Written by 12:00 POLITIKA

Ukrayna Savaşı 2. yılında

24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan “Ukrayna savaşı” birinci yılını dolduruyor. Bu bir yıl içinde olup bitenlere bakıldığında ortaya çıkan olgular, savaşın yakın tarih açısından önemli bir dönemece işaret ediyor. Bu bir yıl içindeki gelişmelerin gösterdiklerini şu şekilde sıralamak mümkün:

1- Her ne kadar Alman ve dünya basınında süreç “Ukrayna Savaşı” olarak tanımlansa da, gerçekte savaşın ABD ve müttefiklerinin Rusya ile girdiği emperyalist paylaşım mücadelesi olduğu artık net olarak görülüyor. Ukrayna ise yıllardır içeride NATO ve AB’nin parçası olmak isteyen güçler tarafından savaşın ön cephesi haline getirildi. 2014’deki Maydan Darbesi’nden bu yana olanlar, Ukrayna’da işbaşına gelen gerici klikler, “tarafsız” ve “bağımsız” bir ülke yerine Batı’nın işbirlikçisi olmak için yoğun çaba harcadı. Ve gelinen süreçte, Rusya ile iyi komşuluk yerine düşmanlığı tercih eden bu güçler ülkeyi savaş alanına çevirerek, onbinlerce insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarcasının ülkeyi terk etmesine yol açtılar.

2- Rusya, NATO üzerinden Batılı emperyalist ülkelerin kuşatma girişimleri ve hamlelerine, Ukrayna’da dostluk ve iyi ilişkiler sürdürme yerine agresif militarist bir tutum içerisine girerek, askeri gücüne güvenerek tehditle caydırma yoluna başvurdu. 2014’de Kırım’In ilhakıyla bir kırılma sürecine giren iki ülke ilişkileri, aynı zamanda Putin’in eski Çarlık Rusyasının emperyalist emellerinin devam ettiğini gösterdi. Askeri gücüne güvenerek kısa sürede Ukrayna’yı işgal ederek, Batıya karşı barikatı burada kurmayı amaçlayan Rusya, istediği sonucu elde edemediği gibi ger geçen gün savaş batağına saplanmaya devam ediyor. İçeride savaş karşıtı güçler bu nedenle zor ve şiddet kullanılarak susturuldu.

3- Bir yıl içinde olup bitenlerden hareketle şimdilik savaştan en karlı çıkan ülkenin ABD olduğu söylenebilir. Savaş öncesinde ayrı bir askeri güç ve emperyalist mihrak olma konusunda adımlar atan Almanya-Fransa eksenindeki AB, pek çok açıdan Rusya’ya karşı ABD’nin politikasına eklemlendi. Savaşla birlikte, daha önce “beyin ölümü” gerçekleştiğinden söz edilen NATO yeniden güç kazandı. Rusya tehdidi, ABD’nin Avrupa’yı Soğuk Savaş yıllarında olduğu gibi kontrol etmesine yol açtı. Bununla kalınmadı, ABD enerji ve silah tekelleri, Avrupa’ya doğal gaz ve petrol, silah tekelleri Ukrayna’da silah satarak kârlarına kârlar kattılar. ABD’nin savaşın uzun sürmesi üzerine kurduğu plan da işlemeye devam ediyor. Rusya’nın müzakere yerine Ukrayna’dan savaşla çıkarılması üzerine kurulu strateji giderek bütün Batılı emperyalist ülkelerin hedefi haline getirildi.

4- Bu bir yıl içinde dış politikasını en radikal şekilde değiştiren ülkelerin başında Almanya geliyor. Uzun yıllardır doğal gaz ve petrol başta olmak üzere pek çok alanda Rusya ile iyi ilişkiler kuran ve aşamalı olarak bu alanlarda Rusya’ya bağımlı hale gelen Almanya, savaşla birlikte yıllara dayalı bu politikasını değiştirmeye zorlandı. Almanya ile Rusya arasında stratejik öneme sahip doğal gaz hatları Kuzey Akımı 1 ve 2 bu süreçte ABD’nin istediği şekilde işlemez hale geldi. Rusya’dan alınan enerji kaynaklarıyla ekonomisini büyüten Almanya, son bir yıldır değişik ülkelerden enerji temin etmenin peşinde. AB üzerinden Rusya’ya yönelik alınan dokuz ayrı yaptırım paketi sayesine Almanya-Rusya ticari ilişkilerini minimum düzeye düşürdü. Bu durum doğal olarak Alman ekonomisini uzun vadete etkileyecek.

5 – Ukrayna Savaşı’nda ABD’nin politikalarına eklemlenen Almanya, kendi bağımsız çıkarları ve startejik hesaplarından vazgeçmiş değil. Son birkaç yıldır dış politikanın daha fazla militaristleştirilmesi yönünde yapılan çağrılar bu bir yıl içinde somut hale getirildi. Savaş bölgelerine silah göndermeme prensibi bir yana bırakılarak, Ukrayna’ya pek çok askeri yardım yapıldı. En son olarak da Leopard 1 ve 2 tanklarının Ukrayna’ya verilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca, daha önce Almanya’da üretilen silahları satın alan ülkelere de bu silahları Ukrayna’ya verme yetkisi verildi. Gelinen aşamada, Almanya askeri olarak bir yıl öncesi ile kıyaslandığında, Ukrayna’da askeri ve siyasi olarak tam anlamıyla savaşın tarafı haline gelerek, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un çıplak ifadesiyle “Rusya ile savaştayız” aşamasına gelindi. Her ne kadar henüz cepheye Alman askerlerinin gönderilmesi gündemde olmasa da, Alman savaş uçaklarının gönderilmesi tartışmasına gelindi. Bugüne kadar olanlar, gelecekte Almanya’nın daha fazla savaşın parçası olacağını gösteriyor. Bu aynı zamanda savaşın büyüme tehlikesinin arttığı anlamına geliyor.

6- Savaş Almanya’da sadece dış politikanın hızlı bir şekilde militaristleştirilmesine yol açmadı, aynı zamanda Almanya’nın militarist gücünü büyütmesine vesile oldu. Başbakan Olaf Scholz’un 27 Şubat günü ilan ettiği ve “Zeitenwende” (Milat/Dönüm Noktası) politikasıyla askeri harcamalar için 100 milyar euroluk “özel fon” kurulurken, NATO’nun belirlediği yüzde 2 şartının 2024’e kadar yerine getirileceği ilan edildi. Ayrılan bu devasa bütçe ile Almanya’nın Avrupa’daki en büyük askeri güç olacağı anlamına geliyor.

7- Ukrayna savaşı sadece Alman dış politikasına kırılmaya yol açmadı, aynı zamanda solda, barış ve sendikal harekette de önemli bir sarsıntıya yol açtı. Rusya’nın işgal harekatından hemen sonra Almanya’nın pek çok kentinde yüzbinlerin katıldığı gösteriler yapıldı. Bu gösterilerde asıl olarak Rusya ve Putin kınanırken, NATO ve Batılı emperyalist ülkelerin Rusya’yı askeri olarak çevrelemesine değinilmedi. Ukrayna yönetiminin yanlış politikalarına da değinilmedi. Elbette, Rusya’nın işgali kabul edilemez, ancak işgalin bir anda alınan bir karar olmadığı da açık. Daha önce Batılı emperyalist ülkeler tarafından gerçekleştirilen işgaller konusunda net tutum alan, sokağa çıkan Almanya’daki barış hareketi aynı tutumu Rusya konusuda gösteremedi. Hal böyle olunca barış hareketi bu süreçte güç kazanma yerine zayıfladı. Bunda, bazı kesimlerin bugünkü Rusya’yı “Batıya meydan okuyan eski SSCB rolü biçilmesi” de önemli şekilde oynadı. Benzer bir durum Sol Parti (Die Linke) içinde de kendisini açığa çıkardı. Parti içinde Rusya konusunda ortaya çıkan görüş farklılıkları geniş tartışmalara yol açtı. Bir kesim Ukrayna’ya her türli askeri yardımın yapılmasını savunurken, bir kesim de buna karşı çıktı. Bu onuda ortaya çıkan görüş ayrılığının yarattığı sarsıntının kapanması ise pek mümkün görünmüyor.

8- Başta “belki birkaç ay süreceği” ifade edilen savaş birinci yılını doldurmak üzere iken, ufukta savaşın biteceğine dair bir umut görünmüyor. Batı tarafından “Ukrayna’nın yenilmediği, Rusya’nın kazanmadığı” anlayışı üzerine kurulan strateji, aslında Batı’nın savaşın daha uzun sürmesinden yana olduğunu gösteriyor. Bu nedenle Ukrayna’daki yönetimin müzakere aşamasına geçmesine izin dahi verilmiyor. Savaşta asıl kaybedenlerin Ukrayna başta olmak üzere, değişik ülkelerde yaşayan halklar olduğu ise açık. Ukraynalı emekçiler ve halklar savaşın bedelini ölüm, yıkım, sürgün şeklinde öderken, diğer ülkelerdekiler ise hayat pahalılığı, yüksek enerji fiyatlar, yoksulluk şeklinde ödüyor. Bu nedenle savaşın en kısa zamanda bitirilmesi işçi sınıfı, halklar ve emekçilerin çıkarınadır.

Close