Written by 19:00 AVRUPA

Fransa seçimlerindeki sürpriz: Aşırı sağa ‚Yeni Halk Cephesi‘ freni

Fransa’da aşırı sağcı Rassemblement National ve lideri Marine Le Pen’in Ulusal Mecliste çoğunluğu elde etmesini Yeni Halk Cephesi’nin (NFP) stratejik hamlesiyle durduruldu. Mecliste en büyük grup olan NFP, birliğini korumaya ve ilan ettiği talepler için adım atması durumunda güçlenmeye devam edecek. Asıl kader seçimleri ise 2027’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak. Avrupa’nın diğer ülkelerindeki antifaşist güçlerin Fransa deneyiminden çıkaracağı pek çok ders var.

YÜCEL ÖZDEMİR

7 Temmuz’da Fransa’da yapılan Ulusal Meclis seçimlerinin ikinci turunda ortaya çıkan tablo gerçekten de sürpriz oldu. 30 Haziran’daki birinci turda aşırı sağcı Rassemblement National (RN-Ulusal Cephe) oyların yüzde 33’ünü alarak açık ara birinci, kısa süre içinde Boyun Eğmeyen Fransa, Sosyalist Parti, Yeşiller ve diğer bazı partiler tarafından kurulan Yeni Halk Cephesi (NFP) yüzde 28 ile ikinci, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisinin etrafında toplanan Ensemble (Birlikte) ittifakı da yüzde 20 ile üçüncü olmuştu. İlk turdaki bu tablo üzerinden yapılan hesaplamalarda RN’nin ikinci turda açık ara birinci olacağı ve 577 sandalyeli Ulusal Meclis’te salt çoğunluk olan 289’a yakın bir oy alacağı tahmin ediliyordu.

RN’nin bu şekilde sandıktan çıkması, aynı zamanda lideri Jordan Bardella’nın başbakanlık koltuğuna oturması anlamına gelecekti. Bu nedenle Fransa seçimlerinin ikinci turunda nasıl bir tablonun ortaya çıkacağı, başta komşu ülke Almanya olmak üzere pek çok AB ülkesi tarafından dikkatle izleniyordu. Birinci turdaki seçimlere benzer bir sonucun çıkmasının başta Alman-Fransız ilişkileri olmak üzere pek çok alanda yeni sorunlara yol açacağı dile getiriliyordu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bunu hiç gizlemeden ifade ettiler. AB’nin motoru olarak tanımlanan Alman-Fransız ekseninin teklemesinin AB’nin zayıflaması anlamına geleceği de açıktı.

Bu nedenle ikinci tur seçimlerinin sonucu Fransa’dan sonra en fazla Almanya’yı rahatlattı. Devlet televizyon kanalı ARD, sonuçlar açıklanmaya başladıktan sonra özel bir yayınla gelişmeleri aktardı. Gazeteler ve haber siteleri de gelişmeleri dakika dakika izlediler.

İKİNCİ TURUN BELİRLEYENİ NFP’NİN TAKTİĞİ OLDU

Birinci turda ortaya çıkan tablonun bir benzerinin ikinci turda çıkmamasının asıl belirleyici aktörü, gelmekte olan ırkçı-faşist tehlikeyi doğru tespit eden Yeni Halk Cephesi’nin (NFP) RN’ye karşı üçüncü olan adaylarını bütün bölgelerden çekeceğini ilan etmesiyle başladı. Açıktan RN’ye karşı bir cephe çağrısı olan bu hamle, daha sonra zorunlu olarak Macron ve ittifakı Ensemble tarafından karşılıksız bırakılmadı. Bırakılmış olsaydı hem bugünkü tablo ortaya çıkmayacaktı hem de bilinçli olarak aşırı sağa birinci olma, çoğunluğu sağlama ve başbakanlık koltuğunu hediye etme anlamına gelecekti. Ki, bunun hem Fransız halkına hem de antifaşist mücadeleye faturası ağır olacaktı.

NFP’nin 131, Ensemble’nin 76 ve “Diğerleri”nin 18 bölgede üçüncü olan adaylarını çekmesi, RN’nin mecliste birinci parti olmasını engelleyen asıl hamle oldu. İkinci turdan sonra açıklanan kesin olmayan sonuçlara göre NFP 178, Ensemble 150, RN 125 ve Cumhuriyetçiler 39 sandalye kazandı. 577 sandalyenin geri kalanlarını da çeşitli sağ ve sol ittifaklar elde etti. Bu tablo, hiçbir ittifakın mecliste salt çoğunluğu elde edemediğini ve özellikle ilk üç ittifak arasındaki farkın çok fazla olmadığını gösteriyor. Bu nedenle Macron’un ve atanacak yeni başbakanın işi hiç de kolay olmayacak. Halk Cephesi’nin ilan ettiği bazı vaatlerini yerine getirmesi durumunda güç toplaması muhtemel. 9 Haziran’da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra Sosyalist Parti (PS), Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), Fransa Komünist Partisi (PCF) ve Yeşiller (EELV) tarafından kurulan NFP’nin birarada durması da ilan edilen taleplerin yerine getirilmesine bağlı. Mecliste ilan edilen talepleri hayata geçirecek bir çoğunluğun olmaması ise NFP’nin aleyhine işleyen bir durum. Macron ve partisinin neoliberal politikalar konusunda geri adım atması ise olası görünmüyor.

Birinci turun şokundan sonra ikinci turda elde edilen bu tablo, haklı olarak Fransa’daki antifaşist halk güçlerini sevindirdi ve sokağa döktü. Birleşince, doğru seçim taktiği izlenince aşırı sağın kazanmasının engellenebileceği görüldü. Tarih bilinci, faşizmin iktidara yaklaştığı koşullarda ayrıntılara takılmadan ortak hareket etmenin zorunluluğunu ortaya koyuyor. 1930’lu yılların başında sosyal demokratlarla komünistlerin vaktinde faşizme karşı ortak bir cephede biraraya gelmemesinin faturası her açıdan ağır olmuştu.

Seçimlere katılım oranının yaklaşık 40 yıl aradan sonra yüzde 66,6’ya çıkması, aynı zamanda bugüne kadar sandık başına gitmeye gerek görmeyen kesimlerin aşırı sağa karşı oy kullandığını gösteriyor.

AŞIRI SAĞ TEHLİKESİ GEÇMİŞ DEĞİL

Seçim sonuçları ve sokaktaki sevinç gösterileri, Fransa’da aşırı sağ tehlikesinin ortadan kalktığı anlamına gelmemeli. Zira seçimlerin ortaya çıkardığı tablo, aşırı sağın güçlenmeye devam ettiğini gösteriyor. Birinci turda yüzde 33 alan RN ve diğer aşırı sağcılar ikinci turda toplamda yüzde 37’ye yakın oy aldılar. RN en fazla oy almasına rağmen, NFP ile Ensemble arasında kurulan ittifak, fazla milletvekili çıkarmasını engelledi. Bunda ittifak içinde yer almayan diğer aşırı sağcı ve Cumhuriyetçilerin RN’ye desteği de oyların artmasının bir diğer nedeni. Aşırı sağın en fazla oy aldığı bölgelerin başında Akdeniz kıyısındaki kentler geliyor. Özellikle göçmen ve mülteci düşmanlığının bu bölgelerde etkili olduğu tahmin ediliyor. Keza, RN 2022’de kazandığı 88 sandalyeyi bu seçimlerde 37 artırarak 125’e çıkardı.

ASIL KAYBEDEN MACRON

9 Haziran’daki AP seçimlerinde partisinin aldığı ağır yenilgiden sonra hemen seçim çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Macron, ulusal parlamento seçimlerinin de en büyük kaybedeni oldu. Başta emeklilik ve militarist dış politika olmak üzere pek çok alanda izlediği politikalar nedeniyle halkın güvenini kaybetmiş durumda. Partisi “Renaissance”nin içinde olduğu Ensemble ittifakı, 2022’deki seçimlere göre toplam 94 milletvekili kaybetti. NFP’nin adaylarını çekmemesi durumunda Macron’un liderliğini yaptığı ittifakın kaybı çok daha fazla olacaktı.

Mecliste ancak ikinci olan Macron ittifakı, başbakanı en büyük grup olan Yeni Halk İttifakı’ndan birisini ataması gerekiyor. Bu adayın Boyun Eğmeyen Fransa lideri Jean-Luc Mélenchon olmayacağı şimdiden basın tarafından yazılmaya başladı. Mélenchon da seçim akşamı yaptığı konuşmada ülkeyi yönetmeye talip olduklarını ifade ederek, Macron ile koalisyon yapmayacaklarını söyledi.

Açıklamalara bakılırsa, Fransa’da siyasi kutuplaşma ve gerilim, 2027’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar devam edecek. Daha önce iki kez cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üçüncü olan Mélenchon’un NFP’nin adayı olarak ilan edilmesi durumunda ikinci tura kalma olasılığı oldukça yüksek görünüyor. Böylece asıl yarışın Mélenchon ile Marine Le Pen arasında geçme olasılığı yüksek.

Fransa’daki gelişmeler birkaç açıdan diğer Avrupa ülkelerinde yükselen aşırı sağa karşı mücadelede örnek teşkil ediyor. Aşırı sağın iktidara gelmesini engellemek için farklı kesimlerin bir araya gelmesi durumunda halkın da buna destek vereceği net olarak görüldü. Diğer ülkelerde de benzer adımların atılması durumunda aşırı sağcı, ırkçı, faşist partilerin iktidara gelmesi engellenebilir. Ancak bir başka temel sorun ise, aşırı sağ veya ırkçı partilerin iktidara gelmemesi, emekçi halk kitlelerinin sermaye politikalarından kaynaklı sorunlardan kurtulması anlamına gelmediği.

Close