Mehmet Tanlı / Münster
Hanau’da 19 Şubat 2020’de ırkçı terörist Tobias Rathjen tarafından şehir merkezindeki iki kafeye yönelik düzenlenen saldırı sonucu 4’ü Türkiyeli 9 kişi yaşamını yitirmişti. Irkçı terör saldırısının 5. yıl dönümünde Almanya’nın bir çok şehrinde protesto mitingleri, yürüyüşleri düzenlendi. Bir üniversite şehri olan Münster’de de düzenlenen gösteriye çoğunluğu Almanlar ve gençlerden oluşan 300 kişi katıldı. Bu ırkçı, iddialara göre bazı devlet kurumlarının ihmalleriyle dolu saldırı, aradan geçen 5 yıla rağmen hala tazeliğini koruyor. Bu saldırıyı gerçekleştiren katilin evine özel harekat timinin saldırının ardında yaptığı operasyonda, 43 yaşındaki Rathjen ve 72 yaşındaki annesi evlerinde ölü bulunmuştu. Yani katil annesini de öldürüp intihar etmişti.
Münster’deki protesto tren istasyonunun karşısındaki Windhorststrassede yapılan konuşmaların ardından Ludgeriplatz üzerinden Prinzipalmark’taki, 30 yıl savaşlarının bitirildiği anlaşmanın imzalandığı eski tarihi belediye binasına kadar atılan sloganlarla sürdü. Prinzipalmark’ta ulaşıldığında orta yaşlarda tahminen ırkçı AfD partisi taraftarı olan bir adam korteje saldırdı mikrofonu kapmak, konuşmak istedi ve olaya hemen polis müdahale etti.
AfD toplumu geriyor, kutuplaştırıyor
Odak Enternasyonal Kültür Merkezininin ve başka antfaşist kurumların destek verdiği protesto miting ve yürüyüşünde konuşan tüm konuşmacılar Almanya’ da son yıllarda artan ırkçılık ve AfD partisini eleştirdiler. AfD nin toplumu kutuplaştıran, ayrıştıran ırkçı söylemleri ve yükselişine dikkat çekilirken tüm demokratları buna karşı birlikte kararlı biçimde ortak mücadeleye çağırdılar. Münster’deki protesto mitinginin sunuculuğunu Filistinli birisi üstlenirken, Odak Enternasyonal adına da bir yöneticisi bir konuşma yaptı. Protesto Prinzipalmark’ta diğer konuşmacıların konuşmalarıyla son buldu.
Federal Savcılık tarafından Aralık 2021’de yapılan açıklamada, saldırıyla ilgili soruşturma kapsamında başka kişilerin suç ortağı, azmettirici veya yardımcı olduğuna ya da failin bir sırdaşı bulunduğuna dair yeterli delil bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği bildirilmişti.