Written by 17:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Yeni yılda safları sıklaştıralım

Savaş, enflasyon, ekolojik kriz, emperyalistler arası pazar kavgası, teknolojik dönüşümün sancıları… İşçi ve emekçi sınıfı tüm dünyada olduğu gibi Almanya’da da gerçekten zor bir yılı daha geride bırakıyor. Ya 2023 nasıl olacak? Yeni yılda bizleri neler bekliyor? Müneccime ya da kâhine soracak değiliz –sorunun yanıtını biliyoruz; bizi kurtaracak olan bizim kollarımızdır!

UMUT YAŞAR

2022 yılının “normal bir yıl” olmayacağı gelişinin her halinden belliydi. Korona salgınının nasıl devam edeceği, zaten gergin olan tedarik zincirlerinin daha da gerilmesi, enflasyonun yükselişini sürdürmesi, enerji fiyatlarının katlanması… “2020 yılında daha neler olabilir” derken Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması…

Savaşın başlamasının üçüncü günü Başbakan Olaf Scholz, savaş için 100 milyar euro hacminde ek bir fon kurulacağını ve düzenli silahlanma harcamaları için “savunma bütçesinin” gayri safi milli hasılanın en azından yüzde 2’sine çıkarılacağını bir “dönüm noktası” (“Zeitenwende”) politikasıyla ilan etti. On yıllardır hiçbir hükümetin atmaya cesaret edemediği adımı Scholz, bir günde attı.

Savaş tüm hızıyla devam ederken, ilkbaharın ilk aylarında Pakistan ve Hindistan’da sıcaklık 50 dereceye çıkmış ve kuraklık baş göstermişti. Yaz aylarında Avrupa’da enflasyon uygun adımlarla yüzde 10’a doğru yükselirken bu kez Pakistan’ı sel basmıştı; Günlerce dinmeyen muson yağmurları sonucu dörtte biri göle dönüşen ülkede resmi olarak 1500 emekçi yaşamını yitirdi.

İklimdeki dengesizlik Avrupa ülkelerini de “teğet” geçmedi. Almanya’da özellikle ilkbahar ve yaz aylarında en fazla yağış alan bölgelerde kuraklık yaşandı, Ren ve Weser gibi nehirlerin suları şimdiye kadar görülmedik bir düzeye düştü.

Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde sanki FFF hareketinin (“Fridays for Future” = “Gelecek için Cumalar”) kitleselliğini boşa çıkarmak istercesine ortaya çıkan ve kendilerine “son jenerasyon” lakabını veren, ağırlığı genç olan bir kesim, ünlü sanat eserlerinin üzerine (eserlere zarar vermeden) bir takım sıvı maddeler döküp, bu da yetmeyince ellerini sanat eserlerine ve yollara yapıştırarak iklimin ısınmasına karşı yöneticilerin duyarsızlığını bu provokatif eylemleriyle güya protesto ettiler. Bu eylemleri gerekçe gösteren Bavyera mahkemeleri, 2018 yılında on binlerin protestolarına rağmen karar altına alınan ve bugün uygulamada olan Polis Yasası kapsamında bir dizi eylem yapma ihtimali olan şahsı “ihtiyati tedbir hapsine” (“Präventivhaft”) aldılar. Bununla birlikte yasanın uygulanmasına karşı kamuoyunun tepkisi de ölçüldü.

SORUMLU DAVRANIŞLAR…

Tüm bunlar yaşanırken kimya işçilerinin sendikası IG BCE, “Ukrayna savaşı ve enerji fiyatlarındaki keskin artış nedeniyle” toplu sözleşme görüşmelerini askıya aldı ve buna, “kısmi toplu sözleşme” yakıştırmasını yaptı. İşçiler yükselen enflasyona ve ağırlaşan hayat şartlarına rağmen dokuz ay sıfır zamma mahkûm edildiler.

Resmi enflasyon oranının yüzde 10’u zorladığı ama işçi ve emekçiler açısından yüzde 20’lerde seyrettiği bir dönem Başbakan Olaf Scholz, “sosyal ortakları, işverenlerin ve işçilerin aynı düzeyde etkilendiği yüksek fiyatlara tepki göstermek, enerji krizine çözüm üretmek için uyumlu eyleme” (“Konzertierte Aktion”) davet etti. Başbakanlıkta düzenlenen zirvede sendika bürokratları, sermayenin ve hükümetinin teknokratları tarafından savaş ve kriz moduna alındılar. Bu, “Zeitwende”den sonra koalisyon hükümetinin 2022 yılındaki ikinci önemli adımı oldu.

IG Metall, “Üretim merkezi Almanya’nın korunması ve rekabet gücünün artırılması” konusunda en azından kimya sendikası kadar sorumluluk taşıdığını, sekiz aylık sıfır zam ardından enflasyonun altında bir ücret artışını(!) imzalayarak gösterdi.

Her iki sendikada, ciroya endeksli net kâr marjının asgari güvenceye alınmasını imzaladıkları sözleşmelere aldılar. Bu oranın kimyada yüzde 3’ün, metalde ise yüzde 2,3’ün altına düşmesi durumunda patronlar altına imza attıkları sözleşmenin ücretlerle ilgili birtakım maddelerini yerine getirmeyebilecekler! Bu, 2022 yılı sendika bürokrasisinin sorumlu davranışlarından sadece bir örnek.

ALMAN SERMAYESİ HIRÇINLAŞIYOR

Sendika bürokrasisinin bu uzlaşmacı tutumu, sermayenin dikkatini uluslararası rakiplerine çevirme olanağını da sunuyor. ABD, AB ve Çin arasında devam eden ve zaman zaman dozu artan ve yeniden azalan rekabet önümüzdeki dönem daha da sertleşecek.

Saydığımız ve burada adını saymadığımız diğer emperyalistler ve gelişmiş kapitalist ülkelerin tümünde hükümetler, değişik sanayi dallarındaki tekellerin sıçrama yaparak rakiplerini geride bırakmaları için dev mali paketleri yürürlüğe koydular. Bir ülkede yürürlüğe konulan mali paketin ardından diğer ülkelerde yanıt olarak benzeri düzeyde paketler hazırlanıyor. En son olarak ABD’de karar altına 725 milyar dolar hacmindeki “InflationReduction Act” („Enflasyon Düşürme Yasası”) pakete karşılık Alman sermayesi şimdi, “yatırım turbosunun” (“Investitions-Turbo”) yanı sıra ücret yan giderlerinin ve işletme vergilerinin düşürülmesini, bürokrasinin azaltılmasını, daha hızlı internet ağı talep ediyor. Sermaye, tüm bunlar olmazsa, hükümeti üretimi daha ucuza mal edilebilecek ülkelere taşımakla tehdit ediyor.

BİZİ KURTARACAK OLAN…

Ya 2023 nasıl olacak? Yeni yılda bizleri neler bekliyor? Bu gazetenin sayfalarında müneccime ya da kâhine soracak değiliz –sorunun yanıtını biliyoruz; bizi kurtaracak olan bizim kollarımızdır!

Yanıt bu kadar basit olsa da uygulamasının bir o kadar zor olduğunu da biliyoruz. Geride bıraktığımız aylarda karşımızdaki gücün karşısındaki örgütlülüğümüzün zayıflığını defalarca gördük. Savaşa karşı barış eylemlerinde, hayat pahalılığına karşı eylemlerde ve çevrenin korunması için yapılan eylemlerde bu zayıflığı gördük.

Bu durumu değiştirmek için 2023 yılında önümüzdeki en önemli görevimiz bütün alanlarda örgütlülüğümüzü güçlendirmek, mücadeleyi ve dayanışmayı yükseltmek olmalı. Yılın ilk gününden itibaren bıkmadan, usanmadan, erinmeden en geniş işçi ve emekçi kitlelerine gidelim, yaşamın her alanında örgütlenelim – yaşamın her alanında mücadeleyi örgütleyelim. Yeni yılda safları sıklaştıralım.

Close