Thüringen eyalet parlamentosunda aşırı sağcı, milliyetçi AfD ile CDU ve FDP arasında gerçekleşen işbirliğ, 1920’lerdeki Weimar Cumhuriyeti döneminde yapılanlarla pek çok açıdan paralellikler içeriyor. İlk temeli Thürinden’de atılan işbirliğinin sonunda Adolf Hitler, 30 Ocak 1933’te başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Hitler’i başbakanlık koltuğuna oturtan sağ-muhafazakâr partilerin geçmişten ders çıkarmadıklarını görülüyor. İlk başta Nazileri iktidarda kalmak için yardımcı güç olarak kullanan muhafazakârlar, daha sonra iktidarı Hitlere teslim etmişlerdi.
YÜCEL ÖZDEMİR
Doğu Almanya’da bulunan ve 2,1 milyon nüfusu olan Thüringen eyaleti bir kez daha Alman tarihinde yol ayrımına sahne oluyor. 1918’in Kasım ayından başlayarak ülkede savaşa, sömürüye karşı sosyalist devrim talebiyle başlayan ayaklanma kısa sürede ülkenin dört bir yanına yayıldı.
Ekim 1917’de Rusya’da gerçekleşen devrim pek çok ülkeyi etkilediği gibi Almanya’yı da içine almıştı. İşçi sınıfı önderliğinde sosyalist devrimin gerçekleşmesi için başlayan ayaklanma çerçevesinde pek çok kentte ve Bavyera’da iktidarı İşçi-Asker Konseyleri devraldı. İmparatorluğun tasfiyesinden sonra yönetim asıl olarak demokratların eline geçti. “Sosyalist devrim” yerine “parlamenter devrimi” savunan SPD, devrimi yarı yolda bırakmış, komünistleri hedef almış, liderlerini katletmeye başlamıştı. KPD’nin boykot ettiği, SPD’nin açık arayla kazandığı 19 Ocak 1919’daki seçimlerin ardından oluşan ilk parlamento, Thüringen eyaleti sınırları içinde yer alan Weimar’daki bir tiyatroda toplandı. Çünkü başkent Berlin, halen “sosyalist devrim” talep eden İşçi-Asker Konseyi’nin elindeydi. Bu nedenle parlamento Weimar’a taşınmıştı. Bu nedenle Kasım Devrimi’nden sonra başlayan ve Hitler’in iktidara geldiği süre (1920-33) Alman tarihinde “Weimar Cumhuriyeti” geçiyor.
SPD’NİN KPD DÜŞMANLIĞININ FATURASI
İşçi haklarının yanı sıra her alanda demokratik hak ve özgürlüklerin arttığı bu dönemde, Thüringen’de Ekim 1923’de yapılan eyalet parlamentosu seçimlerden sonra SPD’li August Frölich’in başbakanlığında ilk SPD-KPD hükümeti kuruldu. Ancak Berlin’deki SPD yönetimi, komünistlerle kurulan bu hükümeti tanımaya yanaşmadı. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan SPD’li Friedrich Ebert orduyu eyaletin üzerine sürerek, SPD-KPD koalisyon hükümetini dağıttı.
Ardından 10 Ocak 1924’de yapılan seçimlerde tıpkı şimdi Sol Parti-SPD-Yeşiller koalisyonu gibi SPD-KPD koalisyonu da çoğunluğu kaybetti.
72 milletvekilinin olduğu mecliste sağ-muhafazkar partilerin oluşturduğu “Thüringener Ordnungbund” (Thüringener Landbund, DNVP, DVP) yüzde 48, SPD yüzde 23, KPD yüzde 18 ve nazilerin içinde yer aldığı “Vereinigte Völkische Liste” (DVFB) yüzde 9,2 oy aldı.
Bu sonucun ardından oluşan sağ muhafazakâr hükümet, komünistlere ve sosyal demokratlara karşı pek çok saldırı düzenledi. Pek çok demokratik yapıyı, DVFB’nin desteğiyle ortadan kaldırmaya başladı. Komünistlere karşı savaş adeta birinci politika haline getirildi. SPD-KPD döneminde yapılan bütün atamalar iptal edildi.
İSTİKRARSIZLIK NAZİLERE YARADI
30 Ocak 1927’de yapılan seçimlerde ise sağ-muhafazakâr partilerin kurduğu ittifak (“Thüringener Ordnungbund”) yüzde 33,3 ile birinci olurken, SPD yüzde 31, KPD yüzde 14, Hitler’in partisi NSDAP yüzde 3,4 oy aldı ve 2 milletvekili çıkardı.
56 sandalyeli mecliste salt çoğunluk olan 29’u ne SPD-KPD ittifakı (26) ne de sağ-muhafazakar ittifak (19) sağlayabildi. “Thüringener Ordnungbund” öncülüğünde kurulan azınlık hükümetinin ömrü ise uzun olmadı.
Hitler’in partisinin Thüringen parlamentosuna girmesini “3. Reich’e (Hitler dönemi) ilk adım” olarak değerlendiren faşizm araştırmacısı Prof. Manfred Weißbecker, 25 Ocak 2020’de Neues Deutschland gazetesine yazdığı yazıda o dönem mecliste NSDAP’nin yaptıkları konusunda şunlara dikkat çekiyor: “İlk olarak 10 Haziran 1926’da NSDAP grubu Thüringen eyalet parlamentosuna Yahudilere kamu dairelerinde iş verilmemesi, doktor, noter, hayvan ve tahıl tüccarı olmaması, öğrencilere Yahudi kimliğinin verilmesi ve Yahudilerin mal varlıklarına el konulması yönünde bir yasa teklifi sundu. Bu teklifle ciddi bir şekilde mücadele edilmedi. Sol ile mücadele kapsamında değerlendirildi.”
Dolayısıyla sonradan bütün Almanya için geçerli olacak uygulamaların ilk önce Thüringen’de hayat bulması için naziler tarafından bir deneme yapılmış ve bu ciddiye alınıp karşı çıkılmamıştı. Bununla kalınmamış sol ile mücadele kapsamında muhafazakar partiler her fırsatta NSDAP ile yakın işbirliği yapmaktan da kaçınmamıştı.
8 ARALIK 1928: NAZİLER RESMEN HÜKÜMET ORTAĞI
Eyalette siyasi dengelerin istikrarsızlaşması en çok NSDAP’ye yaradı. 8 Aralık 1929’da yeniden seçimlere gidildi. Asıl kırılma da bu seçimler sonrasında oldu. Ekonomik sorunların yoğunlaştığı, sola karşı Nazilerle muhafazakarların ağız birliği yaptığı koşullarda gerçekleşen eyalet seçimlerinden bu sefer SPD yüzde 32 ile birinci parti olarak çıktı. KPD ise yüzde 10,2 ile dördüncü parti oldu. Sağ-muhafazakâr bloğun dağıldığı bu seçimlerde “Thüringener Landbund-ThLB” yüzde 16,4 alırken, Hitler’in NSDAP’si yüzde 11 (6 milletvekili) ile üçüncü parti oldu.
SPD ve KPD’nin toplam sandalye sayısı 24 olduğu için 53 sandalyeli mecliste salt çoğunluğu yakalayamadılar. Bunun üzerine sağ cephedeki ThLB, DVP, WP, DNVP ve NSDAP birlikte 23 Ocak 1930’da “Baum-Frick Hükümeti”ni kurdular.
11 Ocak 1930’da Hitler’in Thüringenli işverenlerin huzurunda yaptığı “Ekonomi ve politika” başlıklı konuşma hükümetin kurulmasında büyük bir rol oynadı. Hitler konuşmasında, partisinin koalisyona dahil edilmemesi durumunda yeniden seçimlere gidileceği tehdidinde bulunmuştu.
Bunun üzerine ThLB’den Erwin Baum ve NSDAP’den Wilhelm Frick’in başını çektiği sağcı-milliyetçi koalisyon hükümeti Almanya’da nazilerin resmen ortağı olduğu ilk hükümet oldu. Frick içişleri ve halk eğitim bakanlıklarını üstlendi. Böylece naziler Almanya tarihinde ilk bakanlıkların da elde etmiş oldular. Kısa sürede eyalet polis teşkilatı nazilerle dolduruldu.
1920’li yıllarda asıl olarak çıkış yeri Bavyera’da güçlü bir tabanı olan NSDAP, siyasi istikrarsızlıkların yaşandığı Thüringen’de de artık güç toplamaya başlamıştı. Ortaklık politikası bir sonraki seçimlerde NSDAP’nin oylarını neredeyse dört katına çıkardı. 31 Temmuz 1932’de yapılan eyalet seçimlerde NSDAP tam yüzde 42 oy aldı ve ThLB ile koalisyon kurdu. NSDAP’li Fritz Sauckel ilk faşist eyalet başbakanı oldu.
Bu seçimlerde SPD’nin oyu yüzde 24’de düşerken KPD’nin oyu yüzde 16’ya çıkmıştı. NSDAP ile işbirliği yapan sağ-muhafazakâr partilerin tabanı ise önemli ölçüde NSDAP’ye geçtiği için düşük oranlarda oy aldılar.
5 Mart 1933’de yapılan son serbest seçimlerde ise NSDAP oyunu yüzde 47’ye çıkardı ve diğer muhafazakâr partileri adeta siyasetten sildi. Baskıların yoğunlaştığı, demokratik hak ve özgürlüklerin budandığı bu dönemde SPD yüzde 20, KPD yüzde 15 oy almıştı.
Sağ muhafazakâr ve liberallerin Hitler ve partisi NSDAP ile mücadele yerine ortaklık yapmayı tercih ettiği Thüringen daha sonra, önce eyaletlerde sonra da federal düzeyde uygulanmaya başlandı.
1930’un sonbaharında benzer bir hükümet DVP, DNVP ve NSDAP’nin katılımıyla Brauschweig kentinde kuruldu. Federal düzeyde ise Merkez Partisi’den Franz van Papen başbakanlığını garantilemek için Hitler ile görüştü ve önemli tavizler verdi. Bunların başında SA ve SS’lerin yasaklanmasından vazgeçilmesi geliyordu. Bunun üzerine rahatça sokakta silahlı olarak dolaşmaya başlayan faşist çeteler ilk katliamı 17 Temmuz 1932’de Hamburg Altona’da 18 kişiyi katlederek başladılar. 30 Ocak 1933’da ise Adolf Hitler başbakanlık koltuğuna oturdu. Böylece Thüringen’de başlayan ortaklık modeli taçlandırılmış oldu.
Tarih elbette olduğu gibi tekerrür etmez. Ancak geçmişte yapılanlar Alman sermayesinin, muhafazakâr ve liberal partilerin faşizmle mücadele etmediğini, tersine işbaşına gelmesi için adım adım yardımcı olduğunu gösteriyor.