Written by 16:30 HABERLER

Ukrayna: Solculuk yasak, faşistlik serbest

Savaş önce gerçekleri öldürken, gerçekleri savunarak sesini duyurmaya çalışan muhalefet hareketleri ise kolayca susturuluyor. Şu günlerde hem Ukrayna hem de Rusya cephesinde yaşananlar bunu bir kez daha gösteriyor.

YÜCEL ÖZDEMİR

Rusya’da “Putin’in savaşı”na karşı çıkan değişik toplumsal hareketlere karşı geniş bir kampanyanın sürdürüldüğü, savaşı “işgal” diye tanımlamanın yasak olduğu biliniyor. En son canlı yayın sırasında spikerin arkasına “Savaşa hayır” dövizi gösteren kadın gazeteci hakkında dava açıldı.

Almanya’da da benzer baskılar devam ediyor. NATO’yu eleştirmek, Rusya’yı eleştirmemek adeta bir “ayrım noktası” haline getirildi.

Ukrayna içinde ise durum Rusya ve Almanya’dan çok daha ciddi düzeyde. Saldırıya uğrayan ülke olduğu için savaşa karşı çıkmanın yaygın olduğu ülkede, Cumhurbaşkanı Volodomir Zelensky ve hükümetinin savaştaki rolünü, ülkeyi ısrarla NATO’nun bölgedeki üssü haline getirmek istemesini eleştirmek ise yasak. Savaşın durmasını, Rusya’nın çekilmesini ve Ukrayna’nın bağımsız kalmasını savunan parti ve örgütlerin tümü, Ukrayna rejimi tarafından “Rusya yanlısı” ilan edilerek 20 Mart’ta bir kararnameyle yasaklandı.

Rejim tarafından “Rusya yanlısı” olarak nitelenen partilerin bir kısmı, ülkedeki Ruslar tarafından kurulduğu için Rusya yanlısı sayılırken, diğer bir kısımı ise tamamen sosyalist, Marksist-Leninist çizgiyi savunan devrimci örgütler. Bu nedenle hepsini “Rusya yanlısı” olarak tanımlamak doğru değil. Üstelik bu “yaftalama” Alman basını tarafından da olduğu gibi alınarak kullanıldı. Alman basınına göre de yasaklananlar “Rusya yanlısı” partilerdi.

Yasaklananlar arasında 2019’daki seçimelerde Zelensky’nin partisi “Halkın Hizmetçisi” (Sluha Narodu) partisinden sonra yüzde 13 ile ikinci olan Muhalefet Platformu da bulunuyor. Muhalefet Platformu’nda parlamentoda Rusya yanlılarının dışında AB’yi, neoliberal politikaları eleştiren ilerici parti ve gruplar da yer alıyor. Platformun, Ukrayna parlamentosu Rada’da 44 milletvekili bulunuyordu. Ukrayna Komünist Partisi ise 2015’te yasaklanmıştı. Son kararnameyle yasaklanan diğer partiler ise şunlar: “Sol Muhalefet”, “Sol Güçler Birliği”, “Ukrayna İlerici Sosyalist Partisi”, “Ukrayna Sosyalist Partisi”, “Sosyalistler”, “Yaşam İçin Muhalefet Platformu”, “Şaria Partisi”, “Bizim”, “Devlet“ ve “Vladimir Saldo Bloku”.

REJİMİN EN BÜYÜK DAYANAĞI FAŞİST ÖRGÜTLER

Kendisini Sol, ilerici, komünist parti ve örgütleri tehlike görüp bir kararnameyle yasaklayan Zelensky’nin en büyük dayanağı ise içeride ve dışarıdaki faşist parti ve örgütler. Dünyanın değişik ülkelerinden 20 binden fazla faşistin savaşmak üzere Ukrayna’ya gittiği basın tarafından ifade ediliyor.

Ukrayna içinde ise 2014’deki “Maidan darbesi”nden sonra faşist parti ve örgütler önemli bir güç halinde gelerek, NATO, ABD ve AB tarafından desteklenip, muhatap alındılar. Rosa Luxemburg Vakfı tarafından hazırlanan bir broşürde halen Ukrayna’da faaliyet sürdüren, savaş nedeniyle güçlerini arttıran belli başlı faşist hareketler şu şekilde sıralanıyor:

AZOV/AZAK HAREKETİ (Asowskyj Ruch): Ülkedeki en büyük aşırı sağcı-faşist hareket olma özelliği taşıyor. Örgüt üç bölümden oluşuyor: Askeri kanadı Azov Tugayı, siyasi kanadı Ulusal Kolordu Partisi ve paramiliter kanat Ulusal Yurttaş Savunma.

Örgütün toplamda 20 bin üyesinin olduğu belirtiliyor. 1500’den fazla iyi eğitilmiş savaşçısı var. Örgütün askeri kanadı 2014’teki darbeden sonra Ukrayna ordusunun parçası haline getirildi. Rusya’nın kuşattığı Maruipol’da asıl olarak bu gücün olduğu belirtiliyor. İdeolojik olarak açıktan ırkçı “Nasyonal Sosyalizmi” savunan Azov hareketi özellikle Dinamo Kiev, Metalis Charkiw ve Schachtar Donezk futbol takımlarının taraftarları arasında örgütlü. Örgütün ordunun parçası haline gelmesi ve güç toplamasında 2014 darbesinden sonra içişleri bakanlığı koltuğuna oturan Arsen Awakow’un rolü büyük. 2014’te Petro Poroşenko’nun kurduğu hükümette yer alan Awakow, Zelensky’nin seçilmesinden sonra da kabinede yerini korumaya devam eden tek isim oldu. Başka bir deyişle 2014’den sonra neonazilerin verdiği destek nedeniyle kabindeki yerini hep korudu. Faşistlerin bakanlık üzerinde etkisi çok fazla. 2017’de kurulan paramiliter Azov Ulusal Yurttaş Savunması ise özellikle yabancılara, azınlıklara, polisin yardımcı gücü olarak terör estiriyor.

SWOBODA (Özgürlük): 1991’de kurulan ve 1995’te partileşen Swoboda, 2011-2014 yılları arasında Ukrayna’daki en güçlü faşist parti idi. Mecliste 37 milletvekili ile temsil ediliyordu. 2014’te gerçekleşen “Maidan darbesi” sırasında, diğer aşırı sağcı-faşist örgütler daha atak davranınca güç kaybetti. 2019’daki genel seçimlerde ulusal meclis Rada’ta beş doğrudan milletvekili gönderirken, yerel parlamentolarda ise 15 temsilcisi var. Swoboda, kendisini Stapen Bandera tarafından kurulan “Ukrayna Milliyetçi Ulusal Ordusu”nun (OMU) devamı olarak görüyor. Örgütün liderliğini yapan Oleh Tjahnybok, birçok kez AB ülkelerinin temsilcileri tarafından ağırlanmıştı. Swoboda, 2014’den sonra kurulan hükümete destek vermişti. Avrupa’nın diğer ırkçı örgütleriyle de bağlantı içinde.

Partinin askeri kanadını ise gençlik örgütü Sokil temsil ediyor. Geçler arasında askeri eğitim yapan örgüt, sokakta pek çok kez göçmenlere, antifaşistlere yöneik saldırılar düzenledi.

SAĞ SEKTÖR (Prawyj Sektor): 2014’deki Maidan gösterileri sırasında ülkenin değişik bölgelerinden gelen aşırı sağcıların katılımıyla kurulan Sağ Sektör, tamamen paramiliter bir örgüt. Ancak, devletin resmi güvenlik güçlerinin bir kolu olarak kabul görmedi. Çok sayıda ağır silaha sahip olduğu belirtiliyor. Transkarpatlar bölgesinde polisle çatışmaya girmesinden sonra örgütün başkanı Dmytro Jarosch görevinden istifa etti. Bu nedenle kriz içinde olduğu ifade ediliyor. Değişik örgütlerin bir araya gelmesiyle kurulan Sağ Sektör de Stepan Bandera’nın takipçisi olduğunu ifade ediyor.

C14: Kiev ve çevresinde 350 üyesinin olduğu tahmin edilen aşırı sağcı, radikal faşist C14, ülkede özellikle antifaşistlere ve Romanlara yönelik düzenlediği ırkçı saldırılarla tanınıyor. C14’ün iki üyesi antifaşist yayıncı Oles Busina’yı öldüürmek gerekçesiyle yargılandı. Bunun dışında bir çok antifaşiste saldırılar düzenleyen örgüt, devletten maddi yardım alıyor.

Bunların dışında Derschawnyzka iniziatywa Jaroscha (DIJA), Karpatska Sjtsch, Frajkor, Bratstwo, Tradizija i porjadok, Katechon, Newidomyj Patriot adlı faşist örgütler ülkede legal şekilde faaliyet sürdürmeye devam ediyor.

Gelişmeler, ABD, AB ve NATO’nun Ukrayna’da etkisi arttıkça, faşist hareketlerin güçlendiğini ve bunların devletin parçası haline getirildiğini gösteriyor. Soğuk Savaş yıllarında da faşist örgüt ve kişileri sosyalizme karşı kullanan Batı, öyle anlaşılıyor ki son 20 yılda Ukrayna’da etkisini artırmak için faşist hareketleri Rusya’ya karşı aynı yaklaşımla kullandı ve bundan sonra da kullanacak gibi görünüyor. Rusya lideri Putin’in her fırsatta işgalin gerekçeleri arasına Ukrayna’nın nazilerden arındırılacağını sayması bu yüzden. Ancak, bir ülkede faşist örgütlerin olması ya da faşistlerin sürekli güç kazanması işgali haklı çıkaracak bir durum değil. (YH)


Bandera, Melnyk ve bugün

Ukrayna’daki bütün faşist hareketler ile devletin bugünkü yöneticilerinin önemli bir bölümü için Hitler faşizminin işbirlikçisi Stepan Bandera “ulusal kahraman” olarak görülüyor. 1909’da doğan Bandera 1934’te dönemin Polonya içişleri bakanını öldürmekten ceza aldı. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra serbest bırakıldı. Ardından Alman faşistleriyle işbirliği yaptı. Bağımsız bir Ukrayna’nın kurulması için Andrij Melnyk ile birlikte Ukrayna Bağımsızlık Örgütünü (OUN) kurdu. İkisi çok sayıda katliama imza attı.

Bandera ve Melnyk savaş bittiğinde ise Almanya’ya kaçtı. SSCB tarafından işlediği cinayetlerden ötürü ölüm cezasına çarptırılan Bandera, 1959’da Münih’te KGB ajanı Bogdan Staşinski tarafından öldürüldü. Mezarı halen Münih’te bulunuyor ve Ukraynalı milliyetçiler tarafından ziyaret ediliyor.

Melnyk ise 1964’te Köln’de öldü, Luxemburg’da defnedildi.

Bandera’nın Münih’te bulunan mezarını sık sık ziyaret edenler arasında Ukrayna’nın Almanya Büyükelçisi Andrij Melnyk de bulunuyor. 1975 doğumlu Büyükelçi Andrij Melnyk’in faşist Andrij Melnyk’in torunu ya da akrabası olup olmadığına dair ise bir bilgi bulunmuyor. Pek çok kaynakta Büyükelçi Melnyk’in anne-babası hakkında bir bilgiye yer verilmiyor.

Ancak, her Münih’e gidişinde tepkilere rağmen Bandera’nın mezarını ziyaret etmesi, iki Melnyk arasında bir bağlantının olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Özellikle Batı Ukrayna’da “ulusal kahraman” olarak görülen Bandera, 22 Ocak 2010’da dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko tarafından “Ukrayna Kahramanı” ilan dildi. Mart 2010’da ise yeni Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç tarafından kahramanlık ünvanı geri alınmıştı. 2019’da seçilen Zelensky ise Bandera’nın adının verildiği yerlerin adını değiştirmeye yanaşmadı.

Ukrayna tarihine ve bugün yaşananlara bakılınca, mevcut Ukrayna yöneticilerinin geçmişte faşist Alman ordularıyla işbirliği yapan Ukraynalı faşistleri kendilerine örnek aldıkları görülüyor. (YH)

Close