Written by 07:20 HABERLER

Virüsle sarsılan hukuk devleti

Heribert Prantl/NDR

Korona salgınını durdurma ya da en azından virüsün yayılmasını yavaşlatma çabaları, birçok ülkede geniş kapsamlı önlemlere yol açtı. Almanya’da da hayat birçok açıdan sınırlandırıldı. Buna karşı protestolar ise yok denecek kadar. Bu bize devlet ve vatandaşlar arasındaki ilişki hakkında ne söylüyor?

Federal Almanya Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman bu kadar çok temel hak, bu kadar kapsamlı ve radikal şekilde kısıtlanmamıştı. Halkın özgürlükleri, korona nedeniyle daha önce hayal bile edilemeyecek şekilde azaltıldı. Birisi 2019’daki 70. yıl kutlamalarında Anayasa’nın bu derece iğdiş edilebileceğini söyleseydi deli olduğu düşünülerek dalga geçilirdi.

Ama tamamen bu oldu: Vatandaşlık hakları, temel haklar, özgürlükler benzeri görülmemiş bir kapsamda ve hızla askıya alındı. Okullar, kiliseler, tiyatrolar, sinemalar, restoranlar, mağazalar, spor stüdyoları, kültür, alışveriş merkezleri, yetişkin eğitim kurumları ve etkinlik takvimleri boşaltıldı. İnsanların hareketi, ticaret özgürlüğü askıya alındı, mülkiyet hakkı donduruldu, serbest dolaşma hakkı artık mevcut değil ve tüm Almanya’da temas ve iletişim engelleri yürürlükte.

Eleştiri ve protesto kayboluyor

Buna karşı neredeyse hiç protesto ve gösteri yok; İkincisi zaten yasaklandı. 1960’larda olağanüstü hal yasalarına karşı eylem yapıldığı dönemden bile daha kötü durumdayız. O zamanlar eylem yapılabiliyordu ve yapılmıştı. Olağaüstü hal yasalarına karşı eylemler genç cumhuriyeti değiştirdi. Boyun eğme ruhunun egemen olduğu ülkede muhalefet edildi, direniş örgütlendi ve tartışma kültürü gelişti. Şimdi tam tersi oluyor. Korona’ya tepki, olgunlaşmış cumhuriyeti değiştirecektir. Ama şimdiye kadar tartışma kültürü ile övünen bir ülkede eleştiri ve protesto yok ediliyor.

Olağanüstü hal koşulları

Oldukça düşündürücü bir cümlenin taraftarı çok. “Güvenlik ve sağlık için özgürlükten vazgeçebiliriz”. Bu cümle ile her şey nedenlendirilebilir. Sadece virüse karşı kararlı mücadele etmek yetmez, aynı zamanda kriz zamanlarında temel ve sivil hakları, „bu zamanlarda“ karşılanamayacak bir yük veya lüks olarak gören ruh haline karşı da savaşmak zorundasınız. Virüs sadece insanları değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğünü de etkiledi. Olağanüstü hal artık kenarda köşede değil, ortada. Olağanüstü halden söz edilerek temel haklar yok ediliyor.

Ruh hali değişecek

Bu durumun doğalmış gibi kabul edilmesi şaşırtıcı ve rahatsız edici. Temel hak ve özgürlüklerin yaygın şekilde askıya alınması, geniş çevrelerce gerekli görüldü ve kabul edildi. Yapılanların orantılılığı çok az tartışılıyor. Politika da bu ruh halinden güç alıyor. Ancak ruh halleri bu kadar geniş kapsamlı kararlar için yeterli bir temel olamaz. Bu arada ruh halleri hızla değişir. Ve bu ruh hali kesinlikle değişecek, çünkü özgür bir toplum tutsaklığa sınırsız bir süre dayanamaz.

Sağlık virüsten kurtulmaktan daha fazlasıdır

Korona krizindeki en popüler selamlama „İyi günler“ veya „Saygılarımla“ değil, „Sağlıklı

kalın!“ şeklinde. Sağlık ise virüslerden kurtulmaktan çok daha fazlası. Ve özgürlük Covid-19’suzluktan başka özgürlükleri de içerir. İşleyen bir demokrasi toplum sağlığının bir parçasıdır. O nedenle bu dönemde en yaygın selamlama; “Demokratik kalın!” şeklinde olmalıdır.

Çeviren: Semra Çelik

Close