“Savaşı değil, barışı kazanın!” – 23-24.6.2023 arası Hanau’da barış için sendika konferansı düzenleniyor. IG Metall Hanau-Fulda ve Rosa Luxemburg Vakfı’nın birlikte düzenledikleri konferansla sonbahar aylarında düzenlenecek IG Metall ve Ver.di kongrelerine sinyal verilmesi hedefleniyor. Yol ayrımında bulunan Alman Barış Hareketi’nin önümüzdeki dönem hangi yöne evrileceği konferansın gündeminde açıktan yer almasa da buna da hizmet etmesi bekleniyor.
Geçtiğimiz aylarda Rusya ve Ukrayna savaşına son verilmesi, silah sevkiyatının durdurulması, yaşanan savaşın nedeniyle ilgili değişik kesimlerden açıklamalar yapıldı, emperyalizm konusu tüm burjuva medyada tartışma konusu haline geldi.
SENDİKALARDAN SERMAYE YANLISI TUTUM VE “U” DÖNÜŞÜ
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla birlikte bütün toplumsal gruplar, örgüt ve partiler arasında/içinde olduğu sendikalarda da ciddi tartışmalar gündeme geldi. Alman sermayesinin bir bölümü Rusya ile ilişkilerin sürdürülmesinden yana tutum almasıyla birlikte IG Metall, IG BCE ve IG BAU gibi sendikalar da “sanayi için ucuz ve iklim dönüşümünün sürdürebilir olması için Rus doğal gazından vazgeçme opsiyonu üzerine tartışmak bile sanayimize zarar verir, iş sahalarının yok olmasına neden olabilir” denilmişti.
Sermayenin başta doğal gaz olmak üzere ucuz enerji ihtiyacı değişik yol ve yöntemlerle karşılanmasının güvenceye alınmasıyla ve bu tutumun sürdürüleceğinin taahhüdü verilince adı geçen sendika merkezleri bu kez Ukrayna’nın desteklenmesi, ağır silahların gönderilmesi konusunda -kendi tüzük, program ve kongrelerinde aldıkları kararları çiğneyerek daha açık tutum almaya başladılar.
“SENDİKALAR, BARIŞ HAREKETİNİN PARÇASIDIR”
Geçtiğimiz aylarda değişik sendikalarda yapılan değişik toplantılarda olduğu gibi özellikle IG Metall ve Ver.di’nin genel kongre çalışmaları kapsamında düzenlenen yerel ve eyalet kongrelerinde savaş ve barış, silahlanma ve silahlanmaya ayrılan bütçe sürekli gündemdeydi. Birçok kez sendika genel merkezlerinin izledikleri çizgiye karşı tutum alınarak savaş karşıtı, barış yanlısı ve silahlanmaya karşı kararlar alındı. Sonbahar aylarında yapılacak IG Metall ve Ver.di’nin genel kongrelerinde alınacak kararlar DGB’nin bir yıl önce aldığı savaş yanlısı tutumu da tekrar gözden geçirmesini sağlayacak düzeyde olacak.
Geleneksel olarak “sendikalar, barış hareketinin ayrılmaz bir parçasıdır” söylemi geçerli olsa da neredeyse bütün sendikalarda irili ufaklı savaş/silahlanma yanlısı “lobi grupları” bulunduğu biliniyor. Özellikle silah ve savaş sanayisinde aktif olan veya bir şekilde bu sanayi dalının üretim zinciri içinde olan işletmelerde veya ordu, polis vb. güvenlik güçleri arasında da örgütlenen sendikaların yönetimleri “hem nalına hem mıhına” vurmayı adet haline getirmişler.
„SAVAŞI DEĞİL, BARIŞI KAZANIN!“
Hükümet partilerinin olduğu gibi Almanya’nın AB düzeyinde önemli görevlere getirdiği bütün isimlerin “Ukrayna savaşı kaybetmemeli”, Ukrayna kazanmalı”, “Kiev’de bizim değerlerimiz ve özgürlüğümüz savunuluyor” başlıklarıyla izlenen politika Alman kamuoyundaki savaş karşıtı tartışmaların daha zor geçmesine neden oluyor. Savaş ilerledikçe ve etkileri buraya yansıdıkça bu tür demagojik politikalara karşı mücadele etmenin zemini de giderek gelişiyor.
IG Metall Hanau-Fulda ve Rosa Luxemburg Vakfı’nın ortak konferansını da bu temelde ele almak gerekiyor. Konferans için yapılan çağrının girişinde, “Tarihten biliyoruz ki, savaşlar sendikaları çelişkiler yumağına iter. Alman sendikaları bir kez daha, bir yanda işyerleri ve kurumsal temsiliyet ile diğer yanda sosyal hareket arasındaki ilişkide barış örgütü olarak vazgeçilmez rollerini yerine getirme zorluğuyla karşı karşıyadır. IG Metall Hanau-Fulda ve Rosa Luxemburg Vakfı’nın ortak konferansı çerçevesinde güncel barış politikası zorlukları hakkında konuşmak istiyoruz. Bunu yaparken aynı zamanda sendika içi tartışmaya katkıda bulunmak ve bunu sendikaların değişen barış politikası pozisyonlarını etkilemek için kullanmak istiyoruz” denilerek amaçlarının ne olduğu ortaya koyuldu.
“SAVAŞIN TEK SORUMLUSU YOK”
Konferans çağrısında, “Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya yönelik acımasız saldırısından bu yana Avrupa’da savaş yaşanıyor. Buna baş döndürücü bir yeniden silahlanma sarmalı ve savaşı yücelten medya haberleri eşlik ediyor. Bu nedenle pek çok insan yeni bir nükleer gerginlikte giderek daha fazla korkuyor. Bu savaşın öncesinde, Rus devletinin iç çelişkileri ve gelişimi ile Sovyet sonrası alana ilişkin emperyal duruşunun yanı sıra NATO’nun doğuya doğru genişlemesine yönelik yanlış yönlendirilmiş bir politika ve baskıcı bir AB komşuluk politikasını içerdiği açıktır” denilerek savaşın tek sorumlusu olmadığına vurgu yapılıyor.
“BU SAVAŞ EMEKÇİLERİN ALEYHİNE BİR SAVAŞ”
Çağrıda, “Savaş başladığından bu yana Ukrayna’da ölçülmez acılara neden oldu. Şu ana kadar yaklaşık 300 bin insan bu anlamsız askeri gerginliğin bedelini canlarıyla ödedi” denilirken, “savaş meydanlarına atılanlar oligarkların oğulları değil, yoksul ve emekçi halktır” denildi.
Savaş devam ettikçe her iki tarafın emekçileri ve ileri güçlerine yönelik saldırıların da arttığına dikkat çekilen çağrıda, “Rusya’da rejimin daha da sertleşmesi ve muhaliflere ve vicdani retçilere yönelik zulmün yoğunlaşmasıdır. Ukrayna’da da savaş sırasında sendika karşıtı sert yasalar yürürlüğe konmuş, sivil özgürlükler ciddi şekilde kısıtlanmış ve bir düzineden fazla siyasi parti yasaklanmıştır” denilerek savaşın emekçilerini aleyhine sonuçlar doğurduğuna dikkat çekildi.
“Ukrayna’daki savaş Almanya’daki işçileri de etkiliyor çünkü dış politika konuları sosyal ve toplu pazarlık konularıyla iç içe geçmiş durumda. Şu anda 1951’den bu yana görülmemiş bir oranda enflasyon yaşıyoruz ve bu da fiyatların ve yaşam maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Halihazırda nüfusun yarısı ciddi mali kısıtlamalarla karşı karşıya” denilen çağrıda, “Bu nedenle (Almanya’daki) sendikacıların Ukrayna’daki savaşın bir an önce sona erdirilmesinde çeşitli nedenlerle vardır: Bir yanda anlamsız ölümleri mümkün olan en kısa sürede sona erdirmek ve tehdit edici bir tırmanıştan kaçınmak için müzakere edilmiş çözümler bulmak söz konusudur. Öte yandan, son on iki aydaki toplu pazarlık turları, enflasyon ve enerji krizi dönemlerinde toplu pazarlığın ne kadar zor olduğunu göstermiştir. Savaşlar, en alttan en üste doğru sosyal yeniden dağıtımı daha da zorlaştırır. Bu savaş için harcanan her euro, yoksulluğu önleyici bir sosyal politikaya, iyi bir eğitime ve toplumumuzun sosyo-ekolojik olarak yeniden yapılandırılmasından eksilmektedir” denildi.
KATILIMCILAR:
Heinz Bierbaum (Rosa Luxemburg Vakfı Başkanı) Wolfgang Däubler, iş hukukçusu, Kai Degenhardt (sanatçı), Özlem Alev Demirel (Avrupa Parlamentosu Milletvekili), Ulrike Eifler (Sol Parti, İşyeri ve Sendika Grubu Federal sözcüsü), Natalie Jopen (Ver.di Hessen Başkan Yardımcısı), Michael Müller (NaturFreunde Başkanı), Willi van Ooyen (Friedens- und Zukunftswerkstatt), Jürgen Peters (IG Metall eski Genel Başkanı), Ingar Solty, RLS Vakfı Güvenlik Politikası Danışmanı), Robert Weißenbrunner (IG Metall Hanau-Fulda 1. Başkanı), Janine Wissler, (Die Linke Başkanı), Andreas Zumach, (TAZ eski BM Muhabiri)
KONFERANS ADRES VE SAATİ
IG Metall Hanau-Fulda ve Rosa Luxemburg Vakfı’nın birlikte düzenledikleri “barış politikaları sendika konferansı”, 23 Haziran 2023’de saat 13:00 – 24 Haziran 2023 saat 16:00’ya kadar Hanau DGB binasında yapılacak. Adres Am Freiheitsplatz 6, 63450 Hanau