlatılacağı tehdidinde bulunarak grevin devam etmesini engellediler. Bu arada işçilerin eylemine sadece bir işyeri temsilcisinin destek vermesi dikkat çekiyor.

İŞVERENİN PLANLARI KOLAYCA HAYATA GEÇMEYECEK

İşyeri temsiliciliği vesendikanın bu tavrına rağmen işyerinde huzursuzluk ve tepkiler dinmedi. 25 haziran günü vardiya değişimi sırasında TOR 4 önünde bir miting daha yapılarak, işverenin tehditleri ve işten atma planı bir kez daha protesto edildi.

DİDF Duisburg dernek üyelerinin dayanışma için katıldığı mitingte, işçilerin haklı talep ve mücadelesinin devam edeceği mesajı verildi.

Thyssenkrupp yönetimi ise “grev ve eylemlerin dışardan gelen kışkırtıcılar tarafından körüklendiği” şeklindeki propaganda yürütme ve işçilere “komünistlere alet olmayın” çağrıları yaparak işçileri yıldırmaya çalışmakta. Bu tür dezenformayon ve tehditler bazı işçilerde etki uyandırsa da, Thyssenkrupp işçileri, geleceklerinin dayanışma ve mücadeleden geçtiğini her geçen gün daha iyi görmeye başlamış bulunuyorlar.

İşyerinde yaşanan grevler ve işçiler arasındaki hava, Thyssenkrupp yönetiminin işçi kıyımı planlarının kolayca hayata geçmeyeceğini gösteriyor. (YH)

Close