Written by 13:00 HABERLER

Eğitimde zor bir dönem yaşanıyor

Hessen eyaleti Mainzig Kinzig kasabasında orta öğrenimde görevli öğretmenle korona salgınında ikinci dalganın eğitim yaşamındaki etkilerini konuştuk. Öğretmenlerin bir kısmı risk grubunda yer aldığı ve evlerinde karantinada oldukları için okullarda ciddi bir öğretmen eksikliği yaşandığına dikkat çekiliyor.

ZAHİDE YENTÜR / FRANKFURT

Korona salgınının en çok etkilediği alanlardan biri de eğitim oldu. Gelişmeler öğretmen, öğrenci ve velilerin hem sağlıklarını ve günlük yaşamını hem de geleceklerini yakından ilgilendiriyor. Biz de durumu bizzat yaşayanların görüş ve izlenimlerini öğrenmek için Frankfurt yakınlarındaki Mainzig Minzig’de çalışan bir öğretmen durumu gazetemize şu şekilde anlatıyor: “IGS’de (Integrierte Gesamtschule) öğretmeniyim. 2020’de yaz tatilinden sonra okul olarak birçok önlemin alınması gerektiğini değerlendirdik. Başlangıçta kimse korona virüsünün okul yaşamı üzerinde bu kadar hızlı etkisi olacağını düşünmemişti. Öğretmenler olarak her gün çeşitli kurallar ve önlemlere uymak zorunda kalıyoruz. Aynı şekilde öğrenciler de bu kural ve önlemlere uyuyor. Öyle günler oldu ki, bakanlığın aldığı kararlar günde iki kere değişti.

Güncel olarak Mainzig Kinzig kasabasında bizim için farklı kuralların geçerli olduğundan söz edebilirim. 7. ve 10. sınıflar karma modelle ders görüyorlar. Yani sınıfta yeterli mesafeyi sağlamak için sınıflar ikiye bölünüyor. Her sınıfta A ve B grupları oluşturuluyor. Bu gruplar bir hafta okulda ders görüyor, diğer hafta internet üzerinden ders görüyor. Öğretmen ve öğrenciler derste, okul bahçesinde, öğretmenler odasında her yerde maske takmak zorundalar. İlköğrenimde sınıflar sabit tutuluyor. 5. ve 6. sınıflar da sabit sınıflarda ders görüyor. Din ve etik dersinde bir istisna yapılıyor.”

Koronavirüsü kapan öğrenciler ve evlerinde risk grubuna ait aile üyeleri olanlar mesafeli ders (internet üzerinden) görüyor. Yani öğretmenler öğrencilerine internet üzerinden ders malzemelerini gönderiyor ve öğrenciler bu şekilde ders öğreniyor. Anlamadıkları konuları internet üzerinden öğretmenlerine soruyorlar.

Öğretmen devamla şunları anlatıyor: “Benim okulumda internet dersinden sorumlu bir öğretmen grubu var. Bu grup mesafeli öğrenim gören öğrencilerle ilgileniyor. Bu sistem iyi çalışıyor. Evde öğrenim gören öğrencilere okul bir IPad verdi. Bu arada eğitim bakanlığının okullara dağıttığı IPadlerin yetmediğini fark ettik. Zira karantinada olan öğrenci sayısı şu anda fazla ve bu öğrencilerin evde kullanacakları bir IPadleri yok.”

Öğretmenler mevcut önlemlerden dolayı öğrencilerin derslerinden geri kalmasını istemiyor. Öğrencilerin durumu iç açıcı değil. Arkadaşlarıyla buluşamıyor, ödevlerini tek başına yapmak zorunda kalıyor, ders aralarında arkadaşlarıyla oynayamıyor, arkadaşlarıyla aralarına mesafe koymak zorunda kalıyorlar ve alışık oldukları sınıflarında ayrılmış durumdalar.

Öğretmenler, mesafeli öğrenim gören öğrencilere iki defa (A grubu için ayrı, B grubu için ayrı) ders hazırlamak zorunda. Sınıfta oturmasalar bile bu öğrencilerle özel ilgilenmek durumunda. Bu durum öğrencilerin başarılarını değerlendirerek not vermek için hiç de kolay değil. Okulların asıl zorluğu yeterince elemana sahip olmamaları. Bazı öğretmenler de risk grubuna dahil olduğu için karantinada. Bu nedenle okullarda ciddi bir öğretmen açığı mevcut.

Yaz tatilinden sonra veliler okulun sunduğu şartlardan memnun olmadıklarını belirttiler. Onlar açısından önlemler yetersizdi. Sınıflar doluydu, zorunlu mesafeye uyulmuyordu ve en büyük problem okul otobüsünün dolu olmasından dolayı mesafeye uyulamamasıydı. Kasım ayında alınan yeni önlemlerle bu durum değişti ve bir iyileşme görüldü. Şu anda veliler durumdan hoşnut.

Konuştuğumuz öğretmenin politikacılardan ve toplumdan beklentisi mevcut önlem ve kuralların korunması. Aksi takdirde okulların yeniden kapanması söz konusu olabilir.

Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW) eyalet hükümetinin sınıflarda ders yapma zorunluluğunu kaldırmasını eleştiriyor. Okulların tamamen kapatılması yerine sınıfta ders yapma zorunluluğu askıya alındı. Bu şekilde eyalet hükümeti sorumluluğu okul yönetimlerine ve öğrenci velilerine atmış oldu.


Mülteci öğrenciler için eğitim daha zor

Main Taunus’da yaşayan 13 yaşındaki öğrenci M. de, korona önlemleri nedeniyle okul ve aile yaşamında karşılaştığı zorlukları anlattı. M. 6. sınıfta ve yedi senedir Almanya’da yaşıyor. M ve ailesi Suriye’den mülteci olarak gelmişler.

“Okullar birinci dalgayla kapandığında çok zor günler geçirdim. Okuldan gelince, derslerimi yapar ve oyun sahasında arkadaşlarımla buluşurum normalde. Bunu yapamadım. Okula gidemedim. Bilgisayarımız yoktu. Halen yok. Annemin cep telefonundan internet derslere katılmaya çalıştık. Güçlü bir wlan’ımız olmadığı için bağlantı sık sık kopardı. Kardeşlerimle annemin telefonunu alır, kaldığımız köyde bağlantının güçlü olduğunu düşündüğümüz tepelere çıkardık. Ben ve kardeşlerim çok zorlandık.

O zaman evde çok oturdum. Odamıza kapanır, sadece televizyonda filim izlerdim. Can sıkıntısından çok yemek yedim ve çok kilo aldım. Ama şimdi kilolarımı tekrar verdim.

Şimdi okulumuzda vardiya sistemi uyguluyoruz. Bir hafta okulda ders yapıyoruz, diğer hafta evdeyiz ve internet üzerinden derslere katılıyoruz. Bu arada Noel döneminde annem ve babam hepimize birer handy hediye etti. Ekranı büyük ve çok güzel. Ancak sadece ders yapmak için kullanma iznimiz var. Bütün derslerimizi yaparsak ve odamızı toparlarsak annem bir saat handyde oyun oynamamıza izin veriyor.

Okulun tamamen kapatılmasını istemiyorum. Okula gitmediğimde arkadaşlarımı göremiyorum. Arkadaşlarımla oynayamıyorum. Eksikliğini çektiğim konu bu. Arkadaşlarım. Okul bize birer Ipad verecekmiş. Bu habere çok sevindim. Belki onda oyun oynayabilirim. “


Kapanma süresi öğrenimin iyileştirilmesi için değerlendirilmeli

Dünyanın hemen her ülkesinde olduğu gibi Almanya’da da siyasi iktidar, salgın döneminin olağanüstülüğünü öne sürerek, halkı karar alma süreçlerinin tamamen dışına itiyor. Ülkeyi ve toplum hayatını yakından ilgilendiren kararlar alınırken ne işçi ve emekçilerin ne sendikaların ne meslek örgütlerinin vb. görüş, öneri ve talepleri dikkate alınıyor. Bu antidemokratik ortam eğitim alanında da geçerli. Eğitim alanında örgütlü Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW)’nın salgın dönemine ilişkin görüş ve taleplerini derledik:

GEW, okulların kapatılmasıyla ilgili kararı desteklediğini açıklarken, bu dönemin dijitalleştirmenin yaygınlaştırılıp mükemmelleştirilmesi için kullanılmasını istedi. Sendika anaokulu, kreş ve okullar için taleplerini şöyle sıraladı:

  • Meslek Güvenliği ve Sağlık Yasasına göre bireysel risk değerlendirmeleri uygulanmalıdır.
  • Her kreşin kesin ve etkili hijyen planlarına ihtiyacı var. „Alman Sosyal Kaza Sigortası’nın (DGUV) enfeksiyondan korunma konusundaki gündüz bakım merkezlerine yönelik düzenlemelerine uyulmalıdır. Dahası, tüm kreş ve anaokullarında işyeri doktorları görevlendirilmeli, risk grubunda olan eğitmenler bilgilendirilmeli, ücretsiz testten geçirilmeli ve grip aşısı yapılmalı, tek tek durumlarda ücret karşılığı işten muaf tutulmalıdırlar.
  • Okullarda kapanma dönemi sonrası Robert Koch Enstitüsü’nün tavsiyelerine uygun olarak küçük gruplar halinde yüz yüze dersler yapılmalı, beşinci sınıftan itibaren yüz yüze derslerle dijital öğrenim arasında denge sağlanmalı, sınıflar hava filtreleriyle donatılmalıdır.
  • Öğrenim zorluğu çeken öğrenciler için stajyer öğretmenler görevlendirilmeli ve bütün eğitim kademelerinde yaşanan öğretmen açığı acilen kapatılmalıdır.
  • Sınav döneminde ya da okul seçme aşamasındaki öğrencilere ve velilerine özel yardımlar sağlanmalı.
  • Verilen sözler yerine getirilerek, her öğrencinin dijital öğrenime erişecek şekilde laptop veya ipad ihtiyacı ücretsiz olarak karşılanmalıdır.
Close