Written by 09:06 ÇALIŞMA YAŞAMI

Taşeron firmalarda kölece çalışma

Semra Çelik

Perakende devi Kaufland’ın Heilbronn’daki alışveriş merkezinde taşeron firmaya bağlı Polonyalı işçilerin haklarından yoksun şekilde çalıştırıldığının ortaya çıkması sektörde örgütlü ver.di Sendikası’nın çabasıyla oldu. Sendikanın ticaret sektörü sekreteri Thomas Müssig’in Polonya kökenli olması, işçilerle birebir ilişki kurarak onları itiraza yöneltmeyi kolaylaştırdı.

Sendika sekreteri taşeron firmalardaki kölelik koşullarının sadece Kaufland’la sınırlı olmadığına dikkat çekerek ideal olanın taşeron firmaların yasaklanması olduğunu ancak şimdilik en azından ana firmalara baskı yapılıp işçi haklarının korunmasının gerektiğini söyledi.

Ver.di Sendikası Heilbronn Şubesi Ticaret Sektörü Sekreteri Thomas Müssig, Kaufland vb. işletmelerde taşeron firmaların kölelik koşullarında işçi çalıştırdığını söyledi. Polonya’dan getirilen işçiler toplumdan yalıtılmış halde, sağlığa uygun olmamasına rağmen patrona para ödenerek kalan ev veya barakalarda kalıyorlar, yol parası karşılığında firma tarafından işe götürülüp getiriliyorlar ve çalışma saatlerinin doğru hesaplanmaması nedeniyle aylık gelirleri çok düşük oluyor.

Müssig, Kaufland olayıyla taşeron firmaların tekrar medyaya çıktığını ancak tarım, taşımacılık, otel, gastronomi, sağlık vb. alanlarda aynı koşullarla işçi çalıştırıldığını belirtti. Ana firmaların işi taşeron firma aracılığıyla yaptırarak hem masrafları azalttığını hem de işçilerin haklarını gasp ettiğini söyleyen sendika sekreteri işçilerin barınma koşullarının da çok kötü olduğuna dikkat çekti.

KURAL VE YASALARIN GİRMEDİĞİ ALANLAR

Esnek çalışma saatleri, bazen iş yok diye geri gönderme, bazen ise 10-11 saat çalıştırma kiralık işçilerin en önemli sorunlarından. İşçilere asgari ücret ödenmesine rağmen, ana firmanın işçilerinin ücretlerinden çok düşük ücret alıyorlar. Örneğin taşeron firmada çalışan bir makinistin saat ücreti 10,33 Euro iken, ana firmanın işçisi saat başına 14,10 Euro kazanıyor. Bu firmalarda ne kural ne de yasalar işliyor.

Polonyalı işçilerin dil sorunları ve ülkelerinde sendikaların güçsüzlüğü nedeniyle sendikalara üye olma konusuna çekimser yaklaştıklarını söyleyen Müssig, kendisinin Polonya kökenli olması nedeniyle dil problemini çözdüklerini ancak işyerlerini kaybetmek istemeyen işçileri sendikaya kazanmakta zorlandıklarını söyledi. İşçilerin toplu halde barındırıldıkları, başlarında ‚patronun adamı‘ olarak bilinen Polonya kökenli bir ustabaşının olduğunu belirten sendika sekreteri, bu koşullarda işçilerin kendiliğinden sendikaya üye olmasının beklenemeyeceğini ifade etti.

Müssig, Polonyalı işçilerin bu koşullara rağmen neden geri dönmedikleri sorusunu; “İlkin koşulların geçici olduğunu düşünüyorlar. Çok iyi çalışarak ana firmanın temsilcilerinin dikkatini çekip sözleşmeli işçi olacakları hayalini taşıyorlar. Bir de Polonya’da işsizlik ve işçi ücretlerine bakıldığında kötünün iyisi mantığıyla burada kalıyorlar” şeklinde cevaplıyor.

SADECE KAUFLAND’DA DEĞİL

Firmaların masraflarını azaltmak için ana firmanın işlerini kendi kurdukları taşeron firmalara devrettiklerini kaydeden Thomas Müssig, Kaufland veya diğer firmaların, taşeron firmalar aracılığıyla dil bilmeyen, hakları konusunda bilgi sahibi olmayan ‚yabancı‘ işçileri bilinçli olarak kölece çalıştırdıklarından emin. Öğrenciliği sırasında ayda 400 Euro bazında çalıştığı et fabrikası da aynı şekilde işlerini daha ucuza hallettirdiği için bu konuda deney sahibi. Çalıştığı et fabrikasında değişik taşeron firmalar, değişik ülkelerden işçiler getirerek belli bölümleri üstlenmişler. Örneğin parçalama işi Macarların, kıyma Romanyalıların, paketleme ise Polonyalıların alanıymış. İşçiler bir hafta çalıştırılıp geri gönderiliyor, yerlerine yenileri getiriliyormuş. Çalışma saatleri esnek ve günlük 14 saate çıkan, ardı arda gece vardiyaları yapılan durumdaymış. Belli bir süre sonra gümrük dairesi uyanmış ve sıkı kontroller sonucu durum biraz düzelmiş. Müssig, şimdi de tarım, gastronomi, otel temizliği, sağlık, taşımacılık, mezbaha, paketleme gibi alanlarda aynı çalışma tarzının sürdürüldüğünü, sendika olarak kendi alanlarında çalışan işçilerin güvenini kazanıp haklarını aramalarına yardım ettiklerini belirtiyor.

POLONYALI KİRALIK İŞÇİLERİN SEFALETİ

Polonyalı genç işçiler için Heilbronn’da ya da Almanya’nın başka bir yerinde çalışmak ve yaşamak hiç de umdukları gibi romantik değil. Soğuk mezbahada veya herhangi bir depoda çalışmak zor, yorucu ve tek düze. Asgari ücret almalarına rağmen kazandıkları para ise hiç de yaşamaya yetecek kadar değil. Ancak yine de ülkelerinden farklı olarak Almanya’da kural ve yasalara uyulduğu inancıyla buraya geliyorlar. Birçok yaptıkları deneyimler birçok büyük firmanın bile yasalara ve kurallara uymadığını gösteriyor.

Ver.di Sendikası Heilbronn Şubesi Ticaret Sektörü Sekreteri Thomas Müssig dahi gördüklerine, duyduklarına inanmıyor. Böylesi koşulların sadece uzak Asya ülkelerinde olduğunun sanıldığını, büyük işletmelerde çok düşük ücretlerle çalıştırılan ve firmaya ait virane teneke barakalar için işverene para ödeyen işçilerin Almanya’nın göbeğinde de var olduğunu söylüyor.

POLONYALI KIZ KARDEŞLER

Polonyalı Ewa ve Gabriela adındaki kız kardeşler bir akrabaları sayesinde Kaufland depolarında iş bulup Almanya’ya gelmişler. Depoyu Loco service adındaki bir taşeron firma çalıştırıyor. İlk bakışta herşey normal gibi görünüyor; saat ücreti 9 Euro, ustabaşı Polonyalı olduğu için dil problemi yok. Çalışma saatlerinin önceden bilinmemesi problem olsa da akrabalarının arabası var ve onları getirip götürüyor. İşe başladıklarının ertesi günü ağır paletlerle çalışanların zorunlu olduğu güvenlik ayakkabılarından satın alıyorlar. Almanya’da iş giysilerinin işveren tarafından verilmesi gerektiğini bilmiyorlar, kimse de söylemiyor zaten.

Belli bir başlama saatleri yok. Bazen 8.00’de, bazen 6.00’da, bazen 20.00’de, bazen ise 22.00’de başlıyorlar. Bazen 5 saat, bazen 11 saat çalışıyorlar. Bazı günler ise işe başladıklarından bir saat sonra yapılacak birşey olmadığı için evlerine gönderiliyorlar. İşyerine otobüsle erişmek imkansız olduğundan hemen taşıt için telefon ediliyor, hemen gelemezse de gelinceye kadar bekleniyor. Almanya’da işe çağrılan kişinin iş yok diye ücreti ödenmeden geri gönderilmesinin Almanya’daki iş yasalarına aykırı olduğunu bilmiyorlar, zaten kimse de söylemiyor. Loco Service, iki kadının dil bilmedikleri için yanlış anlamış olabileceklerini iddia ederek şimdiye kadar böyle birşeyin olmadığını belirtiyor.

ALMANLARLA İLİŞKİ ÇIKIŞ NEDENİ

İki genç kadın firmanın ne zaman ihtiyacı varsa gelmeye hazırlar. Ertesi gün aslında yasak olmasına rağmen 10 saat çalışıyorlar. Gece vardiyasından gece vardiyasına gitmekten rahatsız olmuyorlar. Bir gün ustabaşı, onları işe kimin getirdiğini soruyor. Akrabaları ve akrabalarının Alman eşinin yardımcı olduğunu söylüyorlar. İki gün sonra vardiya bitiminde sözleşmelerinin iptal edildiğine dair belgeyi imzalamaları isteniyor. Neden iptal edildiğine dair hiçbir bilgi verilmiyor. Öylesine baskı yapılıyor ki çıkışlarını imzalamaktan başka yol bulamıyorlar.

Akrabalarının Alman eşi firma müdürüne telefon edince sözleşme iptali, işten çıkarılmaya dönüştürülüyor yani firmanın iki kadını iki hafta daha çalıştırması zorunlu oluyor. Ancak müdür çalışmalarını istemiyor ve hastalık raporu almalarını söylüyor. İki işçi kabul etmeyip tekrar işe gelmek istiyorlar. Ustabaşı sms göndererek tatil yapmalarını öneriyor. Yapılacak olan tatilin ücretsiz olduğu da sms ile bildiriliyor. Sendika Sekreteri Thomas Müssig hastalık raporu ve ücretsiz tatil önerisini işveren yaptığı için gelişmeleri problem olarak niteliyor. Hele de hastalık raporu istemekle işveren sigortayı dolandırmış oluyor.

KORKUNÇ SÖMÜRÜ

Kadınlar hastalık sigortasından para almayacaklarını açıklayarak patronu dolandırıcılıktan kurtarmış oldular. Ancak ellerine geçen maaş emeklerinin karşılığının neredeyse üçte biri. Örneğin Ewa, iki hafta içinde 107 saat çalışmış. Eline net 770 Euro geçmesi gerekiyor. Gece vardiyası ek ödemeleriyle bu para 1000 Euro’ya çıkıyor. Ewa’ya verilen para ise sadece 675 Euro. Kadının iki gün de tatil hakkı var. Aslında o iki gün için de para ödenmesi gerekiyor. Firma işten atma sonrası iki kadınla ilgili tüm bilgilerin sistemden silindiğini gerekçe göstererek yapılan yanlışı düzeltmeye yanaşmıyor. Sekreter kadın, kendisinin Polonyaca bildiğini, bu nedenle işçilerle birebir görüşmek istediğini söylüyor nedense…

Birkaç hafta sonra iki kadın eski iş arkadaşlarıyla buluşmak için işyerine giderler. Otoparkta beklerken eski ustabaşılarını görerek saklanırlar. Kısa süre sonra bir pikap çok sayıda işçiyi depodan alarak uzaklaşır. Neuestadt’ta bir evin önünde işçiler iner ve aynı sayıda başka işçi pikapa biner.

İŞÇİ DEĞİL AMELE

Sendika Sekreteri Thomas Müssig, evdeki işçilerle konuştuğunda, transport için günlük 2,50 Euro ödediklerini, 2.4 kişi kaldıkları oda için de ayda 225 Euro ödediklerini öğrenir. Hepsi Kaufland’ın mezbaha bölümünde çalışmaktaydılar. Günlük çalışma saatleri firmanın ihtiyacına göre belirleniyor, istenilen saatte gidiyor, istenilen saatte dönüyorlardı. Hepsi bu durumdan memnun olduklarını söylüyor.

Sendika sekreterinin işçilerle biraraya geldiği diğer zamanlarda da işçiler sorunlarını açık açık anlatmıyorlar. İşyerlerini kaybetmemek için susmak zorundaydılar. Tamam hepsi Polonyalıydı ama yabancı bir ülkede Polonyalılar arasında birbirini koruma yerine işyerini koruma duygusu geçmişti. ‚Polonyalı Polonyalı’nın kurtudur‘ diyorlardı.

İşçiler haklarından bihaberdiler. Yapılan haksızlıklara karşı iş mahkemesine başvurmak ise çok ender başvurulan bir yoldu. Geçen yıl birkaç işçi mahkemeye başvurmuş ama avukatları mahkeme dışı anlaşmayı tercih ederek davalarını geri çektirmişti.


KAUFLAND’DAN AÇIKLAMA

İş yaptırdığı taşeron firmadaki çalışma koşullarının hem işçilerin ağzından hem de sendika aracılığıyla kamuoyuna aktarılması üzerine Kaufland bir açıklama yaptı. Açıklamada, Kaufland’ın bu konudaki haberleri ilgi ve üzüntüyle izlediği ve Loco service’deki çalışma koşullarının ana firmanın kurallarına ve yasalara aykırı olup olmadığının denetleneceği belirtildi.

Kaufland’ın kendi işçilerine tanıdığı hakların taşeron firma işçileri için de geçerli olduğunun kaydedildiği açıklamada kural ve yasaların çiğnendiğinin saptanması halinde taşeron firmayla sözleşmenin bozulacağı kaydedildi.

Close