Written by 12:00 HABERLER

Silahlanma yarışı savaşın habercisi

YÜCEL ÖZDEMİR

Gerçekten de dünya İtalyan sosyalisti Antonio Gramsci’nin dediği gibi “Eski dünya öldü, yenisi henüz doğmadı, şimdi canavarlar zamanı”1 sürecinden geçiyor. Kapitalist “eski dünya”nın insanlığa savaş, sömürü, doğanın tahribatı, eşitsizlik, ayrımcılık, yoksulluktan… başka bir şey vermeyeceği artık “büyük insanlık” tarafından acı tecrübeyle görülmüş bulunuyor. Ancak kapitalizmden sonraki “yeni dünya”yı temsil eden sosyalizm/komünizm de henüz uzakta. Zira “yeni dünyayı” temsil eden partiler henüz güçlü bir taraf değil. Bu nedenle işçi sınıfı ve emekçiler arasında “yeni bir dünya”nın mümkün olduğu fikri zayıflığını korumaya devam ediyor. Dolayısıyla durum “eski” ile “yeni” arasındaki “canavarlar zamanı”ndan ibaret. Gücü gücü yetene anlayışının egemen olduğu bu dünyada bir tarafa yoksulluk, sömürü, kan diğer tarafta “barut kokusu” hakim.

Bu yüzden 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan süreç aslında, kapitalist-emperyalist “canavarlar dünyası”nın sonucu. Daha kötüsü ise, önüne geçilmediği sürece daha büyük savaş ve yıkımların yaşanma olasılığının hiç de az olmaması. Sürecin nükleer silah tehdidine varması da kapitalizmin barbarlıkta sınır tanımadığını gösteriyor.

“GÜÇLÜ EKONOMİ, GÜÇLÜ ORDU” SÖYLEMİ YENİDEN SAHNEDE

Hiç şüphe yok ki dünya bir anda ya da bir gecede bu hale gelmedi: Öncesi bir yana son 30-40 yılın birikmiş düşmanlıkları, ekonomik-diplomatik-askeri alandaki rekabet ve hesaplaşmalar bugün yaşanan tablonun hazırlayıcısı. Çünkü emperyalist ülkeler “bostan korkuluğu” yapmak için değil hedef olarak belirlediği ülke ve bölgelerde nüfuz sağlamak üzere silahlandılar. Bu nedenle silahlanma ve silah satışları sorgulanmadan, buna karşı da bir mücadele örgütlenmeden “canavarlardan” kurtulmak pek mümkün görünmüyor.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un 27 Şubat günü federal parlamentoda yaptığı konuşmada bu yıl içinde askeri harcamalar için 100 milyar euroluk özel fon oluşturacaklarını ve NATO’nun belirlediği yüzde 2 şartının yerine getirileceğini ilan etmesi elbette Almanya için önemli bir dönemeci haber veriyor. Bu, tarihin yükleri nedeniye bugüne kadar daha çok sessizce parçası olduğu “canavarlar dünyasında” artık kendisinin de güçlü bir “canavar” olacağının ilanıdır. Bu nedenle hafife alınacak, yabana atılacak bir durum değil. Bu adım ile Almanya, dünya genelinde ABD ve Çin’den sonra silahlanmaya en fazla bütçe ayıran üçüncü ülke haline gelecek. Ekonomik bakımdan ABD, Çin ve Japonya’dan sonra dördüncü büyük ülke olan Almanya, ilan ettiği bu hamle ile silahlanmaya en fazla bütçe ayıran ülke olacak halen 7. sırada.

2004’te askeri harcamalar için 40 milyar dolar ayıran Almanya 2015’e kadar küçük inişler ve çıkışlara rağmen bu seviyede kaldı. Ancak, sermayenin çıkarlarının askeri yöntemlerle korunması, dış politikanın daha fazla militaristleştirilmesi söyleminin sıkça tekrarlandığı sonraki yıllarda bu miktar hep attı ve 2022’de 52,8 milyar dolara kadar ulaştı. Böylece 2022’de gayri safi milli gelirin yüzde 1,55’i silahlanmaya ayrılmış oldu. Şimdi ise sadece bu yıl içinde, sözkonusu “özel fonla” birlikte bu miktar 171 milyara çıkarılmak isteniyor.

Artık sermaye basını “Güçlü ordu, güçlü ekonomi” (Süddeutsche Zeitung) görüşünün yayınlanmasını savunuyor. “Ekonomik güce denk gelecek pazar, ‘hinterlad’ ve sömürge” zihniyeti Alman burjuvazisinde yaşanmış iki büyük savaşa rağmen devam ediyor.

Büyük ölçekte silahlanma hedefi, Almanya’nın emperyalist pazar ve egemenlik mücadelesini ekonomik alanla sınırlamayacağı, askeri alanda da söz sahibi olmaya yöneleceği anlamına geliyor.

Bu hazırlık, elbette sadece Alman sermayesi ile sınırlı değil. Emperyalist egemenlik mücadelesinde dünyanın yeni bir aşamaya girdiği bu süreçte, silahların ve orduların daha fazla rol oynayacağını hesaba katan birçok ülkede silaha ve savaşa yatırım çok daha hızlanacak görünüyor.

SON YILLARDAKİ SİLAHLANMA YARIŞI

SSCB’nin yıkılmasından sonraki döneme bakıldığında bütün emperyalist devletlerin sürekli silahlanarak, askeri gücünü arttırarak bugünlere hazırlandığı görülüyor.

Stockholm Barış Enstitüsü’nün (SPRI) verilerine göre dünya genelinde askeri harcamalar 2022’de 1 trilyon 900 milyar dolar ile rekor düzeye ulaştı. 2019’da yaklaşık 1 trilyon 800 milyar dolar olan askeri harcamalar, bir taraftan kapitalist-emperyalist devletlerin halktan alıp silahlanmaya bütçe ayırmaktan çekinmediğini gösterirken diğer taraftan ise aralarındaki çelişkilerin sertleştiğini ve buna bağlı olarak büyük bölgesel savaşlar tehlikesinin potansiyel olarak birikmeye başladığını gösteriyor. SPRI’nin hesaplamasına göre 7,7 milyar insanın yaşadığı dünyada kişi başına düşen askeri harcamalar 230 euro.

Genel olarak bakıldığında NATO şemsiyesi altındaki kapitalist devletlerle onlara rakip Doğu’daki kapitalist devletler Rusya ve Çin arasında kıyasıya bir silahlanma yarışının olduğu anlaşılıyor. NATO’nun 30 üyesinin ayırdığı toplam silahlanma bütçesinin 1 trilyon 100 milyar dolar olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Batı’nın askeri olarak Doğu’dan güçlü olduğu görülüyor.

Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre 2020’de dünya çapında silahlanmaya en fazla bütçeyi 778 milyar dolar ile ABD ayırırken, Çin 252 milyar dolar ile onu takip etti. Ukrayna’ya savaş açan Rusya (62 milyar dolar) ise Hindistan’dan (73 milyar dolar) sora dördüncü sırada yer alıyor.

ABD’nin askeri harcamalara ayırdığı bütçe 11 Eylül 2001’deki terör saldırısına rağmen 2004’te 667 milyar dolar idi. 2009-2013 yılları arasında ise 800 milyar doların üzerine çıkarak 865 milyar dolara kadar ulaşarak zirve yaptı. 2020’de ABD’nin gayrisafi milli gelirinden (Bruttoinlandprudukt-BIP) askeri harcamalara ayırdığı pay yüzde 3,7 idi.

Aynı yıl içinde Rusya’nın ayırdığı bütçe 66,8 milyar dolar ve BIP’in yüzde 4,3’ü idi. Oransal olarak BIP’ten en fazla askeri harcamalara bütçe ayıran ülkelerin başında Suudi Arabistan (yüzde 8,4) ve İsrail (yüzde 5,6) geliyor.

2020’de bölgelere göre askeri harcamalara yapılan paylara bakıldığında BIP’ten yüzde 5 ile başı Avrupa’nın çektiği görülüyor. Almanya’dan sonra silahlanmaya en fazla bütçe ayıran ülkeler: Fransa (2011, 59 milyar dolar, yüzde 2), İtalya (30 milyar dolar, yüzde 1,4), İspanya (15 milyar dolar, yüzde 1), Hollanda (14,4 milyar dolar, yüzde 1,5), Polonya (13,4 milyar dolar, yüzde 2,1) ve Türkiye (13,1 milyar dolar, yüzde 1,6).

Asya ve Okyanusya (yüzde 4,8), Kuzey-Güney Amerika’nın (yüzde 4,7) bütçe ayırdığı görülüyor. Yoksul Afrika’nın ayırdığı miktar ise yüzde 1,5. Bunun büyük bölümü ise Kuzey Afrika ülkeleriyle Güney Afrika’ya ait.

Veriler özellikle rekabet halindeki emperyalist devletlerin son yıllarda eğitim, sağlık, sosyal alanlardan keserek silahlanmaya, askeri harcamalara ayırdığı bütçeleri sürekli arttırdığını gösteriyor. Bu nedenle, savaşa karşı mücadele, aynı zamanda askeri harcamaların düşürülmesiyle birleştiği taktirde anlam kazanacaktır. Çünkü bugün ve gelecekte yaşanacak çatışma ve savaşların önüne geçebilmenin tek yolu, her ülkede halkların kendi hükümetlerine karşı bu temelde oluşturacağı baskıdan geçmektedir.

1 Die alte Welt liegt im Sterben, die neue ist noch nicht geboren: Es ist die Zeit der Monster.

Close