Yücel ÖZDEMİR / Köln
Moskova’da bulunan Crocus belediye binasındaki konser salonuna yönelik cuma akşamı düzenlenen saldırıda ölenlerin sayısı 137’ye yükselirken saldırıyı “IŞİD Horasan” adlı örgüt üstlendi. 2004’te 331 kişinin hayatını kaybettiği Beslan’daki terör saldırısından bu yana en büyük saldırı olma özelliği taşıyan Crocus Katliamı’ndan sonra birçok Avrupa ülkesi lideri kınama açıklaması yaptı. Ancak doğrudan Rusya Lideri Putin’i arayarak başsağlığında bulunmadılar. Rusya’nın saldırıyı gerçekleştirenlerle Ukrayna savaşı arasında kurduğu bağlantıya ise karşı çıktılar.
Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından sosyal medya üzerinden yayımlanan mesajda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilenirken, katliamın aydınlatılması çağrısında bulunuldu. Öte yandan IŞİD’in Avrupa ülkelerinde benzer saldırılarda bulunabileceği konusunda uyarılarda bulundular. Uyarıyı yapanların başında ise Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser geldi. Daha önce İslamcı terör saldırılarının olduğu Almanya ve Fransa’da güvenlik önlemleri bir üst düzeye çıkarıldı.
UKRAYNA’DA, RUSYA’DAN GİDEN ÇOK SAYIDA İSLAMCI MİLİTAN VAR
Terör saldırısını gerçekleştirenlerin Ukrayna’ya kaçarken yakalanması nedeniyle, Rusya istihbarat örgütü FSB’nin saldırganların Ukrayna’dan gelmiş olabileceği ya da Ukrayna istihbaratı tarafından gönderilmiş olabilecekleri konusunda değişik iddiaları var.
Süddeutsche Zeitung’da Tomas Avenarius, Afganistan merkezli olan örgütün içinde Rusya’dan giden çok sayıda İslamcının olduğuna işaret edilirken, bunların bir bölümünün gönüllü olarak Ukrayna saflarında Rusya’ya karşı savaştıklarını yazdı. “İzler Ukrayna’da mı?” başlığıyla yayımlanan haber-analizde Ukrayna istihbaratıyla adı çok gündeme gelmeyen ve çoğunlukla Kafkasya’daki ülkelerden İslamcıların içinde yer aldığı “IŞİD Kafkasya” arasında bir bağlantının olduğu yazıldı. Bu ülkelerdeki İslamcıların, Çeçenistan savaşı nedeniyle Putin ve Rusya’ya düşman olduğuna, bu nedenle Ukrayna ile ortak hareket ettiğine dikkat çekildi. Bu kapsamda “Yüzlerde Kafkasyalı Müslüman lejyoner ve gönüllü Rus Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşıyor” bilgisine de yer verildi. Çoğu Çeçenistan, İnguşistan veya Dağıstan’dan geldiği belirtilen gönüllülerin intikam peşinde olduğu ifade ediliyor. Saldırıdan sonra gözaltına alınan 11 kişinin çoğunun yabancı olması da bu tezi destekliyor. Saldırganların Ukrayna’ya gitmeye çalışmaları aynı zamanda Ukrayna’dan saldırıyı yapmak üzere gelmiş olabilecekleri ihtimalini de güçlendiriyor.
Kafkasya grubunda yer alan ve Çeçenistan’dan gelen grubun IŞİD ile bağlantılı olduğu, bunların bir kısmının daha önce Suriye’de bulunduğu da biliniyor. Çeçenler daha önce de okullara ve hastanelere yönelik saldırılar düzenlemişti.
Yakalanan saldırganların Ukrayna’dan gittiklerini itiraf etmeleri durumunda, önümüzdeki dönemde Rusya’nın Ukrayna ile IŞİD arasındaki bağlantıyı daha fazla gündeme getirmesi mümkün. Keza, saldırının intikamını alma adına içeride ve dışarıda kapsamlı operasyonların olması da bekleniyor. Ukrayna sahasında bu gruplara karşı imha hareketlerine de yoğunlaşabilir. Pazar günü de Rusya Ukrayna’da yoğun bir saldırıda bulunmuştu.
MUHTEMEL GELİŞMELER
Terör saldırısının arkasında Ukrayna’nın olup olmadığı şu anda bilinmiyor. Ancak Rusya yönetimi ve Putin sürekli saldırıyla Ukrayna arasında bir bağlantı kurma çabası içerisinde olacak. Bu aynı zamanda hem Ukrayna yönetimini hem de Batı’yı sıkıştırmanın bir unsuru olabilir. Eğer gerçekten İslamcı teröristlerle Ukrayna rejimi arasında bir bağlantının olduğu delilleriyle birlikte ortaya çıkarılıp yayınlanabilirse o zaman Ukrayna ve Batı’yı zor günler bekliyor diyebiliriz.
Öte yandan Putin’in saldırıyı „Allah’ın lütfu“ olarak görmeyi ihmal etmeyeceği de düşünülebilir. Rusya’nın içeride ve dışarıda gelebilecek bütün eleştirilere karşı daha baskıcı bir dönemin gireceğini söyleyebiliriz.
Saldırı Rusya’nın Suriye politikasında da bir değişikliğe yol açabilir. Özellikle idlip ve çevresinde var olan İslamcı gruplara karşı şiddetin dozajını arttırabilir. Türkiye’den bu gruplara karşı daha etkili hareket etmesini isteyebilir. Hatta bu gruplarla Türkiye arasında somut bir bağın kurulması durumunda ise Rusya’nın Türkiye politikasında da bazı değişiklikler beklenebilir.