DİDF Yürütme Kurulu üyesi Düzgün Altun konferansı gazetemize değerlendirdi.
Göç Konferansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Konferans içerik açısından oldukça zengindi. Mevcut durum, konuşmacılar tarafından analiz edildi ve ‘Daha iyi bir birlikte yaşam nasıl sağlanabilir?’ başlıklı panelde birçok fikir ve talep ortaya konuldu. Bu değerlendirmeyi, hem konuşmacıların hem de katılımcıların izlenimlerine dayanarak yapıyoruz.
Göç meselesini, elbette bir konferansta bütün yönleriyle ele almak çok zor . Yıllardır nefret söylemi ve yalan haberlerin belirleyici olduğu bir tartışma ortamı yaşıyoruz. 2018’de dönemin İçişleri Bakanı Horst Seehofer göçü “tüm sorunların anası“ ilan etmişti. Ardından diğer politikacılardan da benzer açıklamalar geldi. Ne yazık ki bu tanımlama, günümüzdeki söylemi halen belirliyor. İnsanların günlük sorunlarının göçle bir ilgisi olmadığı gerçeği gözardı ediliyor. Asıl sorun, konut sıkıntısı, düşük ücretler, hayat pahalılığı veya genel olarak sosyal sorunlardır. Siyasi krizler, ekonomik belirsizlikler ve toplumsal kutuplaşma, ırkçı söylemlerin daha fazla karşılık bulmasının iklimini yaratıyor. Konferansta tüm bu noktalar ve diğer sorular, sunumların ve tartışmaların konusuydu.
Konferanstan hangi sonuçları çıkardınız?
Bu konferans da bize önümüzde yapılması gereken daha çok işin olduğunu ve daha iyi bir ortak yaşam mücadelesi sürdürmemiz gerektiğini gösterdi. Amacımız ‘mağduriyet politikası’ yapmak değil. Entegrasyon ve göç sorunları, ancak sosyal meselelerle bağlantılı olarak açıklanabilir ve çözülebilir. Bize göre entegrasyon, tüm toplumu kapsayan ve herkesin katkı sunması gereken bir görevdir.
Egemen partiler, AfD’nin yükselişine karşı bir önlem olarak ‘sert göç politikalarını’ meşrulaştırıyor. CDU ve SPD arasındaki yeni koalisyon anlaşması da, yanlış göç politikalarının düzeltilmesi konusunda fazla umut vaat etmiyor. ‘Sosyal sistemlere göç etme teşviklerini belirgin şekilde azaltmayı hedeflemek’ gibi ifadeler, sağ popülizmin yaydığı söylemlere hizmet ediyor.
Tam da bu nedenle, şimdi parlamenter dışı hareketin önemi artıyor. Kimden gelirse gelsin, her türlü bölücü politikaya karşı birlikte mücadele etmek gerekiyor. Çünkü göçmenler arasındaki gerici güçler ve çevreler de, ortak mücadele için hafife alınmaması gereken engeller çıkarıyor. Bu konuda var olan sorunlar ve zorlukları görmezden gelemeyiz.
