Ali Çarman/Stuttgart
Toplumsal yaşam ekonomi-politik ve kültür-sanat olarak egemen ideolojinin izlerini taşır. Bundandır ki, işçi sınıfı kapitalist ideolojisinin etkisinden kurtulup kendi sınıfının iktidarı için örgütlenme ve dişe diş bir mücadele yoluna girdikçe aynı zamanda insanlığın kurtuluşu konusunda sorumluluğunu yerine getirmiş olacaktır.
Çünkü işçi sınıfı tüm kötülüklerin, haksızlıkların, dışlanmışlıkların kaynağı olan ve zora dayanan sömürü düzenini ortadan kaldırma güç ve yeteneğine sahip yegâne sınıftır. Bunun için de 1 Mayıs aslında bütün insanlığın mücadele ve bayram günüdür.
Tarihsel kökleri 1886’lara uzanan 1 Mayıs bu gerçekliğin şu ya da bu şekilde farkına varıldığı çok anlamlı bir gündür. Bu tarihsel günde büyük engeller aşılarak, sömürü kalelerinde gedikler açılarak bugüne gelindi. En azgın sömürü ve en ağır yaşam koşullarına karşı insanca yaşama mücadelesi farklı koşullarda farklı biçimlerde devam ediyor.
Biz bu yazımızda, bir yanıyla sekiz saatlik iş günü ve daha güzel bir hayat mücadelesinde doğup serpilen, Almanya’da ezilenlerin ve sömürülenlerin elerinde bayraklaşan bazı afiş örneklerine, daha doğrusu ilk yıllarda sokakları süsleyen afişlerdeki işçi kadınlara yeniden dikkat çekeceğiz. Ezilenlerin, sömürülenlerin geleceğe ilişkin emellerini, gerçeği en yalın, en ateşli ve en estetik biçimde imgeleyen 1 Mayıs afişleri bugün de anlamını koruyor.
KADIN ERKEK EMEĞİNİN EŞİTLİĞİNE VURGU
İşçi sınıfı tarihine göz atıldığında 1886’dan bu yana afiş örneklerine rastlamak mümkün. O günün koşullarında kadın işçilerin sayısı bugün ile kıyaslanmayacak kadar olsa da, sosyalistler ta başından itibaren kadın-erkek emeğinin değerini dikkate alıp, olanca hassasiyet göstererek bu gerçekliği afişlerde yansıtmışlar.
Zira, burjuva sınıfın propaganda aygıtı gerçeğin ters yüz edilmesi, işçi ve emekçilerin yanıltılması, zora dayanan kendi iktidarlarının sarsılmaz olduğu yalanı üzerinde işlemekte. Bunun için sosyalistler sürekli gerçeklerin altını çizerek, doğru olanı ve tarihin ilerlemesinin nereden nasıl olacağına vurgu yaptılar.
1896 yılına ait afişte önlüğüyle bir elinde balyoz diğer elinde bir demet bahar çiçeğiyle yalın ayak bir işçi kadın görülmekte. 1 Mayıs’ın enternasyonal boyutu farklı ülkeleri (Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya, Avusturya, Belçika, Hollanda, İskandinavya, Amerika, Avusturalya) temsil eden farklı objelere bezenmiş durumda.
Bulutların üzerinde ham hayaller dünyasında değil, gerçek olabilecek bir dünya hayaliyle gezinen işçi kadının bir elinde özgürlük meşalesi diğer elinde ‚her şeye rağmen dünya bizim‘ yazılı afiş 1900 yılına ait.
Sekiz saatlik iş günü talebiyle, kadın-erkek işçiler çocuklarıyla birlikte dayanışma kapısında 1 Mayıs alanına çağrı yapan kızıl elbiseli kadın ve elinde çekiciyle erkek işçi afişi 1902, Leipzig imzasını taşımakta. Afişte görülen güneş ise sosyalizmi işaret etmekte.
1905 Leipzig, tarihli bir başka afişte en önde elinde özgürlük meşalesi ile mücadele çağrısında bulunan kadın. 1906 yılına ait 1 Mayıs afişi kızıl bir zemin üzerindeki kadının elindeki bayrağın üzerinde “Sadece her gün onu fethetmek zorunda olanlar özgürlüğü kazanırlar” yazılı ve fonda da sosyalizm güneşle sembolleştirilmiş.
Demokratik Almanya Cumhuriyeti yıllarında çıkarılmış “Ein Hauch von Maienblüte/Mayıs çiçeklerinden bir nefes” kitabında sayısızca afiş ve kartpostal örnekleri bulunmakta. İşçi sınıfı kendi davasına sahip çıkanlara kulak vererek onları saygı ile anmıştır. Afişlerde kadın işçi sembollerinin yanısıra, Bebel, Marx, Liebknecht ve başkaca önderlerin de yer bulması, bu saygının bir ifadesi.
Emeğin gücünün farkına varmış elinde 1 Mayıs bayrağı olan bir kadın, arka fonda bacaları tütmekte olan fabrika ve 1904 yılında yazılmış olduğu bilinen ‘Emeğin Bayramı’ şarkısının sözleri.
“Hey Mayıs günü, bugün milyonların kutladığı eşsiz bayram. Bakın nasıl doğum belirtileri Tüm ülkelerde mor dalgalanıyor Etraflarındaki halklara öğüt verecekler:
Emek adalet istiyor.
Zafere giden yolu açmalısınız Yeni bir çağın ruhuyla.”
Her tarafı yılların biriktirdiği sorunlar nedeniyle çürüdükçe koku vermeye devam eden kapitalist/emperyalist sistemde insan insanın kurdu haline getirilmiş durumda. Bir yandan milyonlarını, milyarlarını kat be kat artıran küçük bir azınlık, diğer tarafta adeta sadece karın tokluğuna, yaşam pahasına emeğiyle, bilinciyle, alınteriyle bütün değerleri yaratanlar… Böyle olunca da eskimekte olanı tarihin çöplüğüne atma işinin önünde sayısızca neden durmakta.
1 Mayıs, bu bakımdan yeteri kadar deney bıraktı bizlere. İşçi sınıfının iktidar mücadelesinde uyanış halinde olanları örgütleme, sınıf mücadelesine hazırlama çabası eninde sonunda meyvesini verecektir. Yeter ki yüzümüz daima yeniyi yaratacak güçlere dönük olsun!