Wuppertal’da yaşayan 24 yaşındaki Yunan kökenli genç Giorgos Zantioti, 1 Kasım günü sabaha karşı polis tarafından gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü karakolda yaşamını yitirdi. Polisin ilk açıklamasına göre, karakolda kanda alkol veya uyuşturucu kontrolü için kan alımı sonrasında ‘fenalaştıktan hemen sonra öldü’. Yapılan kan tahliline göre, kanında 0,01 promille alkol tesbiti yapıldığı açıklandı. Bu sadece bir biraya tekabül eden bir alkol oranı.
Giorgos’un ölümünün normal bir ölüm olmadığı şüphesi yüksek. Gözaltına alınma sırasında çekilen bir videoda göründüğü kadarıyla, 3-4 polis genci zorla yere yatırdıkran sonra üzerine çöküyorlar. Daha sonra karakol sürecinde ne olduğu bilinmemekle birlikte, gözaltına alınma esnasında polisin kullandığı şiddet bile ölüme yolaçabilir. Bu tür ölüm olaylarının yaşanmış örnekleri az değil. Kökeni Yunanlı olan Giorgos’un ölüm olayının Almanya kamuoyunda duyulması da, Yunanistan basını üzerinden ve Yunan Konsolosluğu’nun devreye girmesiyle oluyor.
Polisi, savcılık ve bakanlık suçlamayı reddettiler
Ailesi, Giorgos’un kısa bir süre önce mide ameliyatı geçirdiği ve polisin sert davranması sonucu midenin patlamış olabileceği ve bunun da kalp krizine yolaçabileceğini düşünüyor. Gözaltına alınırken oraba bulunan kızkardeşinin söylediğine göre ‘polis Giorgos’un karnına çok şiddetle bastırmış.’ Ailenin şikayeti üzerine ölüm nedeninin araştırılması için bir araştırma komisyonu kuruldu. Gerek polis ve savcılık, gerekse İçişleri Bakanı Reul, araştırma sonuçlarını beklemeden peşpeşe açıklamalar yaptılar. Polisin gencin alkol ve uyuşturucu kullanımı nedeniyle öldüğünü iddia etmesinden sonra, savcılık da bunu doğruladı. İçişleri Bakanı Reul’un ‘gencin şiddet eğilimli biri olduğu’ açıklamasını yapması ailenin ve halkın tepkisini çekti. Böyle olsa bile, (ki Giorgos’u tanıyan herkes gencin sakin, ağırbaşlı olduğunu, işe gidip geldiğini ifade ediyor) bunun polise bir insanı öldürme hakkı vermeyeceği ortada. ‚Adalet ve hukukun üstünlüğü‘ pratikte işliyorsa, gerek polis ve savcılığın, gerekse İçişleri Bakan Reul’un soruştırma sonucu açıklanmadan savunmaya geçmeleri yanlış ve suçu örtbas etmeyi amaçlayan bir tutum olarak değerlendiriliyor.
Tepkiler yüksek!
Olay gecikmeli olarak duyulmasına rağmen, 13 Kasım Cuma günü Wuppertal’da şüpheli ölümün acilen aydınlatılması için 300 kişinin katıldığı bir eylem yapıldı. Sadece Wuppertal’da değil, Hamburg ve Frankfurt’da da eylemler yapıldı.
Yunanlı politikacılar da polisde ölüm olayının şüpheli olduğundan hareketle tepki gösterdiler. Yunan Komünist Partisi KKE açıklama yayınladı. Avrupa Parlamentosu’ndan bazı milletvekilleri olayın aydınlatılmasını talep ettiler. Yine, Yunanistan Parlamentosu’nda Syriza partisi milletvekilleri, Dışişleri Bakanlığı’na verdikleri önergede ölüm olayının nedeninin polis şiddeti olup-olmadığını araştırıp araştırmadıklarını sordular. Berlin’deki Yunan Konsolosluğu da, NRW İçişleri Bakanı Reul’dan olay hakkında bilgi istedil.
‘Polis tarafından gözaltına alınmasa hayatta olacaktı’ gerçeğinden hareketle, kamuoyu baskısının artırmak için girişimler devam edecek. Bunlardan biri de, Wuppertal’daki DİDF Gençlik üyelerinin bilgilendirme ve duyurma amaçlı yaygın bildiri dağıtması oldu. Kentte ayrıca 22 Kasım salı akşamı bilgilendirme toplantısı yapıldı (YH).