Written by 14:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Sendikalar grev diyor!

Eğitim ve sosyal hizmetler alanında devam eden TİS görüşmelerinin ikinci turunda da çalışanlar lehine olumlu bir sonuç çıkmadı. İşverenler, sendikanın çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve mesleklerinin değerinin yükseltilmesi talebini reddediyor. Sendikalar tepkilerini daha güçlü bir şekilde sokağa taşıyacaklarını duyurdular.

SEVİNÇ SÖNMEZ

Eğitim ve sosyal hizmetleri işkolunda (SuE), 28 Şubat’ta başlayan ilk tur toplu iş sçzleşmesi görüşmelerinde işverenlerin sendikaların tüm taleplerini reddetmesi üzerine, 8 Mart’ta başlayan grevler devam edecek. 21- 22 Mart’ta yapılan ikinci tur görüşmelerde de belediyelere bağlı sosyal ve eğitim hizmetleri alanlarında çalışan 330.000 bin emekçinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, ücret gruplarının bir üst maaş grubuna çıkarılması ve kronikleşen uzman personel açığının giderilmesi taleplerini reddettiler. Ver.di sendikası başkanı Frank Werneke, Potsdam’da yaptığı açıklamada, üçüncü tur görüşmelerin yapılacağı 16 ve 17 Mayıs’tan önce ciddi eylemlerin ve uyarı grevlerinin gerçekleştirileceğini duyurdu. Bu nedenle, çocuklarını kreşe ve bakım yurtlarına vermek zorunda olan çalışan ebeveynlerin alternatif bakım olanakları yaratmaları gerekiyor. Werneke, müzakerelerin tıkanmasından ve sorunun tırmandırılmasından öncelikle işverenlerin sorumlu olduğunu da vurguladı. Ver.di sendikası ve Memurlar Birliği (DBB) ilk tur görüşmelerinde işverenlerin kayıtsız kalması üzerine, 8 Mart’ta grev çağrısı yapmış ve Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, Almanya genelinde 22 bin eğitim ve sosyal hizmet işkolunda çalışan emekçi greve çıkmıştı. 8 Mart’ın uyarı grevi günü seçilme nedeni bu işlerde yüzde 83, kreşlerde ise yüzde 94 oranında kadının çalışmasıydı. Eğitim emekçilerinin miting ve protesto eylemleri 15 Mart ’sosyal işler günü’nde de devam etti.

330 bin emekçiyi kapsıyor

Ücret artışından çok sosyal ve eğitim hizmetleri işkolunda hakim olan ücret gruplarının genel olarak yükseltilmesini hedefleyen TİS müzakereleri 245 bin kreş çalışanı, 55 bin sosyal hizmet çalışanı ve 30 bin engelli yardımında çalışan olmak üzere toplam 330 bin eğitim emekçisini kapsıyor. Ancak, TİS sonuçlarının genelde “Caritas” gibi diğer “sosyal işverenler” tarafından da üstlenildiği için, TİS görüşmeleri sosyal ve eğitim alanında çalışan toplam 1,8 milyon emekçiyi kapsıyor. 2019 yılında başlayan ve pandemiden ötürü kesilen görüşmelere bu yılın şubat ayında yeniden başlandı. Ver.di sendikasının yanında müzakerelere katılan Memurlar Birliği (DBB) kamu alanında çalışanların maaş gruplarının yükseltilmesini ve böylelikle mesleklerinin değerinin arttırılmasını talep ediyor.

Sosyal hizmetler alanında en büyük grubu teşkil eden eğitimciler genellikle S 8a maaş grubuna göre maaş alıyorlar. Buna göre, kreşte çalışan bir eğitimci, yeni bir işe başladığında 2879,77 euro brüt maaş alıyor. Bir eğitimcinin 10 sene çalıştıktan sonra aldığı brüt maaş ise 3701,02 euro düzeyinde.

Sendikalar, eğitimcilerin S 8b maaş grubuna dahil edilmelerini ve böylelikle başlangıç maaşlarının yüzde 2,2 arttırılarak, brüt 2942,66 euroya, 10 yıllık bir çalışma süresinden sonra ise brüt maaşlarının 4105,91 euroya çıkarılmasını talep ediyorlar.

Ver.di ve DBB, eğitimcilerin sosyal alanda varolan 170 bin uzman eleman eksikliği de dahil olmak üzere, zaten ağır ve zor olan çalışma koşullarının özellikle pandemi sürecinde daha da kötüleştiğini vurguluyorlar. Alman Gençlik Enstitüsü’nün, erken çocuk bakımı ve eğitimi alanında, eleman ve olanak kaynakları ihtiyacını belirlemek üzere yaptığı araştırmaya göre, şayet mevcut durumda temelden bir değişiklik yapılmazsa 2025 yılına kadar 1,2 milyon kreş yeri açığı ve bu işkolunda 300 bin kalifiye eleman açığı olacak.

İŞVERENLER TALEPLERİ REDDEDİYOR

Belediye işverenleri sosyal mesleklerin maaş gruplarının ve dolayısıyla mesleki değerinin kapsamlı bir şekilde yükseltmesini reddediyorlar. DBB başkanı Ulrich Silberbach, Korona pandemisi ve mevcut Ukrayna savaşı gibi politik tercihler ve krizlerden ötürü eğitimcilere olan ihtiyacın sürekli arttığını ve aynı zamanda işkolunda büyük bir uzman eleman göçünün yaşanacağını belirtiyor. Ulrich, bu gerçekler gözönünde bulundurulduğunda işverenlerin tutumunun gerçeğin inkârı anlamına geldiğini söylüyor.

Belediye İşverenleri Birliği (VKA) ise maaş gruplarının, 2009 ve 2015 yıllarında olduğu gibi, genel olarak yükseltilmesini kabul etmiyor. VKA, çalışanların tam olarak hangi bölümlerde hangi işlerinin arttığına ve zorlaştığına bakılması gerektiğini ve ancak o alanlarda çalışanların maaş gruplarının arttırılabileceğini ileri sürüyor. VKA adına müzakerelere katılan, Gelsenkirchen belediye başkanı Karin Welge, ‘ibrik prensibi’ ile iyileştirilmelerin mümkün olmadığını, belediyelerin tüm kamu çalışanlarının maaşları gözönünde bulundurulması gerektiğini söylüyor. Kamu literatüründe, paraların eşit şekilde dağıtılması ‘ibrik prensibi’ olarak adlandırılıyor. Welge kreş eğitimcilerinin maaşlarının 2009 yılından bu yana, toplam kamu sektörünün iki katı düzeyinde, yani yüzde 61 oranında arttığını iddia etse de bu gerçeği yansıtmıyor. Sosyal ve eğitim hizmetleri işkolunun maaş grubu 25 yıl önce belirlendi ve 1991 yılından bu yana kayda değer bir değişikliğe uğramadı.

İşverenler ikinci tur da sadece sosyal danışmanların ve kreş yöneticilerinin maaş gruplarına yönelik öneri getirmekle yetinirken, sendikaların ‘kapsamlı ve karmaşık’ buldukları taleplerine yanaşmıyorlar. Welge, VKA olarak yine de sendikalarla görüşmelerin doğru bir yolda ilerlediğini ve sosyal partner ilkesine göre üçüncü turda bir uzlaşma sağlanmasını beklediklerini söylüyor. Welge, tüm tarafların yükünün daha da artmasını engellemek amacıyla sendikalara, o zamana dek grev yapmamaları çağrısı bulunmaktan da geri durmuyor.

Bu yüzden üçüncü tur görüşmelerin yapılacağı 16-17 Mayıs’a kadar olan sürecin taraflar açısından çetin geçmesi bekleniyor. Sendikalar, eğitim ve sosyal hizmetler işkolunda çalışan emekçiler için durumun öncelikle pandemi ve Ukrayna’dan gelen sığınmacılardan dolayı zaten zor olduğunu ve eğitim emekçilerinin sorumluluklarının bilincinde olduklarını, ancak işverenlerin sendikalara başka bir seçenek bırakmadıklarını ve eylem ve grevlerin artık daha fazla sokağa taşınacağını vurguluyorlar.

Ver.di sendikası, bu doğrultuda 29 ve 30 Mart’ta, 32 bin 700 eğitim ve sosyal hizmetler çalışanının etkilendiği Bremen ve Aşağı Saksonya eyaletinin Hameln, Hildesheim, Lüneburg, Braunschweig, Stade Verden şehirlerinde olduğu gibi Stuttgart’ta da bir günlük uyarı grevleri yaptı.

Asıl grevlerin beklendiği mayıs ortasına dek diğer eyalet ve şehirler de de değişik eylem ve grevlerin yapılması bekleniyor.

 

Close