Almanya’da yüksek kiralara karşı verilen kitlesel mücadele, emlak şirketlerinin elindeki onbinlerce konutun kamulaştırılması tartışmasını beraberinde getirdi. Gösterilerde sıkça dile getirilen bu talep, neoliberal sermaye partilerini şimdiden tedirgin etmişe benziyor. Berlin’de başlatılan imza kampanyasının hangi yönde ilerleyeceği, ülkede yoksulluğa ve neoliberal politikalara karşı verilen mücadelede bir dönüm noktası olma özelliği taşıyor.
YÜCEL ÖZDEMİR
Fahiş kiralara karşı bir kez daha ülke genelinde onbinlerce insanın kitlesel şekilde sokağa çıkması Almanya’da “sosyalizm” ve “kamulaştırma” tartışmasını başlattı. Neoliberal politikacılar ve basın, fahiş kiralar ve konut tekellerine karşı sokaktan yükselen “kamulaştırma” çağrılarına tepki gösteriyor. Ne var ki, temel bir insan hakkı olan insanca barınma hakkının ancak belediyeler ve eyalet hükümetleri tarafından özel konut tekellerinin elinde bulunan konutların kamulaştırmaktan geçtiği biliniyor. Fahiş konut kiraları ve yan giderlerinin asıl nedeninin emlak tekellerinin aşırı kâr hırsı olduğunun bilincindeki kiracı inisiyatifleri ve ilerici örgütler bu nedenle, bugün cesaretle kamulaştırmayı talep ediyorlar. Birkaç yıl önce esen neoliberalizm fırtınası döneminde bırakalım kamulaştırmayı, özelleştirmeye karşı mücadele bile çok görülürken, bugün havanın tersine döndüğü anlaşılıyor. Dahası neoliberaller kamu konutlarını satın alan özel şirketlerin daha iyi hizmet verdiği dahi propaganda ediliyordu. Ancak bugün gelinen aşamada özelleştirmenin asıl olarak emekçi sınıfların aleyhine olduğu, maaşların neredeyse yarısının kira ve yan giderlere gittiği görüldü. Belediyelerin sosyal konutları satma ve yeni sosyal konut için bütçe ayırma politikasından vazgeçmesi de pazarın tamamen özel konut tekelleri tarafından kontrol edilmesine yol açtı. Hal böyle olunca kent merkezlerindeki kiralar hızla arttı, çalışan emekçi kesimler de kiraların görece ucuz olduğu kentlerin kenar mahallerine itildi.
HALK KAMULAŞTIRMAYA DESTEK VERİYOR
Özelleştirmelerin yarattığı büyük tahribatın sonucu olarak bugün yüksek sesle ifade edilen kamulaştırma talebi aynı zamanda neoliberal politikaların artık geniş kesimler üzerine etkili olmadığı gösteriyor. Başka bir değişle, insanca bir konut talebi etrafından yükselen mücadele aynı zamanda ülke genelinde siyasi havanın değişmesine de aday görünüyor.
Alanlardan yükselen “kamulaştırma” talebine halkın büyük bir bölümünün destek verdiği anketlerde görüldü. Handelsblatt gazetesi tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre göre her iki kişiden birisi tekellerin elindeki konutların kamulaştırılmasında yana.
Talebi dile getirenlerin sık sık kamulaştırma konusunda Anayasa’nın 14. ve 15. maddelerine göndermede bulunmaları, bunun aşırı radikal, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir talep olarak görülmesinin de önüne geçiyor. İki madde de toplumun çıkarlarına bağlı olarak, tazminat verilerek kamulaştırmanın mümkün olduğunu gösteriyor. Yeter ki, eyaletler ve belediyeler düzeyinde kamulaştırma yönünde siyasi bir irade ortaya çıksın…
Anayasa’nın bu maddelerinden rahatsız olan neoliberal Hür Demokrat Parti (FDP) hemen konuyu mecliste gündeme getireceğini duyurdu. Partinin Meclis Grubu yöneticilerinden Marco Buschmann yaptığı açıklamada, “Kamulaştırmayı öngören maddeler Anayasamızın apandisidir. Bu nedenle de değişmesi gerekiyor” dedi. Ülkede var olan bütün kamu kurumlarının özelleştirilmesini savunan FDP’nin Genel Başkanı Christian Lindner ise “Konut tekellerini mülksüzleştirme talebi iflas eden sosyalizmden kalan bir deney” diyerek tepki gösterdi. Tartışma elbette çok sayıda konuta sahip orta sınıfları, neoliberalleri ürkütüyor. Zira, emlak konutlarının elindeki onbinlerce konutun kamulaştırılarak ucuza kiraya verilmesi ve yeni sosyal konutların inşa edilmesi doğal olarak ülke genelinde yüksek kiraların düşürülmesine hizmet edecek. Bu da çok fazla konutu olanların artık istedikleri gibi yüksek kiralar alamayacakları anlamına geliyor.
SPD VE YEŞİLLER TEMKİNLİ
Emlak tekellerinin elindeki 3 bin’in üzerindeki konutun kamulaştırılmasını talep eden Berlin’deki imza kampanyası karşısında, eyaletteki hükümet partilerinin nasıl tepki göstereceği merakla bekleniyor. SPD Genel Başkanı Andrea Nahles, kamulaştırma talebi yerine kiraların frenlenmesinden yana olduğunu ifade etti. Bu da SPD yönetimin düşük kiralar için başta Berlin olmak üzere bir çok kentte yükselen “kamulaştırma” talebine sıcak bakmadığını gösteriyor. Benzer şekilde CSU Meclis Grubu Başkanı Alexender Dorbrindt de kamulaştırmaya karşı olduklarını söyledi. Ancak tabanda, özellikle SPD üyeleri ve seçmenlerinin talebe destek vereceği bugünden görülüyor. Benzer bir durum Yeşiller için de geçerli. Eşbaşkan Robert Habeck prensipte kamulaştırmaya karşı olmadığını, gerekli durumlarda yapılmasından yana olduğunu söyleyerek tartışmaya katıldı. Habeck ayrıca bu konuda Federal Maliye Bakanı Olaf Scholz’u göreve çağırdı.
Sol Parti Eşbaşkanı Katja Kipping ise yaptığı açıklamada, sadece kamulaştırma değil, aynı zamanda tekellerin elindeki konutlara tazminat ödenmeden el konulmasından yana olduklarını ifade etti. Kipping yaptığı açıklamada, “Deutsche Wohnen ve diğerlerinin elindeki konutlara el konulsun ve ihtiyacı olanlara uygun fiyata kiraya verilmelidir” dedi.
Berlin Eyaleti’nde SPD, Sol Parti ve Yeşiller tarafından kurulan bir hükümet bulunuyor. Bu partilerin halk oylamasına olumlu yaklaşması ve gerekli adımları atması durumunda diğer eyaletlerde de benzer taleplerle mücadelenin gelişmesinin önü açılabilir. Bu nedenle her üç parti üzerinde baskıyı yoğunlaştırmak ve adım atmalarını sağlamak önemli.
ÇÖZÜM KAMULAŞTIRMA VE DAHA FAZLA SOSYAL KONUTTA
Ülke genelinde konut tekellerinin elindeki konutların kamulaştırılması yönündeki tartışma bile önemli. Zira bugüne kadar sürekli özelleştirme propagandası yapılıyordu ve “kamulaştırma” ya da tekellerin mal varlığına el konularak halkın hizmetine sunmaya “marjinal” bir görüş olarak bakılıyordu. Şimdi hava kamulaştırmadan yana esiyor. Çünkü gelinen aşamada başta konut olmak üzere pek çok alanda yaşanan sorunun aşılmasının yolunun kamulaştırma politikalarına geri dönmek olduğu daha yüksek sesle ifade ediliyor. Tartışmanın belli siyasi çevreleri aşarak geniş kesimlere ulaşması Almanya’dan başlayarak Avrupa genelinde neoliberal politikaların sorgulanması ve kamulaştırmanın önüne açabilir. Bu nedenle her alanda tartışmaya katılmak önemli. Türkiye kökenlilerin önemli bir kesimi, yüksek kiraların mağduru olduğu halde gösteriler ve tartışmaların uzağında. Ülke genelindeki tartışmayı Türkiye kökenli göçmenlere ulaştırmak, onların da sokakta verilen mücadelenin parçası haline gelmesini sağlamak oldukça önemli.
İLGİLİ ANAYASA MADDELERİ
14. MADDE: [Mülkiyet, miras hakkı ve kamulaştırma]
…
(3) Kamulaştırma, ancak toplumun yararı için olanaklıdır. Kamulaştırma yalnız tazminatın biçim ve ölçüsünü düzenleyen bir yasayla veya bir yasaya dayanarak yapılabilir.
Tazminat, toplumun ve ilgililerin yararları adaletli bir biçimde denkleştirilerek belirlenir. Tazminatın miktarı üzerinde anlaşmazlık halinde, adli yargıya kanuni yolları açıktır.
15. MADDE [Toplumsallaştırma]: Toprak ve arazi, doğal kaynaklar ve üretim araçları, toplumsallaştırma amacıyla, tazminatın biçim ve ölçüsünü belirleyen bir yasayla, kolektif mülkiyet veya kamu ekonomisinin diğer şekillerine dönüştürülebilir. Tazminat konusunda 14. Maddenin 3. Fıkrasının 3. ve 4. Cümleleri kıyasen uygulanır.