Written by 15:00 POLITIKA

Silahlanma kredileri kimin için?

Almanya’da savaş ve silahlanma konusunda tabular yıkılmaya devam ediyor. 18 Mart’ta Federal Parlamento tarafından Anayasa’da yapılan değişikliklerle silahlanma harcamaları sınırsız hale getirildi. Sosyal alanlarda yapılacak kısıtlamalar orduya aktarılacak. Ekonomideki durgunluğun da etkisiyle Almanya’da yaşayan emekçileri zor bir dönem bekliyor.

YÜCEL ÖZDEMİR

Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat 2022‘den bu yana satış rekorları kıran Alman ve diğer silah tekelleri, şu günlerde adeta bayram günlerini yaşıyorlar. 18 Mart’ta Federal Parlamentoda yapılan anayasa değişikliğiyle askeri harcamalar için kesenin ağzını sonuna kadar açılması öyle sıradan bir durum değil. Dünyanın üçüncü, Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya’da, eski mecliste üçte iki çoğunluk sağlanarak, askeri harcamalar için üst sınırın kaldırılması aynı zamanda Avrupa’nın en büyük askeri gücü olma yönünde de atılmış ciddi bir adımdır.

Yaklaşık 450 milyar euroluk yıllık bütçesi olan Almanya’da, askeri harcamaların oranı şu anda yüzde 2, yani 90 milyar euro civarında. Birkaç yıl önce bu miktar 35-40 milyar euro sınırındaydı. Askeri harcamalarda kısa sürede yaşanan devasa artışlar, geçmişte iki büyük dünya savaşının tetikçisi olan Almanya’da pek çok tabunun kırılması anlamına geliyor. Bunların başında “Savaş bir daha asla!” çizgisinin “Savaşa hazırlık seferberliğine” dönüşmesi geliyor.

Mecliste yaklaşık beş saat süren tartışmalar sırasında, askeri harcamalar için sınırsız bütçe ayrılmasını savunan CDU/CSU, SPD ve Yeşiller yöneticilerinin en büyük argümanı “Avrupa’nın güvenliği”, “Ukrayna’ya daha fazla destek” ve “Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı” idi.

YEŞİLLER DESTEK VERDİ

Anayasa değişikliğin anahtarının Yeşiller Partisinde olduğuna dair pek çok değerlendirme yapıldı. 13 Mart perşembe günü yapılan oturumda muhtemel Başbakan Friedrich Merz’e esip gürleyen Yeşiller, bir gün sonra kapalı kapılar arkasında “İklim Fonu” için 100 milyar euroluk anlaşma yaptıktan sonra “devlet sorumluluğu” gereğince silahlanmaya geçit verdi. Yeşiller yöneticileri her fırsatta pazarlıktan karlı çıktıklarını propaganda ettiler. İklim Fonu için vaadedilen 100 milyar euronun nasıl harcanacağı belirsiz. Buna rağmen silahlanmaya verdikleri destekten hiç söz etmemeye özen gösterdiler.

Sermaye partilerinin derdi ne altyapı için 500 milyar euro ne de “İklim Fonu”. Varsa yoksa daha fazla silahlanma. Ucu gösterilen altyapı ve iklim harcamalarının nasıl ve ne zaman olacağı da belirsiz. Ülkeyi borç batağına çekecek Anayasa’daki değişikliğin ruhunu asıl olarak savaşa hazırlık oluşturuyor.

Halkın verdiği vergilerden silahlanmaya ayrılacak yüz milyarlarca euro, silah ve askeri malzeme üreten tekellerin kasasına akacak. Böylece kandan, savaştan, gerilimden beslenerek semirmeye devam edecekler.

ASLAN PAYI ALMAN SİLAH TEKELLERİNE GİDECEK

2023’te savunma sektöründeki satışlar açısından Almanya’daki en büyük savunma şirketi, yaklaşık 12,9 milyar dolarla Airbus bir “Avrupa tekeli” ve merkezi Hollanda ve Fransa’da olsa da Almanya’da da fabrikaları var. Bu nedenle hükümetin askeri harcamalar için ayırdığı devasa bütçeden en fazla yararlanacakların başında geliyor.

Alman Rheinmetall tekeli ise Ukrayna savaşıyla birlikte her yıl kâr ve satış rekorları kırıyor. Siparişler de aynı şekilde zirveye ulaştı. Şirket tarafından geçen perşembe günü yapılan açıklamaya göre, satışlar 2023’te yüzde 12 artarak yaklaşık 7,2 milyar euroya ulaşırken, faiz ve vergiler çıkarıldığında net kâr yüzde 19 artarak 918 milyon euroya ulaştı. Bu yıl siparişler yüzde 44 artışla 38,3 milyar euroya ulaştı ve 10 milyar euroluk satış hedefliyor.

Siparişleri yetiştiremeyen Rheinmetall bir taraftan otomobil tekelleri tarafından işten atılan işçileri işe almak için çağrılar yaparken, diğer taraftan kapanmayla karşı karşıya olan otomobil ve tedarik işletmelerin fabrikalarını silah fabrikasına dönüştürmeyi planlıyor. Bu durum Almanya’nın silah üretim kapasitesini kısa sürede hızla artacağı anlamına geliyor. Resesyon (Durgunluk) içindeki Alman ekonomisi, silah endüstrisinde çarkların dönmesiyle yükselişe geçirilmek isteniyor.

Karar ile birlikte silah tekellerinin borsadaki hisseleri tavan yaptı. Bu yılın başında 610 euro olan bir Rheinmetall hissesinin değeri 1440 euroya kadar çıktı. Yine bu yılın başında 157 euroya satılan Airbus’un bir hissesinin değeri oylamadan sonra 177 euroya çıktı. Son yıllarda hızla büyüyen bir diğer silah tekeli Hendsoldt’un hisseleri oylamanın yapıldığı 18 Mart’ta 78 euro ile zirve yaptı. Bu yılın başında bir hisse değeri 33 euro idi.

Bütün bunlar silahlanma için Almanya ve AB çapında ayrılan bütçelerin en fazla silah tekellerinin işine yaradığını açık olarak gösteriyor.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ İLE PARALELLİK

Almanya’da olanlar bir yönüyle Birinci Dünya Savaşı öncesini anımsatıyor. O zaman da Çarlık Rusyasının Alman İmparatorluğu için büyük bir tehlike olduğu propaganda ediliyordu. Savaş başlamadan önce 1890-1914 yılları arasında Alman Krupp tekeli hızla modern silah üretiyordu ve askeri harcamalar arttırıyordu. Rheinmetall’i kuruluşu ve yükselişi bu yıllara kadar uzanıyor. Birinci Dünya Savaşı’nda giren o zamanki Alman İmparatorluğu da bugünküne benzer “savaş kredileri” oylamaya sunmuştu. 18 Mart’taki oylama sırasında Sahra Wagenknecht İttifakından vekillerin bunu hatırlatan dövizler taşıması önemliydi.

28 Haziran 1914’da Avusturya prensi Ferdinand ve eşinin Saray Bosna’da bir Sırp tarafından öldürülmesiyle pimi çekilen savaş için hızlıca savaş krediler hazırlandı. O zaman devrimci olan Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) için “savaş kredileri”ne destek tam anlamıyla bir yol ayrımı oldu. 24 karşı oya rağmen SPD grup kararı aldı. İki milletvekili grup kararına uymamak için oylamaya katılmadı. Mecliste, 4 Ağustos 1914’te yapılan oylamda 5 milyar Reichmarklık “savaş kredisine” onay verilmiş oldu. Bununla yetinmeyen dönemin hükümeti 2 Aralık 1914’te ikinci kez 5 milyar Reichmarklık “savaş kredisi” talep etti. SPD Milletvekili Karl Liebknecht, “Hayır” diyen tek milletvekili oldu.

Liebknecht yaptığı konuşmada söyle diyordu: “Bu savaş, taraf olan halkların istemediği, Alman ve diğer halklara refah getirmeyen bir savaştır. Söz konusu olan, dünya pazarını kapitalist egemenlik için, önemli bölgeleri sanayi ve banka sermayesi için politik olarak kontrol altına almayı amaçlayan emperyalist bir savaştır. Silahlanma yarışı açısından bakıldığında bu Alman ve Avusturyalı tarafların ortaklaşa başlattığı önleyici bir savaştır.” (1)

Tarih Liebknecht’i haklı çıkardı. “Savaş kredileri” sadece Almanya için değil Avrupa için büyük bir felaket oldu. Alman sermayesi ve partilerinin tarihten ders çıkarmaya niyeti yok. Şimdi üst sınır olmamakla birlikte, 1,7 trilyon euroluk krediden söz ediliyor. Yaklaşık 110 yıl önce yoğun tartışmaların yapıldığı SPD, şimdi “savaş kredileri”nin baş savunucusu. 18 Mart’taki oylamada 207 milletvekilinden sadece bir kişi ‘Nein’ dedi.

Bu da SPD yönetiminde, meclis grubunda savaş ve militarizme desteğin yüksek olduğunu gösteriyor. Ancak tabanda tepkinin olduğunun değişik bilgileri basına yansıyor. Aynı durum Yeşiller için de geçerli. Gelişmeler, başta bu iki partinin tabanından olmak üzere, değişik kesimler arasında yeni savaş planları için silahlanmaya ayrılan devasa bütçelere karşı tepkinin yükseleceğini gösteriyor. Bu tepkiler birleştiği takdirde güçlü bir savaş ve silahlanma karşıtı hareket oluşabilir. Tam da bu koşullarda 29 Mart’ta Wiesbaden’de savaşa ve silahlanmaya karşı yapılacak eylem büyük bir önem kazanıyor.

Close