Written by 15:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Et endüstrisinde mafya yöntemleri

Et endüstrisi, sömürüye en açık kesim olan göçmen işçileri daha fazla sömürüye tabi tutmanın yeni bir yolunu buldu. Hollanda Almanya sınırında faaliyet gösteren et imalat işletmeleri, mevcut yasaları delerek fahiş kiralar, yüksek yol ücretleri, şantaj ve ölüm tehditleri ile işçi simsarlığına devam ediyorlar.

SEVİNÇ SÖNMEZ

Almanya’da olduğu gibi Hollanda da et imalathanelerinde çoğunlukla Doğu Avrupa’dan getirilen göçmen işçiler çalıştırılıyor. Ancak bu işçiler, hemen sınırın ötesinde, Almanya’ da kiralanan evlere yerleştiriliyorlar. Kira ücretleri ve yol masrafları aylıklarından düzenli kesilen işçilerin çoğunlukla kira sözleşmeleri dahi bulunmuyor.

MEVCUT YASALARA RAĞMEN

Almanya’da, et endüstrisinde hâkim olan insanlık dışı çalışma ve barınma koşullarına karşı iki yıl önce “iş güvencesi kontrol yasası” yürürlüğe girmiş, üretimin başlıca bölümlerinde kiralık işçi çalıştırmak ve güvencesiz iş sözleşmeleri yasaklanmıştı. Yasa, taşeron firmalarda çalışan işçilerin ise diğer işçilerle eşit muameleye tabi tutulmasını öngörüyor. Barınma koşullarında da asgari standartların yerine getirilmesini öngören yasa, 2022 yılında etkisini göstermeye başlamış olsa da Avrupa et endüstrisinde hala kötü ve güvencesiz işçi çalıştırma yöntemleri hâkim. Çünkü bu yasa sadece Almanya’da çalıştırılan kiralık göçmen işçiler için geçerli.

Hollanda yasalarına göre ise, “makul” konut ve sağlık sigortası için işçilerin aylığından sadece yüzde 25 oranında bir meblağ kesilebiliyor. Hollanda Almanya sınırında faaliyet gösteren et imalat şirketleri bir süredir bu yasal düzenlemeleri delerek göçmen işçileri insanlık dışı, sınırsız sömürü koşullarında çalıştırarak karlarına kar katmaya devam ediyor.

YENİ BİR SÖMÜRÜ SİSTEMİ İŞLİYOR

Yurtdışında bulunan özel istihdam şirketleri (modern amele pazarı olarak da adlandırılan istihdam büroları, kamunun yetkisinden çıkarılıp özelleştirilerek, işsizlerin en zor ve istismara en açık oldukları zamanlarda, eline düştükleri ve ağırlıklı olarak kâr amaçlı çalışan kurumlardır) Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde emlak satın alıyor ya da kiralıyor ve buralara sınırın diğer tarafında çalıştırdığı kiralık işçilerini yerleştiriyor. Böylelikle, Hollanda’da çalıştırılan işçiler Alman et endüstrisi için geçerli olan yasaların, Almanya’da ikamet ettikleri için ise Hollanda da uygulanan yasaların kapsamına girmiyorlar. Kiralık göçmen işçileri bu şekilde yoğun baskı ve sömürü altında tutan şirketler, rahatlıkla işçilere kötü barınma koşullarını, fahiş kiraları ve keyfi işten ve evden atmaları dayatabiliyorlar.

DGB- İşçilerin serbest Dolaşımı Projesi’nden (Arbeitnehmerfreizügigkeit) Pagonis Pagonakis’in ARD-Format Report Mainz kanalına verdiği demece göre, özel istihdam şirketleri en fazla karı işçilerin aylıklarından kestikleri barınma ve yol masraflarından elde ediyorlar. Bir yatak için 350 ila 400 euro, yol masrafları için ise 50 euro ödeyen işçiler, işverenin sınırsız sömürüsüne maruz kalıyorlar. İşyerini kaybeden işçiler anında barınaklarını da kaybediyorlar. Bu yüzden bölgede evsiz kalan kiralık göçmen işçilerin sayısı da artmakta.

ÖLÜM TEHDİTLERİNE VARAN BASKILAR

Ayrıca işçiler sahip oldukları hakları bilmedikleri için işverenin korkutma, sindirme ve hatta ölüm tehdidi gibi baskılarına da çaresiz biat ediyorlar. Report Mainz’in haberinde yer alan bir örnekte, bir işçi, çalıştığı kiralık firma tarafından işten çıkarılınca, ailesiyle birlikte kaldığı evden de çıkarılıyor. Gece yarısı çocukları ile sokakta kalan aile, elektriği ve suyu olamayan, boş harabe bir eve yerleşiyor. Aile, bir süre sonra ev de çıkan yangından kurtarılıyor fakat yine evsiz kalıyor ve çocukları ellerinden alınarak bir bakıcı aileye veriliyor.

Bir diğer örnek ise, ülkesine geri dönmek üzere sınırda konuşan Romanyalı bir işçiye ait. İşçi, hastalandığı için çalışamayacağını söylemesi üzerine işverenin kendisine çalışmasını emrettiğini, buna itiraz etmesi üzerine ise işverenin kendisine eşyalarını toplayıp derhal gitmesini yoksa kendisini öldüreceğini söylediğini anlatıyor. Gece yarısı beş parasız sokakta kalan işçi canını kurtarabilmek için ülkesine geri dönüyor.

MAFYA YÖNTEMLERİ

Geçtiğimiz yılın sonunda, Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde insanlık dışı barınma koşulları ile mücadele kapsamında 3. kez bir dizi ev baskını gerçekleştirildi. Romanyalı bir iş güvenliği ekibinin de eşlik ettiği baskınlarda, iş sözleşmeleri ve asgari ücretin ödenip ödenmediği de denetlendi. Denetlenen 42 evin 30”unda elektrik olmadığı gibi yangından korunma sisteminin de yeterli olmadığı ve evlerin çoğunda küf olduğu belgelendi. Elektriği olmayan evlerde ihtiyaçların giderilmesi için ateş yakılma ve dolayısıyla yangın çıkma ihtimali yüksek oluyor. Bu baskınlarda aynı zamanda, firmaların işçilerden sadece yüksek kiralar almakla kalmayıp onları izole ve tehdit ettikleri ortaya çıktı. Alman makamları, her iki ülkede de uygulanan bu mafya yöntemlerine karşı yaptırım uygulanabilmesi için Hollanda ve Alman makamlarının birlikte hareket etmelerinin önemine işaret ediyor.

Kuzey Ren Vestfalya eyalet hükümeti, Temmuz, 2021 yılında barınma hakkını güçlendiren bir yasa (Wohnraumstärkungsgesetz) yürürlüğe soktu. Bu yasaya göre herhangi bir konut kiralık işçilere kiraya veriliyorsa bunun makamlara bildirilmesi gerekiyor. Ancak makamlar, evi kiralayanlarla evde oturanlar farklı kişiler olduğunda, bu konutların imarını, yangına karşı korunma sistemlerini ve kiralık işçi barındırmadaki yeterliliklerini ne denetleyebiliyorlar ne de güvence altına alabiliyorlar.

Onur ve Adalet Derneği’nde kiralık işçilere danışmanlık yapan Avukat Klaus Körner, işverenlerin sınırda altı ay ile on yıl arası hapis cezasına tekabül eden cezai suçlar işlediklerini ancak gözdağı verilen ve şiddetle baskı altında tutulan işçilerin suç duyurusunda bulunmadıklarını, dolayısıyla da hiç dava açılmadığını söylüyor.

Koşullar, 60’lı yıllarda, daha iyi bir yaşam için Almanya’ya gelmeye başlayan göçmen işçilerin yaşam şartlarını, maruz kaldıkları ağır sömürü koşullarını ve örgütsüz oldukları için yaşadıkları çaresizliği anımsatıyor.

60’lı yıllardan bu yana, kapitalizmin gelişmesiyle birlikte birçok şey de değişti. Değişmeyen tek şey ise sermayenin kar hırsı ve sözde en kapsamlı yasalara ve denetim araçlarına sahip olan Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin, emeğini satarak en ağır koşullarda yaşam mücadelesi veren göçmen emekçileri mafyavari yöntemlerle sömürmeye devam eden sermaye sınıfına dokunmuyor olması!

Close