Written by 23:00 POLITIKA

İki büyük savaşın izinde: Litvanya

İki dünya savaşının tetikçisi olan Almanya adeta geçmişin ayak izlerine basarak ilerlemeye devam ediyor. Yaklaşık üç hafta önce başbakanlık koltuğuna oturan Friedrich Merz, başlayan süreci hızlandıracak adımlar atıyor ve atmaya da devam edecek gibi görünüyor. Ukrayna savaşıyla birlikte girilen savaş ve militarizm sarmalıyla, Rusya, uzun bir süre daha düşman olarak görülmeye devam edecek. Bu nedenle, Avrupa’dan başlayarak Batı cephesinde Rusya’yı çevreleme stratejisi üzerinden askeri gücü arttırma çabaları devam edecek. Ukrayna ile yetinmeyen Almanya, bu halkaya yenilerini eklemek için uzun bir süredir değişik hamleler yapıyor.

Bunların başında elbette Rusya ile sınırı bulunan Litvanya ve Finlandiya geliyor. 22 Mayıs’ta Başbakan Merz ve Savunma Bakanı Pistorius ve Litvanyalı mevkidaşlarıyla başken Vilnius yakınlarında açılışı yapılan ve 5 bin askerlik kapasiteli 45. Zırhlı Tugayı bu açından önemli. NATO’nun Doğu kanadığı koruma adı altında Almanya’nın İkinci Dünya Savaşından bu yana ilk kez yurt dışında kendisine ait bir üs kurması, sıradan bir askeri hamle olarak ele alınmaması gerekiyor. 2017’de NATO komutanlığında Litvanya’ya asker gönderen Almanya, 2023’te yaptığı ikili bir anlaşmayla bu ülkede ayrı bir askeri üs kurma kararı aldı. Savunma Bakanlığının internet sitesinde Litvanya’ya askeri üs kurma şu şekilde gerekçelendiriliyor: “Rusya’nın Kaliningrad kenti ile Rusya’nın müttefiki Belarus arasına sıkışmış Litvanya, NATO’nun Doğu Kanadı’ndaki en riskli devlettir. Almanya’nın müttefik ülkenin yanında sağlam ve dayanışma içinde durmasıyla, ittifaka ve yükümlülüklerine açıkça bağlılığını göstermektedir.”

TARİHTEN BUGÜNE LİTVANYA

Almanya’nın Litvanya’ya verdiği stratejik önem elbette bu kadar masum değil. Tarihte yaşananlar ve bugün olanlar, Litvanya’nın ilk yurt dışı üssü için tesadüfen seçilmediğini gösteriyor. Yaklaşık 3 milyon nüfusu ve 62 bin metrekarelik yüzölçümü olan bugünkü Litvanya, 13. ve 14. yüzyılda Baltık Denizi ile Karadeniz arasında geniş bir alana sahip olan Büyük Litvanya Dükalığının devamı gibi. Dükalık, 15.-18. yılları arasında Polonya-Litvanya Devletine dönüşüyor. Bu dönemde hem Alman Prusya hem de Rus İmparatorluğunun hedefi oluyor. Süren savaşların ardından 1795’de Rus Çarlığı tarafından işgal ediliyor.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA ALMAN DOĞU CEPHESİ

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından kısa bir süre sonra bu kez 1915’de Alman ordusu tarafından işgal ediliyor ve Alman Ordusunun Doğu Cephesi Komutanlığının kurulduğu ülke oluyor. Polonya ve Rusya arasında bölünmüş ülke, General Erich Ludendorff’un önderliğinde “Ober Ost” adıyla birleştirdi. Birinci Dünya Savaşı bittiğinde, Litvanya’nın resmi bağımsızlığı, fiilen Alman İmparatorluğu’nun uydusu olarak bir krallığa dönüştü. Almanya, Litvanya’yı egemen bir devlet olarak ancak imparatorluk ile ekonomik ve askeri birliğe girmesi durumunda tanımaya istekliydi. 11 Aralık 1917’de Lietuvos Taryba (Litvanya Konseyi), başkenti Vilnius olan ve Alman İmparatorluğu’na bağlı “bağımsız” Litvanya devletinin yeniden kurulduğunu ilan etti. Almanya tanımayı geciktirince, Taryba 16 Şubat 1918’de diğer devletlerle hiçbir bağlantısı olmayan Litvanya’nın bağımsızlığını yeniden ilan etti. Bu gün, Litvanya’da ulusal bayram olarak kutlanıyor. Savaşın bitiminden sonra 1918’de ilan edilen bağımsız cumhuriyeti 1920’de, uluslararası hukuk çerçevesinde tanıyan ilk devlet SSCB oldu.

HİTLER’İN İŞBİRLİKÇİLERİ

1926’nın sonlarında, Antanas Smetona ve Augustinas Voldemaras liderliğindeki aşırı milliyetçi ve Yahudi karşıtı Tautininkai Partisi tarafından desteklenen bir askeri darbe, sol-liberal hükümet devirdi. Darbeciler, Smetona’yı cumhurbaşkanı olarak atadı. Zamanla rejim partisi içinden radikal-milliyetçi bir rekabet doğdu. Voldemaras liderliğindeki „Eiserner Wolf” (Demir Kurt) örgütü, milliyetçi ordu çevrelerine dayanıyordu ve 1930’ların sonlarına doğru Hitler’in NSDAP ile yakın bağlantılar kuran faşist, Yahudi karşıtı bir örgüt haline geldi. Komünist ve sosyal demokrat partiler yasaklandı. Litvanya’daki aşırı sağcılar güç kazandı. O zaman Polonya’nın kontrolü altında olan Vilnius bölgesi üzerindeki iddiası nedeniyle Polonya’ya ve ülkedeki “yabancı kökenli” Yahudilere karşı düşmanlık yaptı.

Mart 1939’da Alman hükümeti tarafından Baltık kıyısındaki Klaipėda kentinin Almanya’ya devredilmesi için yapılan şantajın ardından, Litvanyalı subay birliklerinin önemli bir kısmı “Eiserner Wolf” hareketine katıldı. Bu yıllarda Almanya’nın Litvanya üzerinden SSCB’ye karşı tehdit haline gelmesi hız kazandı. Sovyetler, tehditleri savurmak için Litvanya’ya bir askeri operasyon düzenleyerek kontrol altına aldı. Haziran 1940’ta gerçekleşen kontrolden kısa bir süre önce Smetona döneminde hapsedenlerin bir kısmı Almanya’ya kaçtı ve Berlin’den, Haziran 1941’deki Alman birliklerinin işgaliyle eş zamanlı olarak başlayan Sovyet karşıtı bir ayaklanmayı (Litvanya Ayaklanması) organize ettiler.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE SSCB’YE KATILMA SÜRECİ

Temmuz 1940’ta kurulan yeni Litvanya Sovyet Cumhuriyeti bir ay sonra SSCB’ye katılmıştı. Rejim, Alman faşizmiyle işbirliği yapan tüm milliyetçi Litvanyalı örgütleri ve partileri yasakladı. Ne var ki, Alman Wehrmacht’ın 22 Haziran 1941’de sınırı geçmesiyle Litvanya’da 1944 sonbaharına kadar sürecek olan Alman işgali başladı. Lider kadronun üyeleri, işgalci Alman birlikleriyle birlikte Litvanya’ya geri döndü ve Haziran 1941’den itibaren Alman işgaliyle işbirliği yaparak önemli görevler üstlendi. Bu kesimler özellikle de Litvanyalı Yahudilerin yok edilmesinde rol oynadılar.

1944 sonbaharında Kızıl Ordu Litvanya’yı geri aldı; yeni bir sosyalist hükümet kuruldu ve 1940’taki Litvanya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti yeniden tesis etti.. Faşizm işbirlikçisi Litvanyalılar Almanlarla birlikte Batı’ya kaçtı ve daha sonra Avustralya, Güney ve Kuzey Amerika’ya göç etti. Chicago Litvanya göçünün bir merkezi haline geldi.

Sovyetlerin dağılmasıyla bağımsızlığını ilk ilan eden cumhuriyet Litvanya oldu. Şubat 1990’da ilk kez serbest seçimler yapıldı. 11 Mart’ta yeni seçilen Yüksek Sovyet, Litvanya’yı SSCB’den ayrılan ilk cumhuriyeti ilan etti ve savaş öncesi anayasayı yeniden yürürlüğe koydu.

13 Ocak 1991’de (Litvanya Ocak Olayları 1991), Moskova’ya sadık güçler, Sovyet askerlerinin desteğiyle bir darbe yapmaya kalkıştı. Bu olayda, Vilnius’taki parlamento ve televizyon kulesini savunan toplam 14 sivil hayatını kaybetti, 1000’den fazla kişi yaralandı. Darbe girişimi başarısız oldu.

Bu kanlı olaylara cevaben, 9 Şubat 1991‘de referandumu yapıldı. Yüzde 85 katılım oranıyla seçmenlerin yüzde 90,5’i bağımsız bir Litvanya’ya oy verdi. İzlanda, dünyada ilk olarak Litvanya’yı bağımsız bir cumhuriyet olarak tanıma kararı aldı. Aynı Litvanya, 2004’te AB ve NATO üyesi olarak, Batılı ile entegrasyon sürecini bir şekilde tamamladı. Bugün ise yeniden NATO ve Almaya’nın Rusya’ya karşı en önemli karakollarından birisi haline gelmiş durumda.

BUGÜNKÜ LİTVANYA’NIN ÖNEMİ

Tarihte Almanya ve Rusya arasındaki paylaşım savaşlarına sahne olan Litvanya’nın bir kez daha Almanya tarafından Baltık’ta Alman ordusu için önemli bir üs haline getirilmesinin nedenleri var. Zira Litvanya’nın konumu onun önemini arttırıyor. Rusya’nın Baltık Denizi kıyısında bulunan tek kenti Kaliningrad’da kuzeyden komşu olan Litvanya, aynı zamanda Rusya’nın müttefiki Belarus ile de sınırı var. Kaliningrad ile Belarus arasında kara ve demiryolundan bağlantı kuran 100 km uzunluğundaki Suwalki Koridoru, aynı zamanda Polonya-Litvanya sınırını da oluşturuyor. Baltık Devletleri (Litvanya, Letonya, Estonya) ile diğer Avrupa NATO ülkeleri arasındaki tek kara bağlantısı olan koridor, olası bir askeri çatışmada Rusya’nın kontrolüne geçmesi durumunda, Baltık ülkelerinin karadan NATO’dan koparılması anlamına gelecek. Koridor Rusya için Kaliningrad ile Belarus arasında kara bağlantısını sağlaması açısından kritik bir öneme sahip. Keza Kaliningrad, Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki önemli askeri üslerinden biri ve tüm yıl boyunca buz tutmayan tek limanına sahip. Denilebilir ki; Rusya için Kaliningrad’ın güvenliği Suwalki koridorundan geçiyor.

Önümüzdeki süreçte, Rusya ile NATO arasında en önemli gerilim hatlarından birisinin Suwalki koridoru ve Kaliningrad olacağı söylenebilir. Ayrıca, Almanya ve NATO’nun Litvanya’daki askeri üslerinin Rusya sınırına çok yakın alanlara kurulması da bir diğer gerilim ve provokasyona açık nokta. Rusya ile NATO arasındaki gerilimlerin sıkça yaşandığı koşullarda, her iki taraf bölgede askeri tatbikatlar yapmakta ve güvenlik endişelerini dile getirmekte. Ukrayna savaşı Suwalki Koridoru’nun önemini her iki taraf açısından da artırmış bulunuyor.

Alman İstatistik Dairesi’nin verilerine göre yaklaşık 3 milyon nüfusu olan Litvanya’nın 16 bin 100 askeri ve 7 bin 100 de yedek askeri bulunuyor. Alman üssünün tam kapasite haline getirilmesi durumunda ülkedeki aktif askerlerin üçte birisini Bundeswehr oluşturacak. Geçmişten günümüzde olanlara baktığımızda Almanya’nın Litvanya’yı Rusya’ya karşı üs haline getirmesinin tesadüf olmadığı anlaşılıyor. (YH)

Close