Alman Sendikalar Birliği’nin (DGB) yıllık raporu çalışma koşullarının kalitesini mercek altına alıyor.
Giderek daha fazla şirket işçi arıyor. Ancak çoğu zaman bu şirketler cazip çalışma koşulları sağlamak için hiçbir şey yapmak istemiyorlar. Alman Sendikalar Birliği’nin (DGB) „İyi İş Endeksi 2023“ için yaptığı temsili anket, giderek daha fazla sayıda çalışanın, işlerinin bir sonucu olarak ağır fiziksel ve zihinsel strese maruz kaldığını ortaya koydu. DGB, 2007 yılından bu yana yılda bir kez çalışanlarla çalışma koşullarının kalitesi hakkında bu türden görüşmeler yapıyor.
Bu yılın Ocak ve Nisan ayları arasında, tüm sektörlerden, mesleklerden, gelir ve yaş gruplarından rastgele seçilen 6.266 çalışan, Salı günü Berlin’de basına sunulan ankete katıldı. Sonuçlar, aşırı iş yükü ile kötü sağlık arasında açık bir bağlantı olduğunu ortaya koyuyor. İş yerinde aynı anda birden fazla fiziksel ve zihinsel strese maruz kalanlar daha çabuk hastalanıyor. Bu grubun sadece yüzde 39’u sağlık durumunun iyi olduğunu belirtti. Yüksek iş yüküne sahip olanların sadece yüzde yedisi emeklilik yaşına kadar aynı koşullar altında çalışmaya devam edebilmeyi bekliyor.
Anket ayrıca şirketlerin stresi azaltmaya yönelik önlemlerindeki yetersizlikleri de ortaya koydu. Fiziksel olarak zorlayıcı işleri azaltmaya yönelik etkili adımlar şirketlerin sadece yüzde 27’si tarafından uygulanıyor. Şirketlerin sadece yüzde 14’ü zaman baskısı altında çalışmayı önlemeye yönelik adımlar atıyor. Çok az sayıda patron da gürültü ya da müşteriler veya hastalarla düzenli olarak yaşanan çatışmalar gibi stres faktörlerine karşı önlemler almış durumda.
Yine de düzenli işyeri risk değerlendirmeleri kanunen zorunlu. Bu, işyerinde aşırı çalışmanın önlenmesi için merkezi bir araç olarak kabul edilmekte. Ankete katılanların sadece yüzde 38’i son iki yıl içinde işyerlerinin bu şekilde analiz edildiğini belirtti. Zihinsel stres ihmal ediliyor. Bir risk değerlendirmesi yapıldığında, yüzde 47’si işle ilgili stresi dikkate aldı. Ankete katılanların sadece yüzde 18’i kendi sorumluluk alanları için kapsamlı bir analiz rapor edebildi.
Sonuçları yorumlayan DGB Başkanı Yasmin Fahimi, „Çalışanlara verilen değer özellikle sağlıklarına verilen değerde kendini gösteriyor“ dedi. „Eğer şirketler iş sağlığı ve güvenliği konusunda yasal yükümlülüklerini yerine getirmezlerse, çalışanlar bunun bedelini sağlıklarıyla ödemek zorunda kalırlar. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.“ Bu durum bireysel çalışanlar için olduğu kadar kalifiye eleman sıkıntısı çeken tüm işgücü piyasası için de geçerlidir.
IG Metall İcra Kurulu Üyesi Hans-Jürgen Urban, artan iş stresinin bir sonucu olarak artan ruhsal stres karşısında tükenmişliğin mesleki bir risk olarak göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. „Çalışanların sorunların kökeninde etkili bir önleme ihtiyacı vardır ve işteri temsilciliklerinin zihinsel stres alanı da dahil olmak üzere yaptırım uygulanabilir kurallara ihtiyacı var.“ Bağlayıcı bir „anti-stres yönetmeliği“ faydalı olabilir. Verdi merkez Yönetim Kurulu’ndan Rebecca Liebig de özellikle stresle ilişkilendirilen hizmet çalışanlarının arttığını açıkladı. Ortak kanı dijitalleşmenin „ağır işleri“ ortadan kaldırmadığı.