Written by 09:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Sendika, sermaye için sübvansiyon istiyor!

IG Metall Başkanı Benner, “sanayinin ekolojik dönüşümü” için 600 milyar euroluk özel servet fonu oluşturulmasını talep ediyor! Almanya’nın kuruluşundan bu yana sanayinin en kritik dönemini yaşadığını ileri süren Benner, öncelikle “borç freni” uygulamasının da reforme edilmesini istiyor. Son yıllarda işçiler lehine özel politikaları gündeme getirme yerine sermaye politikası yaparak gündeme gelen IG Metall, sınıf işbirlikçiliğinde “çığır açıyor.”

UMUT YAŞAR

IG Metall sendikasının geçen sene ekim sonunda düzenlediği 25. Genel Kurulu, sendika yönetiminin sınıf işbirlikçiliğinde ne kadar kararlı olduğu genel merkez tarafından hazırlanan önergelerde olduğu gibi delegelerin tartışmalarına müdahalelerde de değişik biçimlerde ortaya çıkmıştı. Özellikle Başbakan Olaf Scholz’un ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in konuşmacı olarak genel kurula geldikleri anlarda yapılan şovlar da sendika yönetiminin tutumunu ortala koyuyordu.

“ULUSAL ÇIKARLAR İÇİN”

IG Metall Genel Başkanı olarak seçilen Christiane Benner, göreve geldikten sonra gazetelere verdiği demeçlerde ve yaptığı söyleşilerde sanayinin çıkarları için mücadele ettiğini gizlemedi. Hükümetin sosyal politikalarına ilişkin sorulara yanıt verirken bile işi getirip Alman sanayisinin çıkarlarına bağlaması çok belirgindi. En son olarak (13 Ocak 2024) Funke Medya Grubu gazetelerinde yayınlanmak üzere gruba ait “Berliner Morgenpost” gazetesiyle yapılan söyleşi de Benner, artık “ucuz enerji”, “biraz sübvansiyon” demeyi bırakıp, “ulusal çıkarlar için” hükümetin harekete geçmesini talep etti. “Sanayi, Federal Almanya Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana en kritik dönemini yaşıyor. İyi ve güvenli iş olanaklarına sahip güçlü bir sanayi, refah ve istikrarlı bir demokrasi demektir” diye konuşan Benner, Almanya halen sanayileşmiş ülkeler arasında en düşük işsizlik oranlarından birine sahip olduğunu sözlerine ekledi. Benner. “Ancak işlerin kötüye gitmesini önlemek istiyorsak acilen önemli adımlar atmamız ve doğru kararlar almamız gerekiyor“ dedi. Gazetecilerin, “Sanayinin ekolojik olarak yeniden düzenlenmesi söz konusu olduğunda işverenler ve sendikalar aynı gemide. Politikacılardan ne bekliyorsunuz?” sorusuna Benner’in, “biz niye onlarla aynı gemide olalım” diye yanıt vermiş olabileceğini artık kimse beklemiyor.

Ama işbirlikçi bir sendikacı gibi yanıt vermemesi, sanki bir sanayiciymiş gibi yanıt vermesi, Benner’in başında olduğu IG Metall’in, sınıf işbirlikçiliğinde “çığır açtığını” gösterdi. Benner şöyle konuştu: “İklim-nötr olmak için büyük yatırımlara ihtiyacımız var. Almanya’da çelik üretimi için gerekli enerjiyi hidrojenden üretmemiz çok önemli olacak. Yeşil çelik, otomotiv endüstrisinin karbon ayak izini de iyileştirecektir. Ancak sektörümüz bu temel dönüşümü kendi başına gerçekleştiremez. Bunun için devlete ihtiyacımız var.”

PATRONDAN DAHA PATRON!

Acaba Metal İşverenleri Birliği (“Gesamtmetall”) Başkanı Stefan Wolf, bu sözleri Benner’den daha iyi ifade eder miydi bu şüpheli! Gazetecilerin “hangi kararlar alınmalı” sorusuna, “İlk ve en önemlisi: borç freninde reform yapmamız gerekiyor” oldu. Hatırlanacağı gibi “borç freni” karar altında alındığında IG Metall dahil bütün sendikalar, sosyal alanlara yapılan harcamalar kesileceği için bunu eleştiriyorlardı. Artık zaman değişti ve “ulusal çıkarlar” adına sermayenin çıkarlarının savunulması gündemde!

Gazetecilerin, borç freninin kaldırılmasıyla ilgili, “Bunun için gerekli olan üçte iki çoğunluk Federal Meclis’teki görünürde yok” itirazlarına da Benner’in yanıtı hazır: “Bunun alternatifi, sanayinin ekolojik olarak yeniden düzenlenmesi için özel bir servet fonu oluşturmak olabilir. Ülkede endüstriyel değer yaratmaya devam etmeliyiz ki çok sayıda iyi iş imkanına sahip lider pazar ve ihracat ülkesi olarak kalabilelim!” Benner dersine iyi hazırlanmış bir öğrenci gibi sorulan tüm soruları teklemeden yanıtlıyor: “Ne büyüklükte bir özel fon?” Yanıt yine hazır: “2030 yılına kadar 500 ila 600 milyar euro. Bu çok fazla. Ancak bu miktar, rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerjilerin yaygınlaştırılması ve hidrojen altyapısının geliştirilmesinin başarılı olmasını sağlamak için gerekli olacaktır. Özel fonu Anayasa’da güvence altına almalıyız; su geçirmez olmalı. Bu yatırımlar ulusal çıkarlar içindir. Tüm demokratik partileri bunun arkasında toplanmaya çağırıyoruz.”

Almanya’nın en önemli kilit sektörü olan otomotiv sanayisini devlet yardımlarıyla krizden çıkarmak istemediğini söyleyen Benner, “Şarj altyapısı için büyük yatırımlara ihtiyacımız olacak. Ancak uygun fiyatlı elektrikli küçük otomobilleri piyasaya sürmek işverenlerin görevi. Hedef değişmedi: 2030 yılına kadar yollarda 15 milyon elektrikli otomobil olmasını istiyoruz. Şu anda anca 1,3 milyona ulaşmış durumdayız. Geçen yılın sonunda sübvansiyonun iptal edilmesi daha fazla belirsizliğe yol açtı” diye hükümetin politikalarını eleştirmeyi de ihmal etmeyen Benner, “Şu anda piyasada Alman üreticilerin ürettiği ve nüfusun çoğunluğu için uygun fiyatlı yeterli sayıda e-model yok. Sonuç olarak, insanlar CO2 yoğunluğu daha yüksek olan araçlarını kullanmaya devam ediyor. Ya da Çin e-arabalarını tercih ediyorlar” diyerek uluslararası rekabet konusunu açıyor. Gazetecilerin, “Çin otomobil konusunda da bizi geride mi bırakıyor?” sorusuna, “Benim bakış açıma göre, henüz cenaze duası okunmadı” diyor ve Alman otomobil üreticilerinin 25 bin euronun altında e-araba üretmelerini talep ediyor.

“ÜYELERİN SÜRÜ ZEKÂSI”

Söyleşinin ilk bölümünde çiftçilerin protesto eylemleri ve makinistlerin grevleri de söz konusu oluyor: “Çiftçiler ve makinistler ülkeyi felç etmeye çalışıyor. Ablukaları gördüğünüzde heyecanlanıyor musunuz Bayan Benner?” sorusuna, “Ben daha çok kutuplaşma konusunda endişeliyim: IG Metall iş bırakma çağrısı yaptığında, bu dikkatlice düşünülmüş ve sorumlu bir çağrıdır. Çiftçilerin protestolarına radikal partilerin sızma riski çok büyük. Bazı çiftçilerin ekonomik kaygıları olduğunu anlıyorum. Ancak tırmanan protestoların nasıl kontrol altına alınabileceğini merak ediyorum. Politikacılar sübvansiyon kesintilerini büyük ölçüde tersine çevirdi. Ancak bu durum olayları yatıştırmadı” diye yanıt veriyor. Benner’in aklına bir talep için sonuna kadar mücadele edilebileceği hiç gelmiyor!

IG Metall’in gelecek bu sonbaharda yapılacak TİS görüşmelerinde şirketlerin çok farklı ekonomik durumları da dikkate alınmalıdır ve alınacaktır da” diyor. “Çalışanların büyük ölçüde ücret artışına odaklanacağını tahmin ediyorum” diye devam eden Benner, “Üyelerimizin sürü zekasına güveniyorum ve onların özgüvenleri çok yüksek. Bununla birlikte, şirketlerindeki durumu da çok iyi anlıyorlar” dedi. Benner bu sözleriyle, ılımlı sermaye yanlısı ücret politikasına devam edeceklerine de ortaya koydu.

ÖRGÜT SEÇİMLERİNE KATILALIM

Gazetemizin okurları eleştirilerimizi “sendikayı kötülemek” için yapmadığımızı biliyorlar. Ama her zaman gazeteyi ilk kez alan ve okuyanlar olduğu için hatırlatmakta fayda var: Biz sendikaları, işçilerin ekonomik ve sosyal hak mücadelesinde en önemli örgütü olarak görüyoruz ve bu nedenle sahip çıkıyoruz. Bu nedenle de eleştirilerimiz bazen çok sert olabiliyor. Bir işçi örgütünün bu hale getirilmesini kabul etmiyoruz – etmeyeceğiz de! Aksine sendikaların yeniden gerçek anlamda işçi örgütü olmaları için çaba harcıyoruz.

Yukarıdaki bütün eleştirilerimiz hareketle bütün IG Metall üyelerini sendikalarına sahip çıkmaya, fark ettikleri sapmalara, sermaye yanlısı politikalara karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. Önümüzdeki haftalarda sendikal örgütlenmenin olduğu bütün metal, elektro, ağaç, sert plastik ve tekstil fabrikalarında “örgüt seçimleri” başlıyor. Sendika temsilcileri, delege seçimleri, TİS Komisyonu üyeleri, gençlik, kadın ve göçmen işçi kolları, şube yönetimleri vb. seçilecekler. Sendikayı sınıftan yana çizgiye çekmek için, sendika içinde de mücadele etmek gerekiyor. Bunun için aday olmak, mücadeleci arkadaşlarımızı aday olarak önermek, aday olanları desteklemeliyiz.

Close