Written by 16:30 POLITIKA

Erdoğan Almanya’da neden bu kadar fazla oy alıyor?

Duisburg-Essen Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İnci Öykü Yener-Roderburg ile Türkiye seçimleri, göçmenlerin oy tercihleri ve tercihlerdeki etkileri konuştuk.

YÜCEL ÖZDEMİR

AKP ve Erdoğan’ın genel olarak yurt dışında Türkiye ortalamasının üzerinde oy almasının başlıca nedenleri nedir sizce?

Genel olarak yurt dışındaki ülkelere baktığımızda Millet İttifakı ya da Kılıçdaroğlu’nun daha fazla ülkede yüksek oy aldığı görülüyor. Ancak oy sayısı ve oranlar açısından Erdoğan’ın en fazla oy aldığı Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya, Belçika gibi ülkeler aynı zamanda en fazla oy bulunduğu ülkeler. Sadece Almanya ve Fransa’da kullanılan oylar toplam oyların yüzde 60’ına denk geliyor. Yüzde 50 Almanya’da, yüzde 11 de Fransa’da. Belçika, Avusturya ve Hollanda’yı da eklediğimizde bu oran yüzde 85’e kadar ulaşıyor.

Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiyelilerin çoğunluğu 1960’lı yıllardan itibaren göç ettiler. 1970’li yıllarda başlayan aile birleşimiyle nüfus hızla arttı. Batı Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenliler arasında her ne kadar politik göçmenler diğer ülkelere göre sayıca fazla olsa da, sayıca 1960’lı yıllarda “misafir işçiler” ve onların bugüne kadar genişlemiş ailelerini geçebilecek düzeyde değil. Literatürden bildiğimiz bir şey var, o da vasıflı olmayan göçmenlerin gittikleri ülkelerde daha muhafazakâr olmaya meyilli olması.  1987’den beri Türkiye sınır kapılarında kullanılan sınırlı sayılı oy da sağ muhafazakâr partilerin öne çıktığını gördük. 2014 itibariyle yurtdışında oy kullanabilen yurtdışı seçmenleri içerisinde, diasporadaki Türkiyeliler içinde özellikle 1960larda işçi olarak gelen bu grup hala asıl belirleyici etken olduğu için AKP’nin yurtdışında Türkiye ortalamasının üzerinde oy aldığını görüyoruz.

Yüksek oy almasında camiler ve cemaatler üzerinden daha fazla örgütlü olmasının rolü de var mı?

Olmaz olur mu. AKP’nin en fazla oy aldığı ülkelere baktığımızda, 1980’li yıllarda kurulan DİTİB’in rolü çok büyük. Özal döneminde kurulan DİTİB ve ona bağlı camiler Türkiye devletinin yurt dışındaki en büyük enstrümanı. Diyanet uzantılı Almanya’da bin, Fransa’da 250, Belçika’da 70 cami ve dernek var. Her cami ve derneğin başında Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın memuru olan imamlar bulunuyor. DİTİB genellikle gücü elinde bulunduranlara göre hareket ediyor. Yani devlet söylemlerini direkt bu camilerde bulmak mümkün. Bunu AKP öncesi hükümetlerde de görebiliriz, ancak, AKP’nin bu alanı öncüllerinden daha verimli kullandığını söylemek çok mümkün.

Camilerin cemaatleri asıl olarak Türkiye’deki Sünni cemaatlerle de bağlantılı. DİTİB sadece Almanya’da 800 bin kişiye ulaştığını ileri sürüyor, ki bu rakam Almanya’daki Türkiye kökenli Sünni grupların yaklaşık üçte birine tekabül ediyor.

Ayrıca şunu da söylemek gerekiyor: DİTİB sadece bir inanç kurumu değil. Yıllar içinde kendisini öyle konumlandır ki, Almanca kurslarından aile planlamasına kadar çok geniş konulara ve alanlara el attı. Almanya’nın doğru yapamadığı göçmen politikası da buna yol açtı. Kurumsal ve günlük ırkçılığın hala kol gezdiği Almanya’da kendine alan açmakta zorlanan bu dışlanmış kesim için sosyal ortam eksikliğini gideren tek kurum DİTİB oldu.

DİTİB’e angaje olmayan Kürtler, Aleviler kendilerini Sünni Türk gruplardan zaten ayırmışlardı, ki onların da kendi dernek/vakıfları bulunuyor. DİTİB de Sünni kesimleri tek başına kontrol altına alan kurumsallaşmış, köklenmiş bir kurum/kurumlar ağı haline geldi. Bu üç grubun dışında kalanların küçük bir bölümü DİDF ve benzer sol derneklerde örgütlenirken, geri kalan özellikle muhalif grupların örgütlenememiş, örgütlenmek istememiş olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zaten katılım oranının yüzde 50lerde seyretmesi, seçime katılım arttıkça muhalif oylarının artması da bunun göstergesi çünkü bu örgütsüz kitlenin büyük bir kısmı sandığa gitmiyor.

Almanya’da kentlere ve bölgelere göre bakıldığında Erdoğan ve AKP’nin oyu bazı yerlerde ortalamanın çok üzerinde. Özellikle Essen ve Düsseldorf bu konuda dikkat çekici. Bu kentlerde AKP ve Erdoğan’ın ortalamanın çok üzerinde oy almasının nedenleri nelerdir sizce?

Essen Türkiye dışında sadece en yüksek oyun değil aynı zamanda en fazla oyun da bulunduğu bölge. Ayrıca Düsseldorf, Köln, Münster de önemli. Bu bölgede yaşayanların büyük kısmı madenlerde çalışmak üzere gelenler, onların çocukları ve torunları.

Essen’de seçim kampanyasını bizzat her iki turu da yakından izledim. DİTİB camileri seçim koordinasyon merkezi olarak kullanıldı. Örneğin önlerinden iki katlı otobüsler ve minibüsler kaldırıldı seçim alanlarına. Yine Hagen, Herne, Gelsenkirchen, Recklinghausen gibi kentlerde gettolaşmış bölgelerde seçmen taşımak için özel çaba harcandığını sık sık duyduk. Diğer taraftan CHP’nin yurtdışındaki örgütlenmesinin çok zayıf olduğunu söylememiz gerekiyor. Hatta CHP’nin yurtdışında Almanya ve Fransa özelinde bildiğimiz anlamda bir örgütlenmesinin olduğunu söylemek ise mümkün değil.

Nesil değişimiyle siyasi görüşlerin değişebileceği konusunda biraz temkinli olmak istiyorum. Çünkü bu bölgede diaspora sürekli kendisini yeniliyor, güncelliyor. Konuyu şu şekilde örneklendireyim; buradaki muhafazakâr gruplarda Türkiye’den eş bulma daha çok rastlanan bir durum. Yani Türkiye ile devam eden yakın ilişkiler siyasi olarak etkileşimi nesillere aktarıyor. Üçüncü nesil dediğiniz kişinin babası daha birinci nesil göçmen oluyor. Yeni nesillerde sürekli güncellenen bir bilgi aktarımı da var. Bu ve benzeri nedenlerle muhafazakâr yapıya sahip gruplar için nesillere göre tercihlerin değişeceğini söylemek yerine temkinli olmak gerekiyor. İlk kez oy kullanan seçmen gruplarını izlediğimde, muhafazakâr ve AKP’ye oy verenlerin fazla olduğunu bizzat gördüm sahada.

Erdoğan ve AKP’yi seçmede yaşadıkları ülkelerde karşı karşıya kaldıkları sorunlar rol oynuyor mu? Yetişkinler bir yana gençlerin Erdoğan ve AKP’ye oy vermesi nasıl açıklanabilir?

Çok önemli bir noktaya değindiniz. DİTİB birçok açığı dolduruyor. Sözünü ettiğiniz gençler bu grubun içinde doğuyor, büyüyor, arkadaşlıklar kuruyor, birisiyle evleniyor. Dolayısıyla gençler grubun dışına çıkamıyor ya da çıkmakta zorlanıyorlar. Üniversitedeki Türkiye kökenli öğrencilerimle konuştuğumda, çoğunluğunu kendisini Türkiyeli görüyor. Bu sadece AKP’ye destek verenlerin değil, bütün diasporanın problemi. Hepsinin yaşadığı ülkede karşı karşıya olduğu ayrımcılık birbirinden farklı değil. Tek sorun, Kürtler ve Aleviler Almanya’daki sistem içinde daha fazla yer alırken, daha fazla ayak uydururken, milliyetçi-muhafazakârlar daha içe kapanık yaşıyor. Bunun bir sebebi de Kürtler ve Alevilerin hala hak mücadelesinde olması ve bulundukları ülkelerdeki demokratik ortamdan faydalanarak seslerini duyurmak için alan açmış olmaları. Almanya vatandaşlığına geçişte Kürtler ve Aleviler özellikle aidiyet ile ilgili bir çelişkiye düşmezken, diğer kesimler de bunun bir problem olabildiğini, bu grupların daha temkinli yaklaşabildiğini söyleyebiliriz.

Close