Written by 20:00 POLITIKA

MİLYONLARIN MESAJI

Küresel ısınmaya karşı dünya genelinde 20 Eylül günü Friday for Futura (FFF) tarafından gerçekleştirilen “İklim Grevi”nin en kitleselinin Almanya’da geçmesi dikkate değer. 575 kentte toplam 1,4 milyon insanın sokağa çıkması, son iki yıldır süren toplumsal muhalefetin zirvesini oluşturuyor. Hükümet partilerinin güç kaybettiği dönemde ortaya çıkan yeni büyük hareketlerin siyasi yansıması önümüzdeki süreçte net olarak görülecek. Ortaya çıkan en önemli mesaj, hükümet partilerinin özellikle gençliği kaybetmeye devam etmesi. Bu dönemin şimdilik en çok Yeşiller’e yarayacağı görünüyor, ancak Yeşiller’in sokakta yükselen mücadelenin taleplerini karşılayacak bir platformu bulunmuyor.

20 Eylül cuma günü küresel ısınmaya karşı dünyanın 160’a yakın ülkesinde sokağa çıkan 4 milyon insanın yaklaşık 1,4 milyonun Almanya’da olması, ülkede bu konudaki duyarlılığın ve muhalefetin büyüyeceğine işaret etmesi bakımından önem taşıyor.

Geçen yıl 13 Ekim’de Berlin’de yapılan “Unteilbar” eylemine 40 bin kişinin katılması beklenirken 240 bin kişi katılmıştı. Ardından yapılan pek çok protesto gösterisine de katılım beklenenin çok üzerine olmuştu.

20 Eylül’de Friday for Futura (FFF) tarafından çağrısı yapılan gösterileri ise bütün ezberleri bozdu ve beklentileri altüst etti. Ülkenin yaklaşık 575 kent ve kasabasında küresel ısınmaya karşı gerçekleştirilen eylemlere Berlin’de 10 bin beklenirken 270 bin, Hamburg’da 30 bin kişi beklenirken 100 bin, Köln’de 20 bin beklenirken 70 bin kişinin katılması toplumda kabaran dalganın tahmin edilenden büyük olduğunu gösteriyor. Benzer bir durum eylemlerin yapıldığı diğer bütün kentler için geçerli.

Gelecek için Cumalar” inisiyatifi tarafından verilen bilgiye göre Frankfurt’ta 45 bin, Stuttgart, Münih ve Hannover’de 25’er bin, üniversite kentleri Freiburg ve Münster’de 20’şer bin, Bielefeld’de 12 bin, Essen’de 10 bin, Krefeld’de 6 bin gösterilere katıldı.

GENÇLİK UMUT VERİYOR

Bir yıl önce başlayan ve her cuma devam eden gösteriler kimi zaman kitlesel, kimi zaman zayıf geçse de istikrarını kaybetmedi. Bu nedenle adeta kartoplu gibi büyüterek 20 Eylül’e geldi. Bu, küresel ısınma, çevre, doğayı koruma gibi geniş kesimleri ilgilendiren sorun, farklı kesimlerden gençliği, emekçileri ve orta sınıfları harekete geçirmiş durumda.

Hareketin başını gençlerin çekmesi ise ayrıca umut verici. Zira günümüzde çoğunlukla gençliğin dünya sorunlarıyla pek ilgilenmediği, “sanal dünya”ya ilgilendiği propagandasının doğru olmadığı görülüyor. Okullardan başlayan örgütlenme hızla sokağa taştı ve kitlesel bir karakter kazandı.

Lise gençliğinin dünyaya sahip çıkmak için büyüttüğü umut, toplumun farklı kesimlerinden yetişkinleri de içine alacak şekilde dev bir dalgaya dönüşmüş durumda. Bazı sendikalar “politik grev” yasağı nedeniyle doğrudan eyleme katılma yerine dolaylı şekilde katılım sağladı. Keza Köln ve Düsseldorf belediyeleri de eylemleri desteklemek için çalışanlarını gösterilere katılmaya çağırdı. Yükselen büyük hareket nedeniyle bazı işletmeleri eylemlere destek vermeye zorladı.

Bu açıdan bakıldığında gençlik, bir kez daha sendikaları, emekçi örgütlerini, partileri peşine takmış görünüyor. Birebir örtüşmemekle birlğikte geçmişte buna benzer en büyük dalga 68’de yaşanmıştı. Üniversite öğrencileri tarafından başta Vietnam savaşı, Cezayir işgali olmak üzere, baskı ve sömürüye karşı başlattığı mücadele etkisini dünyanın dört bir tarafında göstermişti.

51 yıl önce başlayan hareketle bugün arasında benzerlikler arandığında, bugün sisteme karşı eleştiriler çok zayıf. Zira 68 gençlik hareketinin yüzü daha fazla sosyalizme dönüktü. Bugün ise henüz içeriği doldurulmayan “dünyanın kurtarılması”, “sistemin değiştirilmesi”nden söz ediliyor. Henüz küresel ısınmanın baş sorumlusu olan tekeller, sermaye kesimleri ve bunlara karşı önlem almaya yanaşmayan hükümetler doğrudan hedefte değil.

Asıl olarak mevcut sistem içerisinde küresel ısınmaya karşı önlemlerin alınması talep ediliyor. Bu açıdan, “sistemin değiştirilmesi”nden kasıt düzenin değiştirilmesi olmadığı gibi, mevcut sistem içerisinde bir iyileştirme talep ediyor.

Ne var ki, hareketin taleplerinin hep bu şekilde devam edemeyeceği bugünden görülüyor. Hükümetler küçük de olsa talepleri karşılamaya yanaşmadığı takdirde önce hükümet partileri, sonra da çevreye en fazla zarar veren tekeller ve sistemin diğer partileri doğrudan hedef olmaktan kurtulamayacaklar.

HAREKET ALMANYA’DA ETKİSİNİ POLİTİK OLARAK HİSSETTİRECEK

Küresel ısınmaya karşı yükselen mücadelenin en kitlesel boyuta ulaştığı Almanya’da hareketin taleplerinin giderek daha ilerleyeceği ve hükümet partilerinin oy kaybetmeye devam edeceği bugünden görülebiliyor.

Çünkü, hükümet partileri CDU/CSU ve SPD bugüne kadar sokakta ileri süren talepleri görmezden gelerek, hiç bir ilerleme içermeyen paketi, hem de eylemlerin doruğa ulaştığı 20 Eylül günü karar altına alması bunun ifadesi. (Paketin içeriği için Sayfa 4)

Sokağa çıkan yüzbinlerin taleplerine kulak tıkayan hükümet partilerinin, zaten kaybetmeye başladıkları gençlerle aralarındaki mesafenin önümüzdeki dönem daha da da artacağı anlaşılıyor. Özellikle can çekişen SPD’nin bu politikayla genç nesillerden oy alması oldukça zor. Bu durumun en çok Yeşiller Partisi’ne yarayacağı ise açık. Geçen yıldan beri küresel ısınmaya karşı verilen mücadeleyi arkasına alan bu parti özellikle Batı Almanya’daki eyaletlerde yükseliş içine girmişti. Bu gidişle 2021’de yapılacak genel seçimlerden sonra CDU’nun en güçlü ortağı olarak görünüyor.

Süreç, Yeşiller’in çevre ve iklim konusunda da tutarsız bir politikaya sahip olduğunu ortaya çıkaracak. Tıpkı barış konusunda olduğu gibi. Hükümetim karar altına aldığı pakete gösterilen tepkilere bakılırsa, yeni düzenlemelerin yapılması için Federal Konsey’de (Bundesrat) bazı sertleştirmeler gündeme getirilecek.

Veriler küresel ısınmaya asıl olarak enerji tekelleri ve otomobil endüstrisinin neden olduğunu gösterdiği halde, Yeşiller yaptıkları eleştirilerde bu kesimlere dokunmamaya özen gösteriyorlar. Daha çok bireylerin sorumluluklarını hatırlatıyorlar ve ona göre bir yaşam biçimi öneriyorlar. Aynı veriler, tekellerin üretiminde bir zihniyet değişikliği olmadan kürsel ısınmanın devam edeceğini de ortaya koyuyor. Dolayısıyla, bugün çevre ve doğa konusunda Yeşiller’e bağlanan büyük umutların boşa çıkması fazla bir süre almayacak. Bu süreci hızlandırmak için mücadele içerisinde talepleri ileriye taşımak büyük önem taşıyor. Milyonların sokakta olduğu bir dönemde geride kalmak, özellikle gençlik mücadelesi verenler açısından önemli. (YH)

Close