SEMRA ÇELİK
Almanya’da 30 Ocak 1933’te iktidara gelen Hitler’in partisi NSDAP, 2 Mayıs’ta Hücum Kıtaları‘nı (SA) sendika binalarına gönderdi. Sendika binaları kapatıldı, sendikacılar tutuklandı. Önceki yıllarda komünist, sosyalist, Hıristiyan oldukları biraraya gelemeyen sendikacılar faşizmin zindanlarında veya toplama kamplarında biraraya geldiler.
2 Mayıs 1933, Almanya’da sendikalar açısından kara bir gün oldu. Faşist saldırı çeteleri sendika binalarını bastılar. Artık işçilerin bağımsız temsilcileri kalmamıştı. O zamana kadar Nazi belasının kısa sürede yok edileceğini düşünerek kendilerini mücadele etmek yerine sessiz kalmakla sınırlayan sendikalar bunun ne kadar büyük bir yanılgı olduğunu fark ettiler.
Sendikalar 2 Mayıs 1933’te SA’nın saldırısıyla dağıtıldılar. Bütün mallarına el konuldu , sendikaların yerine yeni kurulmuş DAF ( Alman İşçi Cephesi) aldı. Artık devletten bağımsız işçi temsilciliği ve işçilerin kendileriyle ilgili kararlara katılma hakkı yok edildi. Binlerce sendikacı dövüldü, gözaltına alındı ve tutuklandı. Bazıları daha sendika binalarını terk etmeden öldürüldüler, kimisi ise cezaevi veya toplama kamplarına gönderildi.
MÜCADELE YERİNE KÜÇÜMSEME
Gerçekten de sendikalar, özellikle de sendika yöneticileri, o zamana kadar Nazilerin iktidara gelişini ciddiye almamış, kısa sürede bu korkulu rüyanın geçeceğini sanmışlardı. Yıllar önce, daha iktidara gelmeden NSDAP’ye karşı mücadele edilmesini söyleyen, buna uygun örgütlenmeler talep eden sendika üyeleri heyecana kapılmak, Nazilerle düello etmeyi amaçlamak gibi suçlamalarla karşılaşmıştı. İktidara gelmeleri sonrası da bu karanlık dönemin kısa süre içinde sona ereceği, sakin kalınması ve bazı üyelerin istediği gibi mücadele etmek yerine örgütleri sağlamlaştırmak gerektiği ısrarla savunuluyordu. Buna ek olarak 1929’daki dünya ekonomik krizi Almanya’da 6 milyon insanın işsiz kalmasına yol açmış ve sendikalar da üye kaybederek güçsüzleşmişti.
KÜÇÜMSENENLERİN HEDEFİ OLDULAR
1 Mayıs 1933’te işçi sınıfının mücadele gününü ‚Ulusal Emek Günü‘ olarak değiştirmesine rağmen sendika yönetimleri, tıpış tıpış onu izlediler. Çoğu sendika üyesi için ise Uluslararası Mücadele Günü’nün milliyetçi bir güne dönüştürülmesinden duydukları öfkeyle diş gıcırdatarak yürüyüşe katıldılar.
Sendikaların yok edilmesi çoktan kararlaştırılmıştı bile. Naziler için baştan beri bağımsız ve demokratik sendikalar yok edilmesi gereken kuruluşlar arasında yer almıştı. 2 Mayıs planı Nisan ayında kararlaştırılmıştı. 21 Nisan’da Alman Emeğinin Korunması Eylem Komitesi‘ toplanmış ve 2 Mayıs saat 10.00’da sendika binalarına saldırılması kararlaştırılmıştı.
NAZİ DİKTATÖRLÜĞÜNÜN VAHŞİLİĞİ
Nazi diktatörlüğü sendikaların beklediğinden hızlı ve vahşi şekilde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Hindenburg, 30 Ocak 1933’te şaşırtıcı şekilde Hitler’i başbakanlığa getirdi. Halbuki 1932 yılı Kasım ayındaki seçimlerde NSDAP, Haziran ayındaki seçimlerde aldığı oy oranından yüzde 5 az (yüzde 32) oranında oy almıştı. Buna rağmen sermaye ve muhafazakar politikacıların istediği Hitler başbakan oldu.
30 Ocak’tan sonraki haftalarda Naziler devlet kurumlarını tamamen ele geçirmek için harekete geçtiler. Devlet daireleri ve polis örgütü ‚temizlendi‘, NSDAP’nin çizgisine getirildi. En soldan başlamak üzere, en sağa kadar NSDAP’ye az da olsa muhalefet eden herkes görevden alındı, tutuklandı, toplama kamplarına gönderildi ve öldürüldü.
Hitler’in iktidara gelmesinden kısa süre sonra hukuk devleti ve cumhuriyet yok edilmişti. Her ne kadar resmi olarak sendikaların dağıtılması 2 Mayıs 1933’te de olsa Mart ayında sendika konfederasyonu tarafından Hindenburg’a gönderilen bir mektupta Nazilerin 25 sendika binasını işgal ettikleri yazılmaktaydı.
Nazi Hükümeti 23 Mart 1933’te çıkardığı bir kararnameyle parlamentonun yetkilerini yok etmişti. Parlamentoda üçte ikiyi elde ederek KPD’nin yasaklanmasını ve kendi milletvekillerinin sayısını arttırmayı başardılar. Oylamada karşı oy veren çoğu sendikacı olan SPD milletvekilleri bu cesaretleri karşılığında toplama kamplarına gönderilip öldürüldüler.
SENDİKALAR TARİHTEN DERS ÇIKARDI
Değişik görüşlerden, komünist, sosyalist, Hıristiyan sendikacılar, cezaevlerinde ve toplama kamplarında biraraya geldiler. Weimar Cumhuriyeti sırasında birbirlerine düşman olan bu sendikacılar, görüş birliği içinde olmamanın nasıl da Nazilerin işine yaradığını kendi deneyleriyle görmüşlerdi. 1945’ten sonra kurulan sendikalar faşizme karşı mücadelede birleşmeyenlerin faşizmin zindanlarında birleşecekleri fikriyle, programlarına savaşa ve faşizme karşı kararlı şekilde mücadele etmeyi de aldılar.