Written by 10:17 AVRUPA

Ortadoğu’daki kanlı şiddet ve Avrupa’nın ikiyüzlülüğü

YÜCEL ÖZDEMİR

Ortadoğu 2024’e kanlı bir giriş yaptı.

Gazze’de 7 Ekim’de başlayan savaş bütün acımasızlığıyla devam ediyor. Bugüne kadar 22 binden fazla insan hayatını kaybederken, daha üç ay öncesine kadar 2.2 milyon insanın yaşadığı Gazze’nin boşaltılması, Filistin halkının “İkinci Nakba” olarak ifade ettiği yeniden sürülmesi artık yüksek sesle ifade ediliyor.

Bununla yetinmeyen İsrail, 25 Aralık’ta, İran Devrim Muhafızlarında Kudüs Gücü komutanı olan Kasım Süleymani’nin en önemli danışmanlarından General Seyyid Rıza el Musavi Suriye’de düzenlediği füze saldırısıyla kaldığı evde öldürdü.

2 Ocak’ta ise Hamas’ın Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el Aruri, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta İran ile yakın ilişkiler içinde olan Hizbullah’ın güçlü olduğu bir alanda İsrail tarafından insansız hava aracı kullanılarak öldürüldü. Bu suikastın maksadının İran ve Hizbullah’ı savaşa çekmek olduğu yazılıyor. Hizbullah lideri Nasrallah’ın bugün İsrail’e nasıl yanıt vereceklerini açıklaması bekleniyor.

Dünya daha bu iki suikastın şokunu yaşarken, 3 Ocak’ta, 2020’de bizzat Donald Trump’ın emriyle ABD tarafından Irak’ta öldürülen İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’yi anmak üzere doğum yeri olan Kirman’da bir araya gelen insanlara yönelik bombalı saldırı düzenlendi. Son bilgilere göre 84 insan hayatını kaybetti.

25 Aralık’tan bu yana yaşanan suikastların arkasında, resmi olarak üstlenilmezse de, İsrail’in istihbarat örgütlerinin olduğu açık. Keza İran’daki terör saldırısının hangi örgüt tarafından yapıldığı konusunda da net bir açıklama yok, ancak İsrail-ABD bağlantılı güçlerin işin içinde olma olasılığı oldukça yüksek.

Avrupa Birliği, İran’daki saldırıyı “terör saldırısı” olarak tanımlayarak kınadı ve sorumluların açığa çıkarılmasını istedi. Gelişmelere bakılırsa, İsrail siyonizmi Gazze savaşını bölgeye yayarak, İran ve onunla bağlantılı güçleri içine alacak şekilde genişleterek emellerine ulaşmanın peşinde. Evinde ağır bir darbe yiyen Hizbullah’ın kuzeyden İsrail’e saldırarak yeni bir cephe açması, İran’ın da doğrudan savaşın tarafı olması isteniyor. Bu nedenle doğrudan İran hedef alınarak suikast ve katliamlar yapılıyor.

Bugüne kadar temkinli davranan ABD ve Avrupa ülkelerinin bir kısmı, İran ve Hizbullah’ın doğrudan İsrail’le sıcak savaşa girmesi durumunda, fazla sorgulamaya ihtiyaç duymadan “İsrail’i koruma” adına savaşın tarafı olacağı anlaşılıyor. Böylece, İsrail siyonizmi yıllardır aradığı fırsatlardan birisini daha ele geçirmiş olacak. Düşman ilan ettiği güçleri geriletme, sahip olduğu toprakları genişletme üzerine kurulu bu plana ABD ve Avrupa’nın hangi aşamada, ne kadar dahil olacağını bugünden kestirmek zor. Desteğin güçlü olacağı ise açık.

Bu destek Gazze’de açık katliamlara rağmen güçlü görüldüğü için İsrail’in gerici yönetimi şimdi hedefleri büyütmenin planlarını yapıyor. İsrail’e şartsız ve sınırsız destek, gelinen aşamada Gazze’yi boşaltma planına dönüşmüş durumda. Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in “Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin gönüllü olarak bölgeden göç etmelerine destek verdikleri” şeklindeki açıklamaları bunun göstergesi. Daha önce de İsrailli yetkililer Gazze’deki Filistinlilerin Sina Çölü’ne yerleştirilmesi çağrısında bulunmuş, ancak Mısır buna yeşil ışık yakmamıştı.

İsrail rejiminin, terör saldırısını gerekçe göstererek yaptığı katliamların asıl niyetinin insansızlaştırma olduğu önceden görülebildiği halde Avrupa ülkeleri, bunu görmezden gelerek sağcı Netanyahu yönetimine her bakımdan açıktan destek verdiler. İsrail’i eleştirmeyi suç haline getiren Almanya, yine İsrail’e en fazla silah veren iki ülkeden biri. İsrail’in yurt dışından aldığı silahların yüzde 90’ından fazlası ABD ve Almanya’dan…

Gerçek bu olduğu halde Almanya ve Fransa, İsrail’in Gazze’yi insansızlaştırma ve bölgesel savaş planını sanki yeni duyuyormuş gibi kınama mesajları yayımlıyorlar. Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından iki bakanın açıklamasına tepki olarak yayımlanan açıklamada, Filistinlilerin büyük gruplar halinde Gazze’yi terk etmesi önerisine karşı, “Bizim tutumumuz açık: Gazze Şeridi’nde ne sınır dışı etme ne de toprak daraltılması yapılmamalı” denildi. Ayrıca iki devletli çözüm çağrısı yapıldı.

Benzer şekilde Fransa Dışişleri Bakanlığı da yayımladığı mesajda, “provokatif açıklamaları” kınayarak, İsrail hükümetine bu türden açıklamalara mesafe koymasını istedi. Keza ABD ve AB Dışişleri Bakanlıkları da iki bakana sarf ettikleri sözleri geri alma çağrısında bulundular. Ancak, özellikle Smotrich, geri adım atma yerine tersi yönde bir açıklama yaptı.

İsrail’in bölgeyi kan gölüne dönüştürerek hedeflerine varma yönünde yaptığı katliamlar ve suikastların yazılı açıklamalarla durdurulamayacağı ortada. Bunu en iyi bilen de İsrail. Bu nedenle güçlü bir baskı gelmediği sürece, genel hedeflere bağlı olarak içerideki toplumsal muhalefeti bastırma ve gerici hükümeti ayakta tutmak için savaş arabasının vitesini yükseltmekten başka bir seçenek üzerinde durulmuyor.

İsrail’in merkezinde olduğu bir bölgesel savaşın uzun vadede Batılı emperyalistlerle Arap dünyası arasında büyük kopmalara yol açacağı bilindiği için şimdilik Batı cephesinden sık sık “sağduyu” mesajları veriliyor. Bunlar İsrail’in katliamcı politikalarına karşı oldukları için değil…

Close