Written by 12:00 AVRUPA, POLITIKA

Sığınmaya ‚Ruanda Modeli‘ Almanya’nın gündeminde

YÜCEL ÖZDEMİR

Sığınmacılarla mücadele, göç yollarının kapatılması bu yıl da AB’nin gündeminden düşmeyecek. Geçen yılın sonunda karar altına alınan iltica hakkının sınırlandırılmasına dair kararların önemli bir kısımı bu yıl içinde hayata geçirilecek. Ancak buna rağmen Afrika ve Asya’dan Avrupa’ya gelenlerin sayısında bir azalmanın olmaması bekleniyor.

Örneğin İtalya’da işbaşına gelen faşist Giorgia Meloni hükümetinin önceliklerinin başında kaçak yollardan ülkeye giriş yapan mültecilerin sayısını alatmaktı. Meloni’den önceki sağcı hükümet bunu sağlayamadığı için Meloni daha radikal bulunarak destek görmüştü. Ne var ki, Meloni de Akdeniz üzerinden gelen göçü durduramadı. Resmi verilere göre 2022’de 103 bin 850 mülteci İtalya’ya gelirken bu sayı 2023’te 155 bin 750’ye çıktı. Bu tablo polisiye önlemlerle sığınmacıların durdurulamayacağını bir kez daha net olarak gösterdi. Bu nedenle bu yıl içinde politik önlemlerin alınması daha fazla öne çıkabilir.

2023’de İtalya’ya en fazla Gine, Tunus, Fildişi Sahilleri ve Bangladeş’ten mülteci gelip iltica başvurusunda bulundu. Keza Türkiye’den Yunanistan’a geçemeyen sığınmacıların de rotalarını Kuzey Afrika ve Akdeniz üzerinden İtalya’ya geçmeye çevirdiği ifade ediliyor. AB’nin tam desteğini alan İtalya’daki faşist yönetim bu yıl da Akdeniz üzerinden gelen sığınmacıları azaltmak için her türlü yola başvuracak. Bunların başında mültecileri kurtaran sivil kurtarma gemilerine müdahale olacak. Bunun önünü açan bir düzenleme meclis tarafından kabul edilmişti. Bunun da daha fazla ölüme yol açacağı açık. Değişik örgütler tarafından derlenen bilgilere göre, 2023’de Akdeniz’de 2750 mülteci hayatını kaybetti.

RUANDA MODELİNİ İSTEYENLER ARTACAK

2023’te en fazla mültecinin ulaştığı ülke olan Almanya, şimdi de daha önce İngiltere tarafından gündeme getirilen “Ruanda modeli”ni gündemine almış durumda. İngiltere ile Orta Afrika ülkesi Ruanda arasında yapılan bir anlaşmaya göre, İngiltere kaçak yollarla ülkeye gelen mültecileri Ruanda’da kurulacak kamplara gönderecek. Başvurular bu kamplarda ele alınacak. İltica başvuruları kabul edilenler duruma göre İngiltere’ye getirilebilecek. Hükümetin bu planı daha sonra üst mahkeme tarafından iptal edildi. Ancak buna rağmen İngiltere söz konusu modeli hayata geçirmek için Ruanda’ya 300 milyon euro verdi.

İngiltere’de üst mahkeme Ruanda Modelini iptal ettiği halde, Almanya’da kaçak göçle mücadeleyi temel çalışma alanlarından biri haline getiren Başbakan Olaf Scholz, bu konuda çalışmaların başlatılması emri verdi. Muhafazakar Hristiyan Demokrat Parti (CDU/CSU) açık bir şekilde Ruanda Modelinden yana olduğunu ifade ederek bunun hayata geçirilmesi için hükümete çağrı yaptı. CDU/CSU, “üçüncü ülke” talebini programına da almıştı.

Der Spiegel’de yer alan “Bir hayalet için pratik test” başlıklı haberde, Federal İçişleri Bakanlığı bünyesinde ülkeye gelen mültecilerin “üçüncü bir ülkeye” gönderme planı üzerinde çalışmalar başlatıldığı yazılı. AB dışında olacak “üçüncü ülke”ler için çeşitli isimler sayılıyor. Bunların başında AB aday ülkeleri olan Gürcistan ve Moldova geliyor. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Noel tatilinden hemen sonra Gürcistan’a giderek geri kabul anlaşması imzaladı. Benzer bir anlaşma İtalya ile Arnavutluk arasında da imzalandı. Ancak, İtalya daha çok Arnavutluk üzerinden geldiği tahmin edilenleri buraya geri gönderiyor. Sayıları da çok fazla olmadığı için şimdilik Arnavutluk’ta dikkat çekici bir sorun değil.

Daha önce eyalet başkanlarıyla bir araya gelen Başbakan Scholz, iltica başvurularının AB dışında “üçüncü bir ülkede” incelenmesi konusunda çalışmaların yapılacağına dair söz vermişti. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı çerçevesinde bunun yasal çerçevesinin nasıl olacağını belirlemek için çalışmalara başlandı. Bu yıl içinde yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) ve Doğu Almanya’daki  üç eyaletteki seçimlerde aşırı sağcıların başarı elde etmemesi için hükümetin mültecilere karşı daha sert önlemleri karar altına alması bekleniyor. Bu konunun özellikle hükümet içindeki Yeşiller’de tartışmalara yol açması bekleniyor.

FİKİR ESKİ ADIMLAR YENİ

AB dışında mülteci kamplarının kurulması yeni değil. İlk olarak 2000’li yılların başında dönemin İçişleri Bakanı Otto Schily tarafından göndeme getirmişti. Kuzey Afrika’da açılması önerilen kamplara kamuoyunda geniş bir tepki geldi ve bunun Anayasa ile güvence altına alınan iltica hakkının ortadan kaldırılması anlamına geleceği belirtildi. Daha sonra 2008’deki AB Zirvesi’nde dönemin başbakanı Angela Merkel tarafından gündeme gerildi. Ancak somut bir adım atılmadı.

Şimdi aynı fikir yeniden gündeme getiriliyor. Bununla kaçak yollardan gelen mültecilere, “Ait olduğunuz yere geri gönderileceksiniz” mesajı veriliyor. Böylece AB’ye gelmemeleri isteniyor. Yine örneğin Türkiye üzerinden Almanya’ya gelen bir Afganistan, İran, Irak vatandaşına Afrika’nın bir ülkesine gönderilmesi mümkün olabilecek. Bu da gönderildikleri ülkelerin geldikleri ülkelerde de beter olacağı anlamına geliyor. Bütün bu planları hükümetlerin gündemine getiren ise Avrupa İstikrar İnisiyatifi adlı düşünce kuruluşunun başkanı Gerald Knaus. Der Spiegel’in yazdığına göre Türkiye-AB Mülteci Anlaşması da ilk olarak Knaus tarafından gündeme getirildi. Knaus, şimdi de Avrupa’nın istikrarı için “üçüncü ülkeler” önerisinin radikal savunucusu. Önerisine “insancıl mir motif” katmayı da ihmal etmiyor: Akdeniz’de daha fazla mülteci ölmez. Knaus, sadece bir tek Ruanda önermiyor. Mültecilerin geldiği rotada bütün istikrarlı ülkeleri bu guruba dahil ediyor. Bu nedenle Senegal, Ruanda, Fas, Gana ve Kenya’nın AB’nin “üçüncü ülkeler” bağlamında partnerleri olabileceğini öneriyor. Bu ülkelere iltica kamplarının kurulmasını ve başvuruların burada ele alınmasını, bunu kabul eden ülkelere de vatandaşlarına vize kolaylığı, daha fazla maddi yardım gibi rüşverlerin verilmesini istiyor. Önerileri konusunda Başbakanlık Dairesi Başkanı Wolfgang Schmidt ile görüşen Knaus, bu konuda acele edilmesi gerektiğini de söylüyor. İngiltere ile de bir anlaşma yapılmasını isteyen Knaus, AB’den İngiltere’ye geçen mültecilerin geri alınmasını, buna karşılık İngiltere’nin de belli bölgelerden legal olarak mülteci alınmasını öneriyor. Böylece, İngiltere, AB tarafından hayata geçirilecek “üçüncü ülkeler” kuralına dahil edilmiş olacak.

Almanya tarafından ciddi bir şekilde gündeme alınan “üçüncü ülkeler”de mülteci kamplarının kurulması çalışmasının karşılık bulması durumunda bunun kısa sürede AB tarafından da üstlenebileceği biliniyor. Zira, AB’nin mülteciler politikasında Almanya’nın ağırlığı oldukça fazla. Öyle görünüyor ki, Almanya’dan başlayarak AB çapında iltica hakkının rafa kaldırılması önümüzdeki ayların en önemli konularından birisi olacak.

 

Close